Sosyal güvenliğin önemi geçen zaman içinde yaşanan acı tecrübelerle birlikte daha iyi anlaşılıyor olsa da yapılan denetimlere, kamu kurum ve kuruluşlarıyla yapılan iş birliğine ve rehberlik faaliyetlerine rağmen gelinen noktada, kayıt dışı istihdamın hedeflenen oranların altına düşürüldüğünden söz etmek maalesef ki mümkün değildir.
Hatta işverenlere verilen onlarca prim desteği ve kayıt dışı sigortalı istihdam eden işverenlere kesilen ağır idari para cezaları dahi kayıt dışı istihdam oranlarını birkaç puan düşürmekten öteye götürememiştir.
Ülkemiz gerçekleri ortada!
Her ne kadar sigortasız çalıştırılan işçinin şikâyeti üzerine yapılan denetimlerde şikâyette bulunan kişiye ilişkin bilgiler saklı tutulsa da işverenlerin bu kişileri tahmin etmesi hiç de zor olmuyor.
Hal böyle olunca da kayıt dışı çalıştırılan işçilerin birçoğu “işimi kaybederim” endişesiyle, çalışırken SGK’ya şikâyette bulunmuyor. Tabir caizse, “Maaşımı alayım da sonrası Allah Kerim” diyor. Geçim derdi ve iş bulma noktasında yaşanan zorluklar dikkate alındığında, bu endişelerinde haksız da değiller elbette.
İşten ayrıldıktan sonra yapılan şikayetlere geldiğimizde,
İşçinin elinde çalıştığını kanıtlayan belgeleri yoksa, SGK’nın denetim elemanlarınca işyeri kayıtları istense bile kayıt dışı çalıştırılan kişilere yönelik işyeri kayıtlarında herhangi bir bilgiye yer verilmediğinden işyeri kayıtlarına göre hizmet kazandırılması mümkün olamıyor. İşverenin ve diğer çalışanların ifadelerine ve çevre soruşturmasına göre yapılan fiili denetimlerde ise en fazla denetimin yapıldığı tarihten önceki bir yıllık süre için hizmet verilmesi mümkün. Ne var ki yapılan soruşturmada şikâyette bulunan kişinin çalıştığına yönelik inandırıcı bulgular tespit edilememiş ise fiilen yapılan denetimler de sonuçsuz kalabiliyor.
Sonrasında sigortasız çalıştırıldığı süresi birkaç yıl olan kimi vatandaş beş yıllık hak düşürücü süre geçmemiş ise hizmet tespit davası açma cihetine gitse de kayıt dışı çalıştıkları süresi üç beş aya kadar olan vatandaşlar genelde dava açma yoluna dahi gitmiyor.
Neler yapılabilir?
Ülkemiz genelindeki işyeri sayısının üç milyona yaklaştığı, bu işyerlerinde her ay on binlerce çalışanın giriş çıkış yaptığı ve SGK’nın denetim elemanı sayısının 3.500 civarında olduğu dikkate alındığında, 3.500 memurla sayısı üç milyonu bulan işyerlerinin etkin bir şekilde bir denetiminin yapılmasını beklemek pek de doğru olmayacaktır.
Haliyle sistemi kendi içinde kontrol edecek yöntemlere ihtiyaç olduğu ortadadır.
Bu amaçla sosyal güvenlik mevzuatında sigortalıların çalışmaya başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde işe başladıklarını SGK’ya bildirmelerine yönelik bir düzenleme hayata geçirilmiş ve bildirimin birkaç dakikalık işlem süresi içinde e-Devlet uygulamalarından yapılmasına imkân sağlanmış.
İyi, hoş da bu düzenlemeler çerçevesinde işe başladığını bildiren kişi var mıdır veya kaç kişi işe başladığını bildiriyordur derseniz, ben bugüne kadar bir kişiye bile rastlamadım ne yazık ki.
İşin aslı bu bildirim zorunlu hale getirilmediği takdirde, bildirim yapacak kişi sayısı üçü beşi geçmeyecektir. Ayrıca mevcut uygulama isteğe bağlı olarak devam ettiği müddetçe kayıt dışı çalıştırma niyeti bulunan işverenin işe başladığını SGK’ya bildiren işçiye olan yaklaşımı, şikâyette bulunan işçiye olan yaklaşımından farklı da olmayacaktır. Bildirim zorunlu hale getirildiği takdirde yeni işe alınan sigortalıların tamamının bildirim yapması gerekeceğinden, işverenin işe başladığını bildiren çalışanına farklı bir yaklaşım sergilemesi de söz konusu olamayacaktır.
Kaldı ki EYT yasası sonrası emekli çalışanların önemli bir kısmının kayıt dışı çalıştırıldığı dikkate alındığında, bu durum yeni mezun gençleri iş bulma noktasında kayıt dışı çalıştırılan emeklilerin karşısında dezavantajlı duruma düşürdüğü gibi emekli aylıklarına artış yapabilmek için kaynak arayan SGK’yı da çok ciddi prim kaybına uğratmaktadır.
Değerli okurlar,
Vefat eden sigortalının hak sahiplerine aylık bağlanması noktasında yeri geliyor bir günlük hizmeti süresini dahi aramak durumunda kalabiliyorsunuz. EYT yasası sonrası gördük ki ilk defa 8/9/1999 öncesinde çalışmaya başladığı halde sigorta girişi yapılmamış vatandaşlar, yeni bir düzenleme yapılmadığı takdirde emekli olabilmek için kadın ise 20 yıl, erkek ise 17 yıl daha bekleyecekler.
Haliyle bir günlük sigortalılık süresinin dahi bu kadar önemli olduğu bir zamanda “Sosyal Güvenlik Reformu” olarak da adlandırılan 5510 sayılı yasanın çıktığı tarihten bu yana geçen 16 yıllık süreçte kayıt dışı istihdam oranlarında birkaç puanlık iyileşmeden öte gidilememiş ise bir noksanlık var demektir.
Halbuki reformlar kararlılık ister, mücadele ister, sabırla ısrarla devam etmek, olmadı yine yeniden başlamak ister.
O açıdan Anayasanın Sosyal Güvenlik Hakkı başlıklı 60. maddesinde yer alan “Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır” hükmü de dikkate alınarak yeni işe başlayan sigortalıların çalışmaya başladıklarını Kuruma bildirmelerine yönelik mevcut uygulamanın zorunlu hale getirilmesi, sonrasında işverenlerin ve sigortalıların bildirdikleri işe başlama tarihlerinin karşılaştırılarak hatalı bildirimlerin düzeltilmesi, denetim safhasına ise işe başlama tarihinin belirlenemediği noktada geçilmesi gerektiği aşikardır.