Trabzon’a namağlup giden Galatasaray, 10. haftada bu unvanını bıraktıysa bunun tek nedeni, korkak Igor Tudor’un garip futbol kurgusu ve duran toplara bir türlü önlem alamayan savunma hataları sebep oldu. 'Zor deplasmandan 1 puan alayım yeter' düşüncesindeki Tudor’un, savunma hattı yerine kurduğu ve ileriye gitmesine pek izin vermediği orta alanın yediği baskı, belki de sonu hazırlayan faktör oldu. Fernando gibi yetenekli bir oyuncuyu Ndiaye ile birlikte savunmanın önüne çekerseniz evinde oynayan Trabzonspor’un iştahını kabartırsınız. Nitekim Bordo-Mavili ekibin, Galatasaray’ın savunma bölgesi üzerine oluşturduğu baskı, Cimbom'un topu hücum alanına geçirmesini engelledi. Buna Rodrigues gibi süratli bir adamı kenarda bekletme yanlışı da eklenince, Gomis’e top taşınması rüyalarda kaldı.
Trabzon belki de sezon başından bu yana en arzulu oyununu sergiledi. Buna Yusuf’un duran top becerisi de eklenince Galatasaray için kâbus kaçınılmazdı. İlk yarıda duran toplarla gol atacağının sinyalini veren Trabzon, 2. yarıda istediğini aldı.
Futbolda bir başka olay da profesyonel oyuncuların sinirlerine hakim olması gerektiğidir. Olcay ve Feghouli gibi büyük takım oyuncularının kendilerine yakışmayacak biçimde atılması, iki takımın da organizasyonunu etkiledi. Kanat savunmasını bilmeyen, duran toplarda pozisyon alamayan Galatasaray’ın, bu kurgu içinde 2. golü de yemesi kaçınılmazdı.
Şurası bir gerçek ki Çalımbay, takımını Tudor’dan daha iyi bir şekilde hazırlamış. Korkak Tudor karşısında Trabzonlu forvetler, bitirici alanda biraz daha becerili olabilseler işin rengi çok daha farklı olabilirdi. Tudor’un kenarda bıraktığı Rodrigues de attığı golle hatasını gösterdi. Ndiaye’nin sorumsuzluğu ise Galatasaray’ın öfke kontrolünün ne kadar düşük oldğunu kanıtladı. Tudor’un ne kadar korktuğu, risk alıp çift forvete dönmesi gereken yerde, Gomis’i çıkartıp Eren’i sahaya sürmesiyle bir kez daha belgelendi. Futbolda şu gerçek asla unulumamalı; korkarsan kaybedersin.