Rus ruleti hepimizin bildiği gibi “altıpatlar” denilen tabancalarla oynanan ölümcül bir oyun…
Tabancaya tek bir kurşun yerleştirilir ve kurşunun yeri belli olmayacak şekilde top çevrilir. Bu ölümcül oyunu oynamaya kalkanlar tabancayı şakaklarına dayar ve tetiği çeker, “şanslarını” denerler.
Eğer tabanca topu 6 mermi alıyorsa ve her denemeden sonra top yeniden çevrilmiyorsa silahın ateş alma olasılığı artan bir oranda büyür…
Türkiye, Rus ruletini hukuksuzluk üzerinden oynamaya başladı…
Üstelik bu korkunç oyun, olasılık hesaplarına gereksinim bırakmadan herkesi vuruyor…
Örneğin bu hafta 85 yaşında demans hastası emekli Korgeneral Vural Avar’ı vurdu…
Bu sarsıcı ölüm haberinden bir gün önce, aynı hukuksuzluk Türkiye’nin üçüncü büyük partisi HDP’nin İstanbul İl Başkanı Ferhat Encü’nün yüzüne polis tokadı olarak indi… Sırlarla kaplı Roboski’nin yıldönümüne yaklaştığımız günlerde üstelik…
Bunlar kamuoyuna yansıyanlar…
Hapishanelerde Rus ruleti oyunu, hukuksuzluğun mitralyözüne dönmüş vaziyette…
Bana gelen yığınsal mektuplar bu zulmü belgeleyip duruyor.
Ne oluyor?
Devlet görevlileri tarafından sistemli bir şekilde hukuk kenara itiliyor, devlet gücünü arkasına alana sorgu sual yapılmıyor.
Vural Avar için bir rapor var. Ankara Şehir Hastanesi’nin Sağlık Kurulu Raporu. Tarihi 22 Kasım 2022.
3 profesör ile 5 doçentin imzası bulunan ve Profesör olan Sağlık Kurulu Başkanı ile Başhekim onaylı raporda;
“Ceza İnfaz Yasası 16. maddesine göre tehirin gerekmediği
Cezanın cezaevinde infazı halinde hayati bakımdan bir tehlike arz etmeyeceği
Maruz kaldığı ağır bir hastalık olmadığı, hayatını yalnız idame ettirebileceği
Ceza tehiri gerektiren bir hastalık olmadığı
T.C. Anayasası’nın 104/2-b maddesinde yazılı kocamışlık hali olduğu tıbbi kanaatine varıldığı” yazılı…
Vural Avar daha önce de kalp krizi geçirmiş, doktorların raporlarında “kocamışlık” hali dedikleri hastalık nedeniyle kendi ihtiyaçlarını gideremediğinden olsa gerek cezaevinde düşmüş kaburgası kırılmış…
22 Kasım 2022 tarihli rapora imza atan doktorlar bugün ne diyorlar ne hissediyorlar acaba?
Raporda dikkat çeken bir görüş de T.C Anayasasının 104. Maddesine yapılan atıf.
104. madde Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenliyor. “104/2-b”de yer alan ve Vural Avar hakkındaki rapordaki atıf yapılan Cumhurbaşkanı yetkisi de şöyle:
“Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır”…
Raporu tekrar tekrar okudum.
Profesörler, doçentlerden oluşan kurul, bir yandan “ceza tehiri gerektiren bir hastalık yok” diyor.
Hemen devamında Anayasada Cumhurbaşkanının yetkisinde sayılan “cezanın hafifletilmesi veya kaldırılması” için sebep kabul edilen “kocama” var diyor.
“Yangını talimatla söndüren” bir anlayış var karşımızda…
“Talimat” asıl bunlar için, yangın teferruat…
Bu raporda da karar “talimata” bırakılmış.
“Kocama” hali Anayasa gereği cezanın kaldırılması veya hafifletilmesi sebebi olduğu kadar İnfaz Yasası hükümleri gereği cezanın infazının ertelenmesinin de sebebidir.
Vural Avar 28 Şubat davası sanığı olduğu için mi İnfaz Yasası yok sayılıyor?
Şükrü Tuğrul Özşengül de cezaevinde kalp krizi sonucu ölmüştü. Cezaevinde o da daha önce kalp krizi geçirmiş, bypass ameliyatı olmuştu. Ağır hastalıkları vardı ama raporlar “cezaevinde kalabilir” diyordu. O da FETÖ davası sanığı idi…
Geçen gün dilinin tamamı kanser sebebiyle alınan, midesinde açılan delikten beslenen ve hastanede cezaevi koğuşunda tutulan hasta mahkûmu anlatan bir cezaevi mektubunu okudum…
İnfaz Yasası “infaz” edileli çok oldu… Yasa fiilen öldü anlaşılan.
Hukuksuzluğun mitralyözüne dönen Rus ruleti ne Anayasa ne yasa ne de Hipokrat yeminini tanıyor, topu çeviriyor ve vurup geçiyor…
Ama bizler bu hukuksuzluğun topluca bizi vurduğunu hala göremiyor, kendi kamplarımıza göre ve parçalı ve cılız sesler çıkarmaya devam ediyoruz…
HDP İstanbul İl Başkanı Ferhat Encü için farklı, 28 Şubat sanığı Vural Avar için farklı, FETÖ sanığı Şükrü Tuğrul Özşengül için farklı yerlerden sesler yükseliyor…
Soruyorum;
Bunca acıdan sonra hala “adalet” duygusunda bile ortaklaşamıyorsak bu hukuksuzluk kurşununu nasıl durduracağız?