Siyaset üzerinden toplumsalı okuma bir kolaycılık. Partilere ya da liderlere bakarak parti seçmenlerinin muhtemel tavrını anlayabileceğimizi varsayabilir, AK Parti ile MHP’nin üzerinde anlaştığı anayasa değişikliği önerisinin her iki parti tabanının da oyunu alacağını düşünebiliriz. Ne var ki gerçekler hemen her zaman daha karmaşık…
Son iki yazıda ele aldığım saha çalışması MHP tabanı ile AK Parti tabanı arasında belirgin bir ayrışma olduğunu ortaya koyuyor. Oysa bu iki sosyolojinin birbirine yaklaştığı, MHP’nin giderek AK Parti içinde eriyeceği söyleniyordu. Bu gözlem de tamamen boş değil, çünkü MHP içinde AK Parti’ye yakınlaşan bir bölüm mevcut. Ancak elimizdeki araştırma bunun en fazla üçte bir olabileceğini, geri kalan kısmın ise aksine AK Parti’den uzaklaştığını ima ediyor. MHP’nin bölgesel kimlikten de beslenen parçalı yapısı dikkate alındığında şaşırtıcı olmayan bir bulgu…
***
Çalışmanın ekonomi ile ilgili verilerine baktığımızda söz konusu iki parti seçmeninin görüşleri arasında net bir farklılık var. Türkiye’nin kötüye gittiğini düşünen AK Partili oranı yüzde 14,5 iken, MHP’lilerde yüzde 66,5. Bu soruda Türkiye ortalaması 37,5’e 46,5 ‘kötüye gidiliyor’ yönünde. Oysa 15 Temmuz sonrasında ‘iyiye gidiyor’ diyenler yüzde 50’den fazlaymış. Bireysel hayat alanına geldiğimizde, son bir yılda refah düzeyinin yükseldiğini söyleyen AK Partililer yüzde 43 iken MHP’liler yüzde 19. Refah seviyelerinin düştüğünü söyleyenlerde ise AK Partililer yüzde 23, ama MHP’liler 54,5. Buna ilginç iki noktayı ekleyelim: Kadınlarda refahlarının düştüğünü söyleyenlerin oranı, ‘yükseldi’ diyenlerin neredeyse iki katı. Ayrıca sadece en üst gelir grubundakiler refahlarının yükseldiğini söylüyor. Diğer herkes için son bir yılda hayat zorlaşmış.
***
Belki de referandum sonucunu daha doğrudan etkileyecek olan bir soru ekonomi yönetiminin ne denli başarılı olduğu. Çünkü çok muhtemelen anayasa değişikliği oylaması AK Parti ve Erdoğan için bir güvenoyu plebisitine dönüşecek. Türkiye genelinde ekonomi yönetiminin iyi olduğunu söyleyenler yüzde 35 iken, hükümeti başarısız bulanlar 52. Ancak AK Parti seçmeninde durum 68’e 18. Yani ekonomi performansı büyük ölçüde beğeniliyor. MHP seçmeninde ise 74,5’e 17,5 aksi yönde. Ayrıca ekonominin önümüzdeki dönemde iyileşeceğini düşünenler AK Parti’de 67,5 iken MHP’lilerin yüzde 60’ı kötüleşmesini bekliyor. Kadınların bariz bir kötüleşme beklentisi içinde olduklarını da ekleyelim (31’e 48).
***
Dış politikada da iki parti tabanı arasında ayrışma var. Türkiye’nin batıdan uzaklaşması AK Partililer için ‘iyi’ bir durum (yüzde 52,5). Ama MHP’liler için değil (yüzde 64). Batıdan uzaklaşmayı olumlu bulan MHP’li oranı sadece dörtte bir. AK Partililer Türkiye’nin Ortadoğu’ya liderlik etmesi gerektiğini (yüzde 73,5), bunun için yeterli askeri (yüzde 70) ve ekonomik güce (yüzde 61,5) sahip olduğunu ve diğer ülkelerin bu liderliği benimseyeceğini (yüzde 56) düşünüyor. Buna karşılık MHP’liler tam aksi yönde bir bakışa sahipler. Onlara kalırsa Türkiye Ortadoğu’ya liderlik etmemeli (yüzde 68) ve zaten buna uygun ne askeri (yüzde 58) ne de ekonomik güce (yüzde 72) sahip. Ayrıca diğer ülkelerin Türkiye’nin liderliğini benimseme ihtimali de yok (yüzde 71).
Görünen o ki MHP seçmeninin kabaca üçte ikisi ile AK Partililerin çoğunluğu arasında net bir duruş farklılığı bulunuyor ve bu durum söz konusu MHP’lilerin AK Parti’nin ekonomi ve dış politika performansını da başarısız bulabileceklerini söylüyor. Dolayısıyla bu iki alanda sıkışmış bir yönetimle referanduma gidildiğinde MHP cenahından gelebilecek katkının 3 puanı geçmesi zor gözüküyor…