Heyecanla beklense de iki takımın da şampiyonluk iddiası olmadığı için her zamanki anlamını yitiren Galatasaray-Fenerbahçe maçı, derbi gibi oynanmanın çok uzağında kaldı. Bunun ana nedeni iki takımında kazanmaktan çok kaybetmemeyi tercih eden bir oyun anlayışı içinde sahaya yayılmasıydı. Bu durum deplasmanda oynayan Fenerbahçe için biraz daha fazla anlaşılabilir. Ancak kazanmak zorunda olan Galatasaray’ın bu kadar üretkenlikten uzak bir oyun anlayışı içinde olmasını Tudor nasıl açıklayacak? Öncelikli olarak iyi savunma yapmayı bilen ve alan daraltarak rakibini oynatmayan Fenerbahçe’yi açmak için yetenekli orta alan oyuncularının maça biraz daha fazla ağırlıklarını koymasını beklerdik. Ayrıca topun daha fazla kanatlara indirilmesi gerekliydi. Ancak bunu yapması gereken Bruma topları o kadar geride aldı ki takımını hiçbir şekilde hücum alanına taşıyamadı. Sneijder ve Selçuk da gereken verimlilikte olmayınca Galatasaray pozisyon üretmekte hayli zorlandı. Düşünün ilk yarıdaki tek pozisyonları Şener’in hatasından kaynaklandı.
BASKI YETERSİZ KALDI
Rakibinin üzerine gitmeyi zaten bir kenara itmiş Fenerbahçe karşısında Galatasaray 2. yarıda biraz daha baskılı gibi gözüktü ama bu baskı da pozisyon getirmedi. Fenerbahçe tek puanı cebine koymak düşüncesiyle geldiği TT Arena’da neredeyse bütün maç boyu savunmada kalarak istediğine ulaştı. Galatasaray’ın bu kadar etkisiz futboluna bir anlam vermek ise gerçekten çok zor. Burada Tudor’a hedefleri büyük bir takımın başında olduğunu hatırlatmakta yarar var. Siz eğer ezeli rakibinize kendi evinizde üstünlük kuramıyor ve onun savunma tuzağına düşüyorsanız gözden geçirmeniz gereken çok şey var demektir. Korkanların derbisinde sadece iki kez Galatasaray’ın üstüne gelen Fenerbahçe, son dakikalar içinde bulduğu golle de Tudor’a faturayı kesti.