Belçika maçı bizim için turnuvaya ya tamam ya da devam maçıydı. Tek çaremiz kazanmaktı. Kazanmanın yolu da her zamanki gibi mücadele etmek ve iyi savunma yapmaktan geçiyordu. Bu mesajı da Belçikalılara hemen maçın başında gösterdik. Yaptığımız etkili savunmayla onları bol top kaybına zorlarken hücumda da Semih Erden'in çember altında etkinliğini kullanıp Cedi Osman'ın da katkılarıyla farkı hemen çift hanelere taşımaya başladık. Ancak bizim takımın bir sorunu var; o da aynı oyun sertliğini sürekli devam ettiremiyoruz. Nitekim Belçika bundan yararlanıp farkı azaltsada yeniden savunma gerekliliğini hatırlayıp devreyi önde bitirmeyi başardık. İkinci yarının başında savunma sertliğimizi kaybedince Belçika'nın atışlarına izin verdik. Bu da çok rahat götüreceğimizi düşündüğümüz oyunda yakalanıp geri düşmemize yol açtı. Ancak ne kadar kötü şut atsak da maçı kazanmaya kararlıydık. Savunmayı sertleştirip oyunu yeniden kontrole aldık ama mücadeleyi bir türlü koparamamanın sıkıntısını yaşadık. Sonuçta sahaya çıkan tüm oyuncularımızın skor ürettiği bu maçı üstümüzdeki baskı nedeniyle kötü oynasak bile kazanmayı bilip, kendimizi son 16 içine atmanın sevincini yaşadık.