Kurbanlardan ve sevdiklerinden içtenlikle özür dilemek istiyorum” diyerek konuşmasına başladı ve devam etti:
“Hiçbir bahane aramıyorum, bunu yapmanın görevim olduğunu düşünüyorum. Savcılıktan gelen yeni bilgiler beni derinden yaraladı çünkü adalet sistemini iyileştirmek için elimden geleni yaptım.”
Adalet sistemini iyileştirmek için elinden geleni yaptığını söyleyen Belçika Adalet Bakanı Van Quickenborne idi.
Savcılıktan gelen ve Adalet Bakanını derinden yaralayan neydi peki?
Tunus’taki hapishaneden kaçan Abdesalem Lassoued, 2005 yılında cinayete teşebbüs dahil işlediği suçlardan 26 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Çeşitli ülkelerde dolaştıktan sonra sığınma başvurusunda bulunduğu Belçika’ya taşındı. Reddedilmesine karşın Belçika’da yaşamayı sürdürebildi.
Tunuslu yetkililer, Ağustos 2022’de Belçika’dan Lassoued’in iade edilmesini istediler. Bu iade talebi de kayıtlara geçti.
16 Ekim Pazartesi akşamı, 45 yaşındaki bu Tunuslu kaçak göçmen Belçika-İsveç maçı öncesi, ağır bir silahla İsveçli taraftarlara saldırdı.
İnsanları bir apartmanın koridoruna kadar kovaladı ve burada iki İsveçli futbol taraftarını vurup öldürdü, üçüncüsünü de yaraladı. Saldırının sorumluluğunu IŞID üstlendi.
Belçika Adalet Bakanı Vincent Van Quickenborne, tüm bu olayları “dramatik sonuçları olan devasa ve kabul edilemez bir hata” olarak nitelendirdi. “Bu kabul edilemez hatanın siyasi sorumluluğunu üstleniyorum” dedi ve istifa etti.
Adalet Bakanı belli ki doğrudan kendi sorumluluğunda olmasa da büyük bir utanç duydu. Çünkü ölenler bu hata olmasa yaşayacaklardı.
Gene 8 yıl önce bir ekim günü idi.
10 Ekim 2015’de IŞID Ankara’da da Türkiye tarihinin en ölümcül intihar saldırısını gerçekleştirdi.109 canı kaybettik. Barış için meydanlardaydılar.
Bombacılardan biri 11 gün önce salıverilmişti, katliamdan sonra arama kararı çıkarıldı. Katliama dair istihbarat bilgileri olduğu ancak dikkate alınmadığı yazıldı, söylendi.
Ne vicdani ne ahlaki ne de siyasi sorumlu görmedik. 109 insan hayatına karşı bir kişi bile utanmadı, af dilemedi, siyasal sorumlu olarak istifa etmedi.
8 yıl oldu. Yargılaması hala devam ediyor. Bir tane yargı mensubu da mahcubiyet duymuyor.
Ülkede hakimler anayasaya direniyor, Anayasa Mahkemesi kararları ile kendilerini bağlı görmüyor, insanları cezaevinde tutarak özgürlüklerine el konuyor. Adalet Bakanından tık yok.
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın suç örgütü lideri ile cafelerde buluştuğu ortaya çıkıyor, adı bin bir türlü iddiada geçiyor. Şimdilerde Yargıtay üyesi olarak Yargıtay’da dava dosyalarını incelemeye devam ediyor.
İstanbul’un Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, HSK’ya yargı mensupları arasında çeteler, çetecikler olduğunu, kanserli hücreler bulunduğunu bildiriyor. Bunlar bir anda basına düşüyor.
Bu resmi yazıda ismi geçen hâkim Sidar Demiroğlu şimdi 21. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı. O da cevabi bir yazı yazıyor ve gene basına düşüyor.
İsmi geçen hâkim Bekir Altun da İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı. Kendi adliyesinde haberlere erişim engeli kararı aldırıyor.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bu kişiler için soruşturma açıldığını duyurdu.
Peki güzel de bu beyler neden hala görev başında? Soruşturma sonucunda aklanabilirler ya da tam tersi olabilir. Ama bu süreçte göreve devam etmeleri ne kadar doğru?
Ülkenin Adalet Bakanı Yılmaz Beyefendi; bilirsiniz HSK Kanunun 77. maddesi der ki soruşturması yapılan yargı mensubunun göreve devamının “yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceğine kanaat getirilirse” görevden uzaklaştırılmasına karar verilebilir.
Yasa, yargı erkinin nüfuz ve itibarını korumanın peşinde.
Yasaların uygulayıcısı olan Adalet Bakanlarının, hakimlerin, savcıların ve hatta Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin böyle bir derdi oldu mu hiç?
Hukukun üstünlüğü endeksinde 142 ülke arasında 117. sıraya düşmemizden ya da İsmail Uçar’ın söylediği üzere yargıda çetelerin ve kanserli hücrelerin oluşmasından mahcup olan çıktı mı?
22 yıldır devam eden iktidarda, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş yargının bu perişan hallerinden kendisini sorumlu gören bir Allah’ın kulu var mı?
Niye Belçika zengin ve gelişmiş bir ülke ve biz neden gelişmemiş ve fakir bir ülkeyiz?
Sizce bu sorunun cevabı ne?