Bir takım için en büyük kazanım iştah ve coşkunun geri gelmesidir. Uzun zamandır 'yavaş oynuyor, rakip kale önünde çoğalamıyor, topu tehlike alanına dikine indiremiyor' diye eleştirdiğimiz Fenerbahçe, Yeni Malatyaspor karşısında maça öyle bir azu ile başladı ki oyun daha 5 dakikada bitti. İlk kez rakip kale önünde çoğalıp, topa yaptığı baskıyla hamle üstünlüğünü ele geçiren Fenerbahçe’de değişimin en önemli nedeni, şimdiye dek sadece tek üretici oyuncu olan Valbuena’nın yalnız kalmamasıydı.
Giuliano ve Ozan Tufan orta alanda etkili olup, kritik hamleler yapınca Fenerbahçe’nin işi iyice kolaylaştı. Dirar, Hasan Ali ve Soldado’nun da katkıları gelince Fenerbahçe için maç gerçekten kolaya dönüştü. İlk 26 dakikada atılan 3 golden sonra, Galatasaray maçı düşünülerek oyunun temposunun düşmesi bir yere kadar kabul edilebilir.
Fenerbahçe’nin dünkü bir başka olumlu değişimi de rakip kaleye bol bol şut atmalarıydı. Arzuları, presleri de bu gerçeğin oluşmasında önemli bir rol oynadı.
Evkur Yeni Malatyaspor’u 26 dakika içindeki şok baskınıyla yıkan Fenerbahçe’nin eleştirilebilecek tek yönü, savunmasında süregelen zaaflardı. Zaman zaman çok kolay pozisyon verdikeri gibi yine bir maçı gol yemeden tamamlayamayarak bu yönde ciddi sıkıntıları olduğunu bir kez daha gösterdi.
Şu da bir gerçek ki Fenerbahçe taraftarı, böyle koşan ve rakibin üzerine dikine giden bir takım istiyor. Özellikle Isla ve Dirar’ın da katkılarının artması, Sarı-Lacivertli taraftara keyif veriyor.
Ama zorlu Galatasaray maçı öncesi savunma kurgusunun yeniden gözden geçirilmesi şart. Yoksa her takım Malatya gibi yumuşak ve kırılgan olmayabilir. Biz kazanılan ve iyi mücadele edilen bir maçtan sonra da gördüğümüz eksiklikleri sıralayalım. Ayrıca ceza alanına indirilen ortalardaki isabet oranının da biraz daha yukarı çekilmesi gerekliliği var. Bu da Fenerbahçenin hücum gücünü arttıracaktır.