On parti uzlaşarak kayyum uygulamalarının kaldırılması için ortak kanun teklifi verdi. Tarih 21 Kasım idi.
Daha öncesinde, 14 Kasım’da MHP’li Feti Yıldız’ın X paylaşımında bir yasa teklifi önerisi vardı oysa:
“Kayyum atamaları ve Milletvekili yargılamalarıyla ilgili tartışmaların devam etmemesi için, Belediye Başkanı ve Milletvekili adayı olma kriterlerinin yeniden belirlenmesi şarttır.
Terör suçlarında, kuvvetli suç şüphesi ve somut delil ile açılan kamu davasının aday olmaya engel olup olmaması soğukkanlı şekilde tartışılabilir… (suçsuzluk karinesi unutulmadan) Her durumda; Yeni bir Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu yapmanın zamanı gelmiştir.”
Muhalefet, “seçilmişlere dair kayyum uygulamalarının kaldırılması” için yasa teklifinden söz ederken, ittifakın küçük ortağı partinin yasa değişikliğindeki muradı “seçilmişler” değil “adaylar” dı.
Nasıl mı?
Diyelim adaylığı açıklanan bir belediye başkanı hakkında terör suçlaması ile kamu davası açılıvermiş. Olmaz mı? E mümkündür…
O zaman, ortada verilmiş kesinleşmiş bir karar olmasa bile hakkında kamu davası açılan herkesin adaylığını daha baştan düşürelim. Seçilip başkan olduğunda “kayyum” atamakla uğraşmayalım.
Soğukkanlı bir teklif, gerçekten… Soğukkanlı bir “seçilme hakkı” vedalaşması…
CHP, MHP ile “kayyum yasa teklifi” konusunda görüşme yapacağını açıkladı. Hatta okuduğuma göre Özgür Özel, Feti Yıldız’ın teklifi için “kıymetli” demiş…
Ben de “aman dikkat” diyorum…
Sırada başkanlar değil adaylar var.
Belediye Başkanını görevden uzaklaştırıp kayyum atamak hali hazırda hem evrensel hukuka hem Anayasaya hem de belediye yasasına aykırı. Şimdi bu aykırılık tartışmalarına son vermek için yasal değişiklik peşinde olunduğu görülüyor.
Tabii kanun değişikliğini yeterli görmek, kanun devleti için geçerli bir kabul. Zira her kanun, hukuka uygun kabul edilmez, edilemez. Bu parantezi kapatıp devam edelim.
Kayyum atamalarındaki nerede ise matbu olan İçişleri Bakanlığı yazılarına bir bakalım.
Kayyum atamalarına dayanak olarak ilk gösterilen Anayasanın 127. Maddesi. Sıra ile Belediye Kanunu 45, 46 ve 47. maddeleri…
Anayasa 127.maddesi, “… görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahallî idare organlarını İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir” diyor.
Çok açık yazılmış, “görev suçu” işleyenleri geçici olarak görevden uzaklaştırabilirsiniz. Rüşvet, zimmete para geçirme ya da ihale yolsuzluğu gibi “görev suçları” söz konusu.
Anayasanın bu maddesinin kapsamında “terör suçu” diye bir şey yok.
Gelelim Belediye Kanunu’na… OHAL sırasında KHK ile getirilen sonra da yasalaştırılan Madde 45’e yapılan bir ekleme var.
Evet, 45. Maddeye yapılan bu ek fıkrada, belediye başkanının “terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık” suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması veya tutuklanması hali yer alıyor. Bu durumda 46. Maddeye atıf ile İçişleri Bakanı belediye başkanı görevlendirir, deniyor.
Ama bu ek fıkranın bitmesi ile hemen devamındaki fıkrada şu hüküm de var; “Belediye başkanı veya başkan vekili, belediye meclis üyeleri arasından ve gizli oyla seçilir.”
Yani Belediye Yasasının orijinal haline göre belediye başkanı tutuklandığında yeni belediye başkanı “belediye meclis üyeleri arasından” seçilecek … Dışardan getirilmeyecek.
Atıf yapılan 46. Madde’de ise dışarıdan başkan atanabilmesi için bir “gereklilik” bulunuyor.
O gereklilik şu:
“Belediye başkanlığının herhangi bir nedenle boşalması ve yeni belediye başkanı veya başkan vekili seçiminin yapılamaması halinde seçim yapılıncaya kadar görevlendirme yapılır…”
Hukuken çok önemli bir ayrıntı bu.
Çünkü Belediye Yasasının 45. Maddesinde sonradan yapılan bu ekle, daha başta 45. Madde içeriği, devamında 46. Madde ve diğer maddeleri ve tabii Anayasa çelişiyor…
Belediye başkanı görevden uzaklaştırabilir, tutuklanabilir ama yeni başkan, seçilmişlerin bulunduğu belediye meclisi içinden seçilmelidir.
Dışarıdan bir başkan (kayyum) ataması ancak bu seçime kadar yapılabilir. Zira Belediye Yasasının 45 ve 46 maddelerinin bir bütün olarak amaç ve ruhu bunu emretmektedir.
Buna rağmen belediye başkanları terör suçları ile haklarında kesinleşmiş bir mahkûmiyet yokken görevden alınmakta ve hatta tutuklanmaktalar.
Bu kayyum atamaları hem Anayasanın hem de Belediye Yasasının amacını ve ruhunu böylelikle sakatlanmaktadır.
Kendi yaptıkları yasayı bile uygulamıyorlar.
Hukukun her türlüsü onlara ters geliyor.