Burası olimpiyat oyunları. Bir anlamda spor dünyasının en büyük arenası. Her ne kadar organizasyon kötü olsa da, bir sürü aksaklık peş peşe yaşansa da sahaya çıkıldığı anda tüm bu sorunlar geride kalıyor. Sporcular temsil ettikleri ülkelerinin bayrağını yukarıya taşımak için ellerinden gelen tüm gayreti gösteriyorlar.
Spor alanlarında adeta ölümüne bir savaş var. İşte bunun en açık örneklerinden biri ABD-Avustralya basketbol maçında yaşandı. NBA takımı oyuncularından oluşan ve burunlarından kıl aldırmayan Amerikalılar karşılarında öyle bir Avustralya takımı buldular ki, hepsi şaşkına döndü. Son 2 dakikaya dek kıran kırana süren mücadele izleyenleri hop oturtup hop kaldırdı. Mücadeleden asla geri adım atmayan Avustralyalı basketbolcular, NBA yıldızlarına aynı sertlikle cevap verince oyun bir türlü kopmak bilmedi. Sahada bir basketbol maçı değil de bir meydan savaşı vardı adeta.
AVUSTRALYALILAR'A HELAL OLSUN
Bu karşılaşmayı izlerken acaba biz ne zaman böyle bir mücadele vereceğiz diye düşünmeden edemedim. Rakipten ürkmeden isimlerinden çekinmeden, kendilerinin de en az onlar kadar sporcu olduğunu ispatlama amacındaki Avustralyalılar'a koskoca bir helal olsun. Olimpik ruhun ne demek olduğunu, buranın anlamını en iyi çizen tabloyla sahadan yenik ayrılmalarına karşın herkesin haklı beğenisini ve alkışlarını toplamayı başardılar.
ALKIŞLAR PHELPS'E
Alkış derken bir paragraf daha Phelps'e açalım. Rio'da yine desten yazmaya devam ediyor. 200 metre bireysel karışık yarı finalinde en önemli rakibi Lohte önünde yaptığı şov gerçekten unutulmazdı. Bu mesafede dünya rekorunu elinde bulunduran Lohte'ye havuzu dar eden Phelps adeta uçarak yarışı kazanıp finalde müthiş işler yapacağını bir kez daha gözler önüne serdi. Demek ki büyük sporcu olmak başka bir şey...
BİZİ YARI FİNALLER KESMEZ
Söz yüzmeden açılmışken, bu dalda ülkemizi temsil eden Viktorya Zeynep Güneş'ten de söz etmemek olmaz. İki kez yarı final yüzmeyi başaran bu devşirme kızımız ne yazık ki yarı final yarışlarında beklenilen performansı gösteremeyip finallerin dışında kaldı. Bizim için olsun bu kadar yeter denilebilir. Ancak biz bir sporcuyu bizi olimpiyat oyunlarında temsil etsin diye avuç dolusu para verip ona Ay-Yıldızlı formayı temsil ediyorsak, bizi yarı finaller kesmez. Final yapacak madalyaya ulaşabilecek isimleri bulup bari onları devşirelim. Aksi takdirde öz evlatlarımızın yerini ve motivasyonunu iyice öldürmekten başka bir işe yaramaz bu devşirme politikası. Bilmem yanılıyor muyum?
PES ETMEK YOK!
Yazının başında savaşmaktan söz etmiştik. İşte Kadın Basketbol Takımımız Ukrayna maçında tam bunun örneğini verdi. Kötü başladık aslında karşılaşmaya, hiç beklemediğimiz şekilde 8 sayı da geriye düştük. Fakat herkesin unuttuğu bir şey vardı. O da Türkiye Kadın Basketbol Takımı'nın asla pes etmeyeceği. Kaptan Nevriye ile başlayan savunma direnişine önce Lara Sanders katıldı. Maçın sonunda Işıl Alben ağırlığını koydu. Birsel mükemmel mücadele etti. Bahar çok savaştı. Şebnem kritik sayılara imza attı.
HEPSİNE YÜREKTEN ALKIŞLAR
Ukrayna da öyle boş bir takım değil. Hızlı oynayabiliyorlar. Çok iyi şutörleri var. Onlar da bırakmadılar mücadeleyi sonuna dek sürdü savaş. Sonunda kadınlarımız gerçek karakterlerini ortaya koydular ve önemli bir galibiyete imza atarak çeyrek finalin kapısını ardına kadar araladılar. Hepsine yürekleri ve kararlı mücadeleleri için koskocaman alkışlar... Onlar Türk kadının neler yapabileceğini tüm dünyaya bir kez daha gösterdiler. İnanıyorum ki bunu göstermeye devam edecekler.
ŞİMDİ ONLAR DÜŞÜNSÜN
Şimdi sırada ev sahibi Brezilya var. Bence biz değil onlar düşünsün. Çünkü bu takım sonuna dek yürümeye kararlı. Ekrem memnun ve öğrencilerini bir kez daha kutluyor ve yolları açık olsun diyorum.