Bugün bir anket yapıp 100 Fenerbahçe taraftarına, ‘takımınızın oynadığı futboldan keyif alıyor musunuz?’ diye sorsak, inanıyorum ki 95’inin cevabı ‘hayır’ olacaktır. Bunu geçmiş maçlara oranla daha coşkulu oynadıkları Gençlerbirliği karşılaşmasından sonra söylüyorsak varın gerisini siz düşünün. Fenerbahçe takımının en büyük eksiği, saha içi iletişimini bir türlü kuramaması. Yenilen iki golde bu iletişim kopukluğunu fazlasıyla görürken, hücum ve orta alan organizasyonlarında da hatların kopuk olduğu yine gözlemlendi. Orta alanı bir türlü tempolu geçemeyen, topu tehlike bölgesine indirmekte zorlanan Fenerbahçe, dün iki etkin oyuncusu Valbuena ve Alper ile buluşturduğu poziyonlar sonrası fırsatlar da yakaladı ama istenilen gol vuruşları bir türlü gelmedi. Aykut Kocaman, etkin oyuncu sayısını arttırmak için Alper ve Valbuena’nın yanına Aatif’i de sürdü ama iletişim eksikliğinden bu hamlenin de çok işe yaramadığını söyleyelim.
Oyuna rakibe baskı yaparak daha iştahlı bir görüntüyle başlayan Fenerbahçe’de beceriksizliğin yanında elbette şanssızlık da vardı. İlk yarıda direkte patlayan iki vuruş bunun açık göstergesi. Ancak futbolda şansın da doğru oyunun yanında olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir türlü boş koşuları istediği gibi yapamayan Fenerbahçe, ikinci yarıda bunu başarınca Valbuena’nın şık asisti ile Dirar’ı golle buluşturdu ama sonrasında yine bir iletişiim eksikliği hatasıyla golü kalesinde gördü.
Söz Dirar’dan açılmışken onun hakkında da birkaç söz etmeden geçmeyelim. Ben, Dirar’ın geldiği günden beri iyi ve etkili olduğu bir maçını izlemedim. Dün bir kendi kalesine bir rakip kaleye gol attı ama taraftarın beklentisine karşılık verdiğini söylemem pek mümkün değil.
Fenerbahçe’nin en etkin ismi hiç kuşkusuz Valbuena ama onun da çabası bir yere kadar.