Hukuksuzluk rutubet gibidir, her yöne hızlı yayılır, her yeri hızlı çürütür. Hukuk görünmez olduğunda, hava bulanık, hava sisli puslu olur.
İşlenen suçları ve verilmeyen cezaları izleyen toplumda suç işlemeyi gözü kesenlerin sayısı sürekli artar.
Ülkenin bir haftalık suç bilançosu ve çeşitliliğine bakın...
Aydın Arkeoloji Müzesi Müdürü ve bazı müze çalışanları tarihi eser kaçakçılığından gözaltına alındı.
Bir polis Hakkari’de arabasında, zula içerisine gizlenmiş vaziyette 133 parça halinde 52 kilo 500 gram patlayıcı madde ile yakalandı,
Meslektaşı polis arkadaşları da Adana’da Sokak ortasında anayasal haklarını kullanan Furkan Vakfı üyelerine insafsızca var güçleri ile copları indirmekle iştigal ettiler.
Sonradan ortaya çıkan ses kayıtlarındaki ifadeler ağır bir sağlıksızlığı gözler önüne serdi:
“Kızlar stres attılar”...
İçişleri Bakanı patlayıcı madde bulunan polisi sahiplenmedi “kablo hırsızlığından ihraç edilmişti, mahkeme kararı ile geri dönmüş” dedi.
Ancak daha sonra ortaya çok farklı, karışık ve şaşırtıcı iddialar ortaya atıldı. Olayın ardındaki karanlık henüz aydınlanmadı. Kablo hırsızlığından patlayıcı madde hırsızlığına mı? İlginç öykü, ilginç zamanlama…
Adana için ise Soylu “orantısız güç bizim yöntemimiz olmamalı, valilik soruşturmayı başlatmıştır” demekle yetindi. Adana Emniyeti, İçişleri Bakanına rağmen bir yöntem belirlemiş demek...
Başarılı “iyi polis, kötü polis”oyunu.
Ama işin rengi iktidarın küçük ortağının açıklaması ile netleşti.
Hep sahip çıktığı Soylu’nun ismi gibi soylu olduğunu söyledi ve Adana’daki polislerin temiz alınlarından öptü.
Anayasa’da toplantı ve yürüyüş temel hak ve hürriyetlerden kabul edilmiş, işkence Türk Ceza Yasasına göre suç imiş... Geçiniz...
Gördüğünüz gibi Anayasa ve yasalar, devleti yönetenler tarafından göstere göstere çiğneniyor. Hakkını vermek lazım, siyasi iktidarın en şeffaf icraatı Anayasa’nın kurallarını, hukuk devleti ilkelerini yok sayma yönündeki icraatları oluyor.
Yargıya talimat verme konusunda da icraatlar şeffaf oluyor. Kameralar önünde konuşuluyor ve gereği derhal yapılıyor.
Boşanma aşamasındaki eşini 23 yerinden bıçaklayan kocanın tahliye edilmesine Cumhurbaşkanı’nın çok kızması üzerine, Adalet Bakanı HSK’ya inceleme izni verdi.
HSK hemen soruşturma açtı. Hâkim Şırnak Silopi’ye, savcı ise Bitlis Mutki’ye tayin edildi.
Anlaşılan tek imzalı hükümet siteminde, Anayasa ve yasalarda belirlenen görev tanımının yerini “talimatlar” alıyor.
Bu talimatlar da öyle kılıfına uydurarak, gizli gizli değil tam da tersine kameralar önünde göstere göstere veriliyor.
Ama aynı HSK hala ve hala Anayasa’yı yok sayarak, Anayasa emrine aykırı hareket eden, Anayasa ve AİHM kararlarını uygulamayarak suç işleyen hâkimler hakkında soruşturma açmıyor.
Hâkimler de çok büyük rahatlıkla Anayasa’ya aykırı kararları vererek suç işlemeye devam ediyorlar.
Hukuksuzluk rutubet gibi yayılıyor.
Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkında verilen AİHM kararları ortada. Ama kimse dinlemiyor.
İlginçtir Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Yazıcı, Osman Kavala’nın duruşması ertesinde kameralar önünde “Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargılamasını kabul etmiştir. Bunun gereklerini karşılayacak bir formülasyon bulunmalıdır” dedi.
Türkiye AİHM yargılama yetkisini nerede kabul etmiştir? Anayasasında...
Anayasa ortada iken ayrıca “formülasyon” aramak da neyin nesi? Anayasayı doğrudan uygulamıyorlar da anayasa dışında “formülasyon” arıyorlar...
Anayasayı uygulamak için formülasyon arayan tek ülkeyiz herhalde.
Bu, çürümedir işte...
Anayasayı yok saymak bir devleti de toplumu da çürütür. İstedikleri “formülasyonu” bulup uygulasınlar.
Osman Kavala da Selahattin Demirtaş da serbest kalacaktır.
Tutuklanmadan önce hangi haklara sahip iseler o hakların hepsi de iade edilecektir.
Rutubetin yarattığı çürümeyi önlemenin “formülasyonu” etkili izolasyondur.
Hukuksuzluktaki çürümeyi önlemenin formülasyonu da ucu görünen sandıktadır.
Sandık en etkili izolasyonu yapacak, çürümeye kökünden son verecektir.
Sonrası iyilik güzellik...