Gizli bir el bazı haberleri öne çıkarırken, bazı haberleri de karanlık bir boşluğa fırlatıyor sanki.
İzleme ve gözleme kulem, daha ziyade hukuk haberlerine ayarlı olduğu için öne çıkan veya kaybolan bu tür haberlere daha fazla hassasiyet gösterir oldum. Tabii altında yatan sebeplere de...
Gene böyle bir tuhaflıkla karşı karşıyayız.
Anayasa Mahkemesi’ne “biraz soluklansın” diyenler, o halde “gelsin bakalım” Danıştay dediler galiba.
Danıştay özelikle de 5. Daire Türkiye gündemine oturuverdi.
Sebebi malum, “KHK ile ihraç edilen 450 yargı mensubunun göreve iade edildiği” haberinin medyaya düşmesi.
“Sen misin KHK’lıları göreve iade” kararı alan... Önce, Cumhurbaşkanı “sessiz kalamayız” dedi.
Ardından Adalet Bakanı ses verdi: “FETÖ kırmızı çizgimiz. HSK 387, hâkim için inceleme başlattı.”
450 idi nasıl 387 oldu, anlaşılamadı.
Ayrıca henüz devam eden yargılama sürecinde HSK nasıl inceleme başlatacak?
Böyle bir inceleme başlatma yetkisi var mı?
Hukuk vicdanına sahip çok kıymetli bir büyüğümün bana hatırlattığı Anayasa Mahkemesi’nin geçmiş yıllarda verdiği karardan mükemmel bir bölüm bu soruların cevabını veriyor:
“İdarî yargı denetiminin amacı, idarenin kanunların verdiği yetkileri aşması veya kötüye kullanması, ya da hukuka aykırı işlem tesis etmesi veya eylemde bulunması hallerinde bu işlemleri iptal etmek suretiyle idareyi hukuk alanı içinde kalmaya zorlamaktır.
Hukuka aykırı olması nedeniyle bir idarî işlemin iptal edilmesine ilişkin karar, geçmişe yürür, yani sakat idarî işlemin yapıldığı andan itibaren hüküm ifade eder.
Bundan dolayı iptal hükmü idareye iptal edilen idarî işlemden önce mevcut olan ve bu işlemle değiştirilmiş bulunan hukukî durumu aynen iade etme zorunluluğunu yükler.”
Bu ne demek?
Danıştay’ın idari yargı sıfatı ile verdiği kararı HSK aynen yerine getirmek zorunda demek. Çok açık...
Peki, bütün bu karmaşaya sebep olan olayda Danıştay ne dedi?
İşte onu bilmiyorsunuz... Danıştay’ın ne dediği o “karanlık boşluğa” fırlatılan haberlerden çünkü.
Danıştay’ın yaptığı uzun açıklamada ne 450 sayısı, ne de HSK tarafından inceleme başlatıldığı söylenen 387 adet dosya detayı var.
Danıştay çok daha önemli bir bilgiyi bize veriyor... Dikkatinizi rica ediyorum... Danıştay 5. Daire bu kararları 2019 yılından itibaren vermiş ve bu kararların üst kurulda temyiz süreçleri de 2021 yılı itibarıyla başlamış.
Yıl 2024...
Neden KHK’lı “450 yargı mensubunun göreve iade edildikleri” haberi şimdi büyük bir felaket gibi sunuldu? Sunulmakla da kalmadı etrafında tam-tam dansı yapıldı.
Amaç ne?
Sabahları keyif ve özenle izlediğim Yılmaz Tunca’ın sorduğu gibi ben de sorayım
“şimdiye kadar niye eleştirmediniz Cumhurbaşkanı? Yeni mi haberdar oldunuz?”
Ya Adalet Bakanına ne demeli?
O da mı yeni duymuş, ondan mı HSK’da inceleme başlatmış?
Gazeteler arasında dolanırken bir de sanki Danıştay yeni karar vermiş gibi davranıp, bunu 2026 yılında yapılacak darbenin habercisi olarak yorumlayan müstafi Amiral Cihat Yaycı’ya rastladım.
Hem de 15 Temmuz’un gelmekte olduğunu defalarca çok önceden haber veren gazetede...
Yaycı o konuşmasında, “Mossad imzalı provokasyonların, FETÖ ve hükûmet karşıtları için yargıdan çıkan lehte kararların doğru okunması gerektiğini” ve “hedefin en geç 2026 yılında yeni bir darbe yapmak olduğunu” söylüyor.
Hatta kendisine göre “kısa süre sonra dönüş kararlarını, şu an göreve iade edilen hâkimler verecek, bu bile başlı başına intihar anlamı taşıyor.”
Danıştay’ın 2019 yılı itibarıyla verdiği iade kararlarının ne çok anlamı varmış meğer, aman Allah’ım.
Müstafi Amiral Bey, anlattıklarının çıkarım olmadığını, çok ciddi “bilgi akışları” olduğunu da vurguluyor bu arada.
Çok ciddi bilgi akışı olması iyi güzel de o “ciddi bilgi” 5 yıl geriden geliyor gibi sanki.
Tekrar ediyorum, Danıştay göreve iade kararlarını şimdi vermedi... 2023’de de vermedi.
O kararları 5 yıl önce verdi.
Danıştay’ın yıllar önce verdiği kararlar bugün verilmiş gibi yapıp, bildik “vatan haini” sopalarınızı çıkararak ne yapmak istiyorsunuz?
Ne oluyor beyler?
Algı operasyonlarınızın yeni hedefinde ne var?
Hayırdır Amiral...