Futbolda ne istediğini bilmek ve maç öncesi kurgunun sahaya yaymak en önemli olgudur. Şampiyonluk hedefindeki Beşiktaş zorlu Trabzon deplasmanında oyunun başından son ana kadar disiplinin ve sabrın ne demek olduğunu sergileyen futbol anlayışıyla hedefine doğru dev bir adım atmasını bildi.
Trabzonspor-Beşiktaş maçının kilidini çözecek yer elbette orta alandı. Bu bölgede son derece iyi organize olan Siyah-Beyazlı takım Şenol Güneş’in maç öncesi son derece dengeli kurduğu organizasyon planını sahaya çok iyi bir şekilde yaymasını bildi. Önce oyunu kontrol ettiler. Trabzon’a fırsat vermediler. Oynayacak alan bırakmadılar, ardından da 30. dakikadan sonra rakip kaleye son derece etkili bir biçimde gidip golleri atmasını bildiler. Quaresma’nın yokluğunda yaratıcı adam arayan Beşiktaş’ta bu eksikliği gideren isim ise hiç kuşkusuz Babel’di. Çalışkanlığını bitiricilikle birleştiren Hollandalı Beşiktaş’ı Türkiye’nin en zor deplasmanında huzura ve umuda taşırken, büyük alkışı da hak etti. Şenol Güneş her şeyden önce bu takıma sabrı ve disiplini aşılamış ama daha da önemlisi futbolun en geçerli kuralı olan yardımlaşma olgusunu en üst düzeye çekmiş. Siyah-Beyazlı ekipte birbirinin açığını kapatmak için gayret göstermeyen tek bir oyuncu bile yoktu. Bunun yanı sıra özveriyle takım organizasyonu içinde yukarı çekilmiş. Yani bir anlamda egolar kenara çekilmiş. Kısacası takım olan Beşiktaş bu bilinciyle maç kurgusunu sahaya yansıtmayı bilmiş.
Futbol bir takım organizasyonu işi. Türkiye’de bunu şu anda bunu en iyi yapan ekiplerinden biri Beşiktaş. Özellikle zorlu maçlarda bu yönleri fazlasıyla ortaya çıkıyor. Trabzonspor gibi sadece bireysel çabalarla bir yere varmayı hedefleyen takımlar için böylesine organize ekipler karşısında işlerinin çok zor olduğunu söylememiz gerekiyor. Kısacası kafaca maça arzu olarak daha iyi hazırlanan Şenol Güneş’in öğrencileri Fenerbahçe maçından sonra çok önemli bir adım daha atarak bu senenin hedeflerinin çok yukarda olduğunu gösterdiler. Ben Beşiktaş’ın bu inançlı koşusunu durduracak başka bir takım olduğunu da pek düşünmüyorum.