Yetkililer, Eyyam-ı Bahur için uyarılar yapıyor; “o saatlerde dışarı çıkmayın: Cehennem sıcakları çarpar”.
Hukuksuzluğun cehennemi de çarpıyor ama onun için kimse uyarmıyor.
Anayasayı dinlememek, yasa tanımamak çarpmaz mı? Çarpar, üstelik sadece “o saatlerde” değil tüm zamanlarda hayatı cehenneme çevirir, fena çarpar yani.
Bunun için devlete değil, hukuk devletine ihtiyaç var işte. Bazılarının değil, herkesin yaşamının her türlü güvencesini sağlamak için hukuk devletine ihtiyaç var.
Devlet hepimiz için güvence mi?
0 Keşke olsa.
Geçen hafta bir sokak röportajı videosu dolaşıyordu; cezaevinden bu yeni “örtülü af” ile çıkmış 22 yaşındaki genç, uyuşturucu satıp, hırsızlık yapmaya devam edeceğini söylüyordu. İlginç cümlelerinden birisi de “bu devirde yapılmayacak iş değil bunlar” idi.
En yapılacak ve revaçta işler “uyuşturucu satmak, hırsızlık yapmak, dolandırmak” mış yani.
En esaslı cümle ise en sonda idi. Spiker “tekrar cezaevine gireceksin ama” dediğinde “ne olacak Tayyip 2 yıl sonra bi yasa daha çıkarır” cevabını veriyordu…
“Bi yasa” daha çıkarır…
Devlet, huzurlu ve güvenli bir toplum için değil ama bu genç için bir güvence; cezasızlık güvencesi…
AK Parti iktidarında 2012 -2023 yılları arasında tam altı kez infaz düzenlemesi yapılmış. “Tayyip 2 yıl sonra bi yasa daha çıkarır” inancı, yaşanan o pratikten…
Cezaevinden yeni çıkan bu genç bize işin özünü, toplumsal resmi veriyor aslında; suç işlemek için elverişli her türlü koşul var…
Bu tür suçlara caydırıcılık özelliği sağlamayan bir cezalandırma süreci…
Cezaevinden çıkan gencin ifadesiyle “bu devirde” silah edinme de yapılmayacak iş değil anlaşılan…
Zaten rakamlar da doğruluyor durumu. 40 milyona yakın silahlı insan var…
Sadece 4 milyonu ruhsatlı…Teksas benzetmesi ayniyle vaki…
Esenyurt’taki o korkunç, kan donduran cinayette görmüşsünüzdür, hepsinin bir silahı vardı. Kameralara aldırmadan o cinayet işlendi. O cinayeti işleyenler de cezasızlıktan haberdar ve suç işleme alışkanlığı yerleşmiş kişiler.
Peşi sıra İsveç Konsolosluğuna saldırı haberi geldi, gecikmeksizin. Saldırgan zihinsel engelli ama tabancası var.
“Bu devirde” bu da yapılmayacak iş değil anlaşılan.
Suç ve suçlular için korunaklı bir liman haline gelmenin dünyada da bir karşılığı olduğu anlaşılmakta. Çünkü dünyanın nerede ise aranan bütün dehşetli uyuşturucu baronları Türkiye’de yaşamayı tercih ediyorlar. Ara sıra yakalananlar olunca biz de durumdan haberdar oluyoruz.
Şimdilerde artık sıradan hırsızlar için de Türkiye cazip hale geldi. “İngiltere’de bir hayır kurumundan 150 bin sterlin (yaklaşık 5 milyon 187 bin TL) çaldığı için 4 yıl hapis cezasına çarptırılan Donna Wells’in de Türkiye’ye kaçtığı” haber oldu.
Bu suçlar işlenirken güvenlik ve yargı bürokrasisi ne yapar derseniz, hemen söyleyeyim;
Muğla 1. İdare Mahkeme, Akbelen Ormanın katledilirken 3. kez yürütmeyi durdurmaya ret kararı verir.
Üstelik de Limak – İçtaş ortaklığı olan şirketin 2021 yılında ağaç kesim izni bitmiş olmasına rağmen.
Üstelik Muğla 1. İdare Mahkemesi hakimleri “Akbelen Ormanının kıyıma uğramasının
açıkça hukuka aykırı olmadığını ve telafisi güç veya imkansız zararın doğmadığını” söylüyor.
Anayasa “Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez” diyormuş… Desin, ne olacak?
Kesilen “binlerce ağaç ile ormanın yok edilmesi telafisi güç veya imkânsız zarar sayılmaz” yazarız, olur biter…
Güvenlik bürokrasi de Akbelen köylüsünün yanında değil karşısında olur. Gözü yaşlı ninelere biber gazları sıkılır, insanlar yerlerde sürüklenir, göz altına alınır. Halkın ormanına giriş çıkışı engellenir… Ama Limak – İçtaş ortaklığı şirkete halkın ormanında ağaçların kestirilmesi için her türlü imkân sağlanır.
Devlet, anayasa gereği korumakla yükümlü olduğu ormanlar, sağlıklı çevrede yaşamak anayasal hakkı olan insanlar için değil ama Limak – İçtaş ortaklığı şirket ve kıyıma göz yumanlar için güvence, cezasızlık güvencesi…
Cumartesi Anneleri her hafta sistemli olarak göz altına alınır. Mümkünse hiç fırsat vermemek için üstün çaba gösterilir.
Ülkenin devlet ve toplum olma vasfını sağlayan ışıkları karıştı…Hatta galiba kasten karıştırıldı…
Suça ve suçluya geç… Haklıya ve yasalara dur…
Suça ve suçluya yeşil… Haklı ve yasal olana kırmızı…
Böyle bir ülke çarpıla çarpıla perişan olur… Unufak hale gelir.
Nitekim yaşanan da odur…
Cezaevinden “örtülü af” ile çıkmış, uyuşturucu satıp, hırsızlık yapmaya devam edeceğini söyleyen 22 yaşındaki genç yaşadığımız ülkenin hülasasıdır.