Bir bahar rüzgârı gibi gelerek nefes almamızı sağlayan sarsıcı seçim sonuçlarını görünce birkaç hafta önceki “AKP’nin zencileri ve seçim” yazımı anımsadım:
“AKP ‘esas zenciler biziz’ diyerek iktidara geldi…Bir zaman sonra amacın zenciliği bitirmek değil, hazinenin anahtarını ele geçirmek olduğu anlaşıldı.
Yedikçe iştah öyle açıldı ki sonunda AKP’nin kendi seçmenini de kapsayan zenciler koskoca bir çoğunluk oldu.
Bakalım AKP’nin zencileri bu yerel seçimlerde nasıl oy kullanacak?
Kendilerini fakirleştiren, işsizleştiren, iş cinayetlerine kurban eden yönetimlerine ne diyecekler?”
Geçen pazar ne dediklerini gördük.
Başta acımasızca sefilleştirilen emekliler olmak üzere öyle bir tokat attılar ki AKP ikinci sıraya, MHP yüzde 5’in altına düştü.
Seçimlerin en sevindirici yanlarından biri de CHP’nin oyunu 4 milyon artırarak ülkenin en büyük partisi haline gelmesi oldu.
İyi yönetilmesi halinde bu yeni tablo ülke kaderini değiştirebilecek güçlü bir değişimin başlangıcı.
Bugün Türkiye’nin koskoca bir parçası, nüfusun ezici çoğunluğu, ekonomimizin devasa kısmı CHP yönetiminde.
Ayrıca DEM de oylarını 700 bin artırarak, “milliyetçilik” hamasetine hız vererek insanlarımızın düşürüldüğü durumu örtmeye çalışan siyasal propagandanın sahnesini dağıttı.
Seçim sonrası Türkiye’yi ne bekliyor?
Van’da ve İstanbul’daki gelişmeler, içine yuvalanmış bazı odakların da ittirmesiyle AKP’nin baskıyı, hukuksuzluğu daha da artırarak kendi siyasal sonunu hızlandıracağını söylüyor.
AKP baskıyı artırmayı deneyebilir ama artık arkasında çoğunluk yok, ekonomik felaket var…Toplumun öfkesi gittikçe kabarıyor.
Van’daki hukuk mezalimi karşısında CHP ve TİP’in, DEM’in yanında durması, bir hukuk ve demokrasi cephesinin oluşması açısından çok olumlu bir adım oldu.
Tabii CHP’nin Türkiye’nin birinci partisi olarak iktidara yürümesi, belediyelerde halkla doğrudan temas kuracak olması da Türkiye’nin siyasal iklimini değiştirecek.
CHP nasıl bir strateji izler ise yaptığı oy patlamasını ve bu yeni konumunu kalıcı hale getirir?
Bu soru çok önem kazanmış durumda.
Bu sorunun iki boyutu var…
İlki belediyelerin yönetilmesi… CHP, İstanbul ve Ankara olmak üzere iktidarda olduğu belediyelerde rüştünü ispat etti.
Rutin hizmetlerin kalitesinin sürekli artırılması yanında sosyal belediyeciliğin de etkinliği, siyasal iktidarın yolunu açacak en önemli anahtarın ilki olacak.
İkinci boyut ise ulusal siyasetin seyrini kapsıyor.
Siyasal baskı devletin ekonomik ve hukuksal kimliğini budadı.
Türkiye hukuktan, demokrasiden tamamen koptu… Nass, Merkez Bankası’nı boğarken, yargı da hukuku imha etti.
Ülke bu durumdan kurtulacak, kendini düze çıkaracak, demokratik bir devlet ve toplum inşa edecek ise bunu siyaset ile yapacak.
Ancak 12 Eylül rejiminin siyaset düzenini 40 yıldır benimseyen ve içselleştiren siyaset kurumu nasıl demokratikleşecek?
CHP bu demokratikleşmeyi gerçekleştirmek için radikal ve köklü adımları nasıl atacak?
Hangi ölçüde atacak?
İşte CHP’nin geleceğini belirleyecek en önemli sorulardan biri bu bence.
Siyasetin demokratikleşmesi, parlamenter rejime geri dönmenin önünü açacak olan demokrasi ve hukuk savaşının her aşamada ve her noktada tavizsiz ve kesintisiz sürdürülmesiyle mümkün.
CHP’nin Van’daki hukuksuzluğa hızlıca karşı çıkması, bu sınavın rahatlıkla verilebileceği konusunda büyük umut yarattı.
Ayrım gözetmeksizin haksızlığa uğrayan herkesin yanında durmak, siyasal iktidarın yolunu daha hızlı açacak, toplumsal güveni çok daha kalıcı hale getirecektir.
AKP’nin acımasızca horladığı “zencileri”, CHP yönetiminde eşit ve özgür yurttaşlar haline geleceklerini sınayarak görebilecekler.
Yeni dönem itiş kakışla, hukuksuzlukla, adaletsizlikle, baskı ve göz yaşartıcı bomba ile başladı.
Yoksulluk da derinleşerek devam ediyor.
CHP hem parti içinde hem de ülkede demokratikleşmeye öncülük ederse bu karanlıktan hızla kurtulacağız.
Siyasal iktidar, zorda kalınca frene basar gibi yapsa da baskı ve şiddet ile siyasal intiharına hız verdiği bugünlerde, “sosyal zencisi” olmayan onurlu bir ülkeye doğru hızlıca koşabileceğiz.
Umutluyuz… Bahar umuduyla birlikte geldi.
Yanlış yapılmaz ise her mevsim bahar olacak üstelik…