Beyaz Saray’ın resmi açıklamasındaki cümleler Türkiye’nin şipşak polaroid resmi gibi:
“Biden aynı zamanda güçlü demokratik kurumların önemini, insan haklarına saygıyı ve barış ve refah için hukukun üstünlüğünü vurguladı.”
Türkiye’nin açıklamasında ise bu kısma dair bir kırıntı bile yok.
İki NATO müttefiki ülkesinin görüşmesinden böylesi farklı metinler çıkması, pek rastlanır bir durum olmamalı.
Türkiye’nin Biden tarafından çekilen şipşak resmi daha çok Osman Kavala davası ve 10 büyükelçinin “istenmeyen kişi” ilanı ile ilişkilendirildi.
Elbette ilgisi var ama çok daha fazlası da var.
Hukukun üstünlüğüne dair net ve kesin vurgu karşısında, 26 Kasım’da görülecek Osman Kavala davası belirleyici bir köşe taşı olacaktır.
Gelelim çok daha fazlası dediğim kısma;
Talimatlı çalışan Merkez Bankası gittikçe koyulaşan önlenemez yoksulluğun bankası oldu. İşte Biden’ın cümlesindeki “güçlü demokratik kurumların önemi” vurgusu...
Aynı zamanda “refah” vurgusu da...
Türkiye’nin resmî açıklamasında olmayan vurgu, popülist bir iktidarın devlet yerine geçerek kurumları, kuralları bozan keyfiliklerinin verdiği hasarın özetidir.
Önce Biden dış işleri bakanını da dâhil ederek görüşmeye “kurumsal”lık kazandırdı.
Bugün siyasal iktidarın kutuplaştırdığı kendi taraftarları dahi yerleşen adaletsizlik, tüketen zamlar, raflarda her gün değişen fiyatlar, artan işsizlik ve yoksulluktan endişeli ve umutsuz kalabalıklara dönüştü.
Öfke geldi, zıtlaşma geldi, meydan okuma geldi ama huzur ve zenginlik gelmedi.
İçe kapanış, baskı ve korku ile güce yaslanma ve destekleme, işte Biden’ın az ve öz cümlesine yerleştirdiği demokratik olması beklenen kurumlarını çökertti.
Sadece Merkez Bankası mı, TBMM’nin de kurumsallığı yitti gitti.
Tezkerenin anlamını sorgulayamayan TBMM’de yabancı ülke toprağına evlat göndermeye eller havaya kalktı.
Hem Rusya hem ABD ile olan onca çıkmaza rağmen.
İşte Biden’ın cümlesindeki “barış” vurgusu da bu yüzden...
Çağın değişimine ayak uydurmayanlara, değişimi başaranların ivmesi karşısında bu değişimden korkanlara, yetersiz kalanlara, statüko ve sorgulanmayan güç iyi geldi.
Ama bu içe kapanış, milli beka, yerli ve milli pozisyonlar da beklenen barışı ve refahı sağlayamadı.
Hayat değişti, yeryüzü rota kırdı, iletişim, bilişim, teknoloji zenginlik getirmeye devam etti. Kimliklere sığınanlar da gördü ki bu kutuplaşma daha çok ayrışmayı, korku politikası da daha çok endişeyi yerleştirdi.
Ve şimdi Türkiye’nin bolca sözü edilen muhtemel Suriye operasyonunu...
Hem de öylesine ağır yıkımsal bir zam yağmuru ve enflasyon çöküntüsü yaşadığımız bir dönemde bir kez daha “milli beka” parantezinde sınır ötesi operasyon ile afyonlama girişimi.
Suriye operasyonu, artık çökerten bu dertleri unutturmaya yeten bir afyon olmayacak.
Yoksullaşan, parası her gün eksilen kalabalıkların öfke adresi şimdi bu keyfiliğin sahiplerini gösteriyor.
Yoksulluğun, işsizliğin, adaletsizliğin sillesini toplumun her kesimi tadıyor. Güçlü lider ve iktidarının sorunları çözemediğini, hatta büyüttüğünü görüyor ve anlıyorlar.
Evet iktidarın içeriye söyleyecek tek bir umutlu sözü, bir vaadi yok, sınırlarından güçlü devlet fotolarının hala iş göreceğine inanıyorlar.
Yaşama, gelişime, yeni umutlu heyecanlara dair söz kalmadı.
10-15 yıldır devam eden popülist lider ve iktidarların sona geldiği günleri müjdeleyen yeryüzünü okuyamıyor, ayak diriyoruz.
Ama bitti, herkes yorgun ve bitkin düştü.
Hayatı istiyorlar, ölümü değil. Barışı ve refahı, istiyorlar savaşı değil
Hem özgürlük hem güvenlik istiyorlar. Umudu istiyorlar, yarın için endişeyi değil.
İşte Biden tam da bu tarifi veriyor...
70 dakikanın gizemi Türkiye’nin açıklamasında yer vermediği Biden’ın tek bir cümlesinde açığa çıktı.
Elbette Türkiye’nin Suriye operasyonu girişiminden Biden da haberdar.
Biden 9-10 Aralık’ta Washington’da “Global Demokrasi Zirvesi”ni düzenliyor.
Biden yönetimi dünyada demokrasilerin ve temel hakların güçlendirilmesi amacıyla bu zirveyi toplayacağını duyurmuştu.
Zirveye Çin, Rusya, İran, Macaristan, Filipinler ve Myanmar’ın davet edilmeyeceği kesinleşti. Türkiye henüz çağrılmış değil.
Çağrılır mı, ne dersiniz?
Türkiye’nin görüşme ertesinde açıklamasında kırıntısı bile olmayan vurgulamayı anımsayın:
“Biden aynı zamanda güçlü demokratik kurumların önemini, insan haklarına saygıyı ve barış ve refah için hukukun üstünlüğünü vurguladı.”