Hedefleri büyük olan, şampiyonluğa oynayan bir takımın mutlaka etkin bir oyun planı olması lazım. Bunun içinde yapılması gereken ilk şey; topa daha fazla sahip olarak meşin yuvarlağı efektif bir şekilde rakip kaleye götürmenin çarelerini aramalıdır. Ama gelin görün ki Dick Advocaat'ın Fenerbahçe'sinde böylesine etkin bir hücum organizasyonu kesinlikle yok.
Topu kanatlara indirip ileri uçtaki etkin isimlerin Emenike ve Sow'a tehlikeli toplar indirmeleri gerekirken, sadece ve sadece şişirme toplarla şans bulmaya çalışıyorlar. Tabi karşıda alan daraltıp iyi kapanan ve topu iyi kullanan Osmanlıspor gibi bir rakip olunca da Fenerbahçe'nin pozisyon üretme hayalleri daha başlamadan bitiveriyor. Sarı-Lacivertli ekibin bir diğer eksik yönü ise; bir türlü hızlı oynayamaması. Rakip Osmanlıspor zaman zaman orta alanı büyük bir hızla geçip, kontra atak girişimlerinde bulunurken sanki Fenerbahçeli futbolculara böyle oynamalısınız mesajını gönderiyor.
Fenerbahçe'nin savunma kurgusunda da ciddi sorunlar var. Tamam dün esas iki beki yoktu. Ama bu bölgeler böylesine başı boş mu bırakılır? Hele İsmail Köybaşı sanki top kaptırma makinası. Hücuma da yeterli desteği veremiyor. Maçın başında Osmanlıspor'dan yedikleri baskı, sanki gelen golün habercisiydi. Nitekim zincirleme hata penaltıyla noktalandı. Ayrıca Osmanlıspor'un direkte patlayan topu ve 2-3 net pozisyonu Fenerbahçe savunmasının ne halde olduğunu bir diğer göstergesiydi.
Sarı-Lacivertli takımın tek yaratıcı oyuncusu görünümdeki Volkan'ın takipçiliği ve çalışkanlığı sonucu getirdiği topta Van Persie'nin golü belki Hollandalı için bir geri kazanılma habercisiydi ama şurası bir gerçek ki; böylesine dağınık ve hücum organizasyonu olmayan bir takımın işi gerçekten zor. Ayrıca son haftaların formda ismi Lens'in yokluğu da Fenerbahçe takımının topu bir türlü tehlike bölgesine aktaramamasının bir başka nedeniydi. Kısacası Dick Advocaat'ın bu oyun anlayışında Fenerbahçe için söylenecek şey; zor dostum zor.