4447 sayılı Kanundan önce çalışanların 30’lu 40’lı yaşlarda emekli olabildiği garabet sistem, emeklilikte belirli bir yaşa ulaşma şartı getirilerek düzeltilmeye çalışıldı. Mevcut sigortalılar ise 23/5/2002 tarihindeki sigortalılık süreleri esas alınmak suretiyle “Beklenen Hak”ları korunarak kademeli bir emeklilik yaşına tabi tutuldu. İşte ne oldu ise burada oldu. Bir grup çıktı ve “Bizim işe girdiğimiz tarihte yaş şartı yoktu!”, “Kazanılmış haklarımız yok sayıldı!” “Biz mağduruz!”, gibi söylemlerle kamuoyu oluşturdular.
EYT ile birlikte ve özellikle son zamanlarda sosyal güvenlikte “mağduriyet” kelimesi herkesin ağzına pelesenk oldu. “Staj Mağdurları”, “Prim Mağdurları”, “Sigortalılıktan Önce Yapılan Doğumları Borçlandırılmayan Mağdurlar”, “Emeklilikte 7200/9000 Güne Tabi Olan Bağ-Kur Mağdurları”. Bu listeyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz.
Kademeli emeklilik sürecine bakıldığında bu durum daha da net ortaya çıkıyor. 8/9/1999 tarihinden önce sigortalılığı başlayanlar için Anayasa Mahkemesi kararlarında da yer aldığı şekliyle adil, makul ve ölçülü bir şekilde geçiş süreci düzenlendi. Erkek sigortalılar için 9/9/1976 tarihinden başlamak ve her bir kademe için 1 yıl 6 aylık süre öngörülmek suretiyle emeklilik yaşı 44’den başlatılmış ve her bir kademe için 1 yaş artırılmak suretiyle 8/9/1999 tarihinde sigortalı olan için 58 yaş öngörülmüştür. 9/9/1999 ve sonraki tarihlerde (5510 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeye kadar) sigortalı olanlar için ise 58/60 yaş şartı getirildi. Gün sayıları itibariyle de her bir kademe 75 gün artırıldı. Bu düzenlemeye bakıldığında kendi içinde adaleti barındırdığı ve kimseyi “mağdur” etmediği açıkça görülecektir.
EYT talebinin çözülecek olmasıyla birlikte, herkes kendince tabi olduğu yasa hükümlerini bir mağduriyet olarak göstermekte ve yaşadığı sorunun “mağdur” kelimesinin ardına sığınarak çözülmesini istemektedir.
Sözlük anlamı itibariyle mağdur, “haksızlığa uğramış kimse” olarak karşılık bulmaktadır.
Yasalarla belirlenmiş kurallar bütünü mağduriyet değil, bilakis adil ve sürdürülebilir sosyal güvenlik sistemi için bir zorunluluktur.
Tabi olunan bu kuralların “mağdur olduk” söylemiyle değiştirilmesini talep etmek, çocuklarımızdan ve gelecek nesillerden çalmak anlamına gelir. Kimi grupların “mağduriyetini” çözüyor olmanın, aslında daha büyük grupların gerçek anlamda mağduriyetine neden olacağı göz ardı edilmemelidir.
Şubat ayı içerisinde TBMM’de görüşülmesi beklenen EYT yasası ile birlikte hakkaniyetli bu geçiş süreci ortadan kalkacak, 8/9/1999 tarihinden önce sigortalı olanlar ile 8/9/1999 tarihinden sonra sigortalı olanlar arasında kadınlarda 20 yıl, erkeklerde ise 17 yıl gibi bir uçurum oluşacaktır.
Yapılacak olan bu düzenleme, kademeli emeklilik yaşını doldurarak emekli olmuş yaklaşık 8 milyon kişi yönüyle incelendiğinde kimin mağdur olduğu daha net görülecektir.
Aşağıdaki tabloda sigortalılık başlangıç tarihine göre emeklilik yaşına tabi olan erkeklerin 25 yıl sigortalılık süresi dolduktan sonra emeklilik yaşının dolması için bekledikleri süre yer almaktadır.
18 yaşın doldurulduğu tarih itibariyle çalışmaya başlayan erkek sigortalılar; 25 yıl sigortalılık süresini doldurdukları tarihten tabi oldukları emeklilik yaşını doldurdukları tarihe kadar sigortalılık başlangıç tarihlerine göre 12 ila 96 ay beklemiş ve yaşları dolunca emekli olmuşlardır. 5.500 TL’ye çıkacak olan asgari alt sınır aylığı ile beklenilen ay sayısını çarptığınızda bu sigortalıların yoksun kaldıkları emekli aylıklarının hangi rakamlara tekabül ettiği ortaya çıkacaktır. Prim gün sayısı fazla olan ve SGK’ya bildirilen kazançları azami tutarda veya asgariden fazla olan sigortalılar yönüyle ortaya çıkan rakamı telaffuz etmek ise gerçekten zor.
Bir de erkek sigortalılar için EYT düzenlemesi sonrası ortaya çıkacak tabloya bakalım.
* 1/11/1998 ve sonraki tarihte sigortalılığı başlayan erkeklerden 1/6/2002-1/10/2008 tarihleri arasında 506 sayılı Kanunun mülga ek 5 inci madde kapsamında çalışması olanlar 25 yıllık sigortalılık süresi şartını yerine getirmiş durumdadır.
Bu tabloya göre 18 yaşın dolduğu tarih itibariyle sigortalılığı başlayan ve tabi olduğu emeklilik yaş şartı EYT düzenlemesi ile birlikte yürürlükten kaldırılacak olan erkek sigortalıların bu düzenleme ile birlikte 9 ila 198 ay daha erken emekli olacağı ve bu süre zarfında da 5.500 TL alt sınır aylığını baz alarak işlem yaptığınızda bu gruba aktarılan kaynağın büyüklüğünü görebileceksiniz. Mevcut aylık hesaplama sistemi itibariyle 1/9/1999 tarihinde sigortalılığı başlayan ve 28/2/2023 tarihine kadar da kesintisiz olarak azami kazanç üzerinden çalışmış olan bir sigortalıya 25 bin liranın üzerinde SGK tarafından aylık bağlanabildiğinden, bu tutar ile 198 ayı çarptığınızda ortaya çıkan rakam ise gerçekten inanılmaz.
Ez cümle, bu iki tabloya bakarak gerçek mağdurun kim olduğunu okuyucularımın takdirine bırakıyor ve yazınının başlığındaki soruyu tekrar soruyorum.
EYT Düzenlemesinde Kim Mağdur?
Emeklilikte yaşa takılanlar mı?
12 ila 96 ay arasında bekledikten sonra yaşını tamamlayıp emekli olan vatandaşlar mı?
8/9/1999 sonrası sigortalı olup EYT’lilere göre kadınlarda 17 yıl, erkeklerde 20 yıl yaşını beklemek zorunda kalacak sigortalılar mı?
Yoksa bize emanet edilen bu güzel vatanı bırakacağımız çocuklarımız, gençlerimiz mi?