ABD’de, Donald Trump’a yöneltilen kurşun seçimin kaderini Cumhuriyetçi Parti’den yana değiştirmişti ki, Joe Biden’in adaylıktan çekildiği açıklaması bu defa ibreyi Demokrat Parti’ye çevirebilir.
Trump ABD’yi başkan olarak yönettiği dört yıl boyunca tamı tamına 30 bin 573 kere yalan söylemişti. Yeniden adaylığının ilan edildiği parti kongresinde yaptığı konuşma, huylu huyundan vazgeçmiş olabilir mi merakıyla izlendi doğal olarak…
Vazgeçmemiş. O konuşmada da tam 20 yalan söyledi ABD’nin başkan adayı…
Seçilirse ülkeyi birlikte yöneteceği başkan yardımcısı olarak kimi tercih edeceği de ayrı bir merak konusuydu.
Bir yıl önce senatör seçilmiş 39 yaşındaki J. D. Vance, tercih ettiği kişi…
Vance de yalan konusunda onunla yarışacağa benziyor.
Yakın zamana kadar Trump aleyhinde söylenmedik hakaret bırakmamış -‘diktatör’ sözcüğü bunlardan en hafifi- biriyken, birden bire hidayete ermiş görüntüsü vermeye başladı Vance.
Acaba Vance’in eşinin dininin Hindu olduğunu ve çocuklarına Hintli isimler verdiğini biliyor muydu politik çizgisini ‘Hıristiyanlık değerleri’ üzerine oturtan Trump?
Trump gençliğini ön plana çıkartıp halka “Sizden biri” diye takdim ederken, Vance’in hem kişisel serveti ve hem de arkasındaki sermaye gücü açısından Trump’tan farklı olmadığı kolayca anlaşıldı.
Bizde bazıları Trump’ı ‘küreselci karşıtı’ olarak tanımak istiyor. Oysa hem Trump hem de Vance küresel finans çevreleriyle içli dışlı kişiler…
Yeniden seçildiği takdirde Trump bıraktığı yerden devama geliyor.
Küresel sermayenin entelektüel hizmet aracı Heritage Foundation, adaylarının -Trump- Beyaz Saray’a taşındığı ilk günden başlayarak adım adım neler yapacağıyla ilgili geniş bir programı çoktan hazırladı.
Alt başlığı ‘Muhafazakar Vaatler ve Liderlik Görevi’ (Concervative Promise - Mandate for Leadership) olan ‘2025 Project’ başlıklı program, ‘Neo-Conservative’ bilinen ne kadar kuruluş ve isim varsa hepsinin katkısıyla ortaya çıkmış bir metin…
Sayfalarını çevirdikçe, 1990’lı yılların sonuna doğru, William Kristol ve Robert Kagan’ın ön safında yer aldığı bir grubun ‘The Project for the New American Century’ (PNAC) programının geliştirilmiş ve genişletilmiş versiyonu olduğu izlenimine kapılmamak elde değil.
George W. Bush o projeyi başkanlığı döneminde uygulamıştı; Neo-Con takımının dünyanın başına neler açtıklarını o yıllarda yaşayarak gördük.
Heritage Foundation’un kapsamlı -922 sayfa- projesi içerisinde ele alınmayan konu yok; ABD’nin müttefikleri ve karşıtlarıyla ilgili değerlendirmeler de yer alıyor, ama o kalabalık sayfalar arasında Türkiye’ye ayrılmış tek satır yok.
Cumhuriyetçiler başkan ve başkan yardımcısı adaylarını belirlediler; oysa ABD şartları göz önünde tutulduğunda seçime az vakit kalmışken Demokratların henüz bir adayı yok…
Joe Biden illa aday olacağı ısrarına nihayet son verdi, ama ortada Trump-Vance ikilisiyle baş edebilecek izlenimi verebilen aday adayı bulunmuyor.
New York Times (NYT) siyaset yorumcularına danışarak on kişilik bir aday listesi belirlemiş; hiç kuşkusuz herbiri değerli insanlardır, ancak görünen, eyaletleri sınırlarını aşmış bir bilinirliği olmayan dokuz kişi ile dört yılını Biden’in gölgesinde geçirmiş başkan yardımcısı Kamala Harris…
Bu durum Demokrat Parti için hem bir risk hem de bir şans…
Risk, çünkü bilinmeyen bir ismi seçime dört ay kalmışken bütün ülkeye tanıtmak hiç kolay değil…
Şans, çünkü Trump bütün kampanyasını adaylıkta ısrarcı olacağını düşündüğü Biden’ın kifayetsizliği üzerine oturtmaya hazırlanıyordu. Yeni ama seçilebilir bir isim dengeyi Demokratlar lehine çevirebilir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilemeyebileceği uyarılarına rağmen adaylıkta ısrarcılığına bakıp Biden’in da benzer bir davranış sergileyeceğini bizde düşünenler vardı; ancak kırk yılın kurnazı Biden sürprizini son ana saklamış olmalı.
Acaba bir sürpriz daha beklenebilir mi?
Dengeyi bütünüyle Trump karşıtı cephe lehine değiştirebilecek bir sürpriz?
NYT’nin on ismi arasında bulunmayan veya o on isimden tanınır hale geldiğinde seçilmeyi sağlayacak kadar halktan oy alabilecek bir isim?
Sürpriz beklenebilir.