Türkçemizde bir deyim vardır, ‘Et mi, tavuk mu, balık mı belli değil’ diye. Fenerbahçe’nin de futbol anlayışı tam bu deyime uygun. Zaman zaman yetenekli ayaklarıyla iyi şeyler yapıp, göze hoş gelen bir oyun sergiliyorlar. Ama öne geçtiklerinde anlamsız bir şekilde skoru korumak için geriye yaslanıp, rakiplerine üstlerine gelmeleri için davetiye çıkartıyorlar ve bunun sonucunda da kalelerinde golü görüveriyorlar. Tıpkı dün Kasımpaşa maçında olduğu gibi...
Ligin boyu kısaldıkça, kalan her maçı kazanmak zorunda olan Sarı-Lacivertli ekip, her zamanki kontrollü oyun anlayışını bu kez de sergilerken, ilk yarıda kanatları iyi kullanmanın ödülünü alıp, Giuliano-Hasan Ali işbirliği ile gerçekleşen atakta, Hasan Ali’nin akıllı ortası ve Josef’in vuruşuyla öne geçti. Ancak tüm bunlar olurken Kasımpaşa da net pozisyonlar bulmadı değil. İlk yarıda ev sahibi takım gol vuruşu becerisini gösteremeyince aradığı sayıyı ikinci yarının başında geriye yaslanan Fenerbahçe’nin çıkardığı davetiye ile buldu. Bu gol Fenerbahçe’nin aklını başına getirdi ve sağ kanadın etkili ismi Şener, çabasının karşılığını alarak takımını yine rahatlattı. Ancak şunu söyleyelim, Aykut Kocaman’ın bu seneki sisteminde Fenerbahçe savaşıp yarışı sürdürmesine karşın, oynadığı futbolla taraftarına pek keyif vermiyor. Öncelikle bir türlü tempo kazanamamaları, orta alanı hızlı geçememeleri, daha da önemlisi rakip eksiltecek bir silah olan Valbuena’yı uzun süre kenarda tutması, zaman zaman sıkıntı yaşamalarına sebep oluyor. Dün kazandılarsa Hasan Ali, Şener ve orta alanın çalışkan ismi Josef De Souza’nın gayretlerine çok şey borçlular. Fakat bu anlayışla nereye kadar giderler orası meçhul. Bakalım kalan 3 hafta bizlere ne gösterecek. Valbuena’yla rahatlayan Fenerbahçe şimdilik zar zor da olsa yarışın içinde olduğunu herkese gösteriyor.