Derbiler futbolun başka bir rengi ve heyecanı. Bu büyük maçlarda futbolseverler kalite ve bol mücadele beklerler. Bunu sahada gerçekleştirmek ise daha çok isteyen, daha arzu eden tarafına yönelir. Oyuna baskılı ve şok presle başlayan Fenerbahçe erken golü bulduktan sonra futbolun hücum yönünü unutup, topu ayağında tutamaz hale gelince ister istemez her haliyle ‘ben bu maçı kazanacağım’ mesajı veren Beşiktaş’ın baskısına boyun eğdi. Kanatları iyi kullanan, yıldız oyuncularını etkili şekilde devreye sokan Beşiktaş’ın bu arzu ve istekle istediğini alması kaçınılmazdı. Belli ki Aykut Kocaman Başakşehir’i yendiği maçın kurgusuyla sahaya çıkmıştı. İlk 10 dakikada bunun işaretlerini de verdi ama erken gelen gol uyuyan Beşiktaş’ı adeta uyandırdı.
Orta alan savaşı şeklinde geçen derbinin çözümünü bulmak, kanatlardan gelecek ortalara bağlanmıştı. Beşiktaş sayısız orta yaparken sadece savunmayı düşünen Fenerbahçe’de top tutmak nedense kimsenin aklına gelmedi. Aykut Kocaman’ın bu sorunu çözebilecek Valbuena’yı 80. dakikada sahaya sürmesi kanımca çaresizliğinin bir göstergesiydi.
3 önemli eksiği bulunan Beşiktaş hırsı ve arzusunun ödülünü alırken, sahanın yıldızı Quaresma’nın enfes gollleri sanırım uzun yıllar belleklerden silinmeyecek cinstendi. Beşiktaş taraftarının verdiği coşkuylan da 10. dakikadan sonra Fenerbahçe’ye ‘sen buradan çıkamazsın’ mesajını vermenin ödülünü alırken, Fenerbahçe futbolun sadece savunma yönüylen bir tarafa varılamayacağı gerçeğini sanırım en açık şekilde görmüştü. Kısacası hata da yapsa daha çok isteyen ve birlikte mücadele eden Beşiktaş pasif düşünceyle sahaya çıkan rakibini devirip zirveye tutunmanın coşkusunu yaşadı. Futbolun bir gerçeği daha var; korkarlar kaybeder, cesurlar kazanır.