AK Parti’nin basireti sınanıyor

Etyen Mahçupyan

Darbe girişimi AK Parti’yi ve muhafazakarları en hassas noktasından vurdu. İktidar olma sayesinde kamusal alanda elde edilmiş olan özgürlük ve eşitlenmenin bir beka sorunu haline geldiğini ve ellerinden ‘ilelebet’ kaçabileceğini gördüler. Olay öyle bir zamanda yaşandı ki, küresel dinamikler üzerinde etkin olan ülkelerden hiçbiri ile güvene dayalı bir ilişkimiz yoktu… Ayrıca PKK ve IŞİD ile savaşılıyordu. Tek çıkış yolu ‘içeriye’ dönmek, bugüne dek küçümsenen parlamenter işleve sahip çıkmak, ‘birlik bütünlüğü’ bunun üzerinden oluşturmaktı.

İktidar da böyle yaptı. Darbe girişimi bir imkan, bir başlangıç fırsatıydı ve bunu psikolojik zemini ‘tazelemek’ için kullandı. Şimdi bunun ilerisine geçmekte, kamuoyuna önümüzdeki dönem ve süreçle ilgili taahhütte bulunmakta, yapılacaklara ve usule ilişkin şeffaf bir yol haritası sunmakta büyük yarar var.

Yapılması gerekenler basitçe iki kategoride toplanabilir: Bir yandan parlamenter iletişimi bozacak adımlar atmamak, diğer yandan da söz konusu iletişimin derinleşmesini sağlamak. Bu yönde ilerleme sağlanabilirse, Batı’daki nesnel ve iyi niyetli yaklaşım sahiplerine de cesaret verilecek, kasti olumsuz propagandanın inandırıcılığı ve ömrü kısalacaktır.

***

Birinci kategori esas olarak usule ilişkin bir alan… İktidar temsilcilerinin, yereldeki AK Parti teşkilatlarına kadar, kullandıkları söyleme dikkat etmeleri ve kimliksel ayrışmaları hatırlatacak beyanlardan uzak durmaları gerekiyor. Ancak daha zor ve kritik mesele yandaş medyanın ve trollerin denetim altına alınmasıdır. Çünkü o alemde liderliğe ‘yaranma’ kaygısı o denli izansız bir noktaya sürüklenmiş durumda ve bu kişilerin dünyası o denli dar ki, AK Parti’ye zarar verdiklerini anlayacak zihni melekeyi bile kaybetmiş görünüyorlar. Yaranma kültürü giderek bir yaranma kültü haline geldi. Bazıları düşman yaratmanın aslında AK Parti’yi yalnızlaştırma ve kırılganlaştırma anlamına geldiğini anlayacak kapasiteye sahip olmayabilirler… Ama herhalde partinin bu basiretsizliğe teslim olmayacak, aksine bu fırsatı kişilikli bir medya ve aydın zümresinin ortaya çıkması için kullanacak aklı olmalıdır.

***

İkinci kategori birkaç ana faaliyet üzerinden düşünülebilir. Öncelikle içinden geçtiğimiz günler bizzat AK Parti içinde geleceğe taşınabilecek bir birlikteliğin fırsatı olarak görülmeli. Geçmişte katkı sunmuş herkesin kuşatılması mümkün olmayabilir. Ama her kademeden küstürülmüş çok sayıda insanın yeniden kazanılması hem özgüven hem de kalite açısından çok yararlı olacaktır. Özellikle dış politika ve ekonomi alanında, parti dışından da beslenerek birlikte çalışabilecek ve dünyaya güven verecek kişilerin Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na danışman olmaları sağlanabilir. Bu vesile ile bu kişilerin hükümete uzun vadeli öngörü ve senaryolar oluşturmada destek vermesi büyük bir kazanç olur.

Buna koşut olarak iktidarın Türkiye’nin tüm önemli meselelerinde muhalefete bilgi vermeyi ve onları sorumluluğa ortak etmeyi amaçlayan bir siyaset izlemesinde hayır var. Örneğin şu ‘rehabilitasyon’ döneminde farklı parti ve kesimlerin temsilcilerinden oluşan ve toplumsal bütünleşmeyi hedeflerken dış dünyaya muhatap olabilen bir izleme/danışma heyeti ihdas edilebilir.

***

Bunların hepsi için kamuoyu ile sürekli temasta olan bir kamu diplomasisi masası kurulabilir… Bu türden önerileri düşünmek marifet değil, ama hayata geçirme iradesi çok kıymetli. ‘Beka meselesi’ denen şey sizin ne yaptığınıza ve ne yapmadığınıza çok bağlı. Tarihin şu anında AK Parti’nin her şeyi doğru yapması lazım… Çünkü doğru eksik yapılırsa, ne yaparsanız yapın sonuçta yaptığınızın yanlış olma ihtimali çok fazla.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (15)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.