Bursaspor karşılaşması Beşiktaş için Kiev yıkımını geride bırakıp ayağa kalkma maçıydı. Vodafone Arena’da bunun içinde her şey hazırdı. Seyirci tribünleri tıklım tıklım doldurmuş müthiş bir coşkuyla takımını galibiyete itiyordu. Ancak ilk 45 dakikada Siyah-Beyazlı ekibin bu coşkunun karşılığını verdiğini söylemek hayli güçtü. Bunun ana nedeni Quaresma gibi tek yaratıcı oyuncunun olmayışı ve Beşiktaş’ın kapanıp alan daraltan Bursaspor savunmasını aşmak için ısrarla bu duvarı ortadan delmeye çalışmasıydı. Oysa top kanatlara indirilebilse buradan gelecek toplarla Beşiktaş bu kilidi daha rahat aşabilirdi. İyi pas yapan disiplinli oynayan ama topu tehlike bölgesine indiremeyen Beşiktaş yaratıcı oyuncu eksilikliğinden dolayı da 52. dakikaya kadar sıkıntı çekti. Ayrıca orta alanda Olcay’ın ve Necip’in etkisiz kalışları sonucu zaman zaman büyük boşluklar da doğdu. Bu boşluklardan Beşiktaş’ın üzerine gelmeye niyeti pek olmayan Bursa’dan zaman zaman yararlanıp pozisyon üretebildi.
ACEMİCE PENALTI KİLİDİ AÇTI
Şenol Güneş’in 2. yarı başında yaptığı Olcay-Tolgay değişikliği Beşiktaş’ı orta alanda güçlendirip baskı ve hamle üstünlüğünü getiren faktörlerin başında geldi. Konuk Bursa’nın iyice geriye yaslanmasından da yararlanan Beşiktaş ön alandaki baskısını da arttırınca istediğini almayı başardı. Önce Gökhan’ın hamlesine John’un acemice penaltısı kilidin açılmasına neden oldu. Ardından da Merter’in Oğuzhan’a yaptığı penaltı Siyah-Beyazlı ekibi iyice rahatlattı. Bu arada her iki penaltının da net penaltılar olduğunu söyleyelim. İkinci yarıda Tolgay enerjisiyle Beşiktaş’ın orta alan hücum bütünlüğünü sağlarken Oğuzhan’ın da önemli bir rol oynadığını hemen ifade edelim. Ama dün Beşiktaş’ın en gayretli isimlerinin başında hiç kuşkusuz Adriano geliyordu. Hem savunmada hem de hücumda görevi fazlasıyla yaparken Cenk çalışkanlığının ödülünü iki penaltı golüyle almayı bildi.
BAŞARI TAKIM HALİNDE GELİR
Bu arada Aboubakar’ın topla fazla oynama sevdasından biraz uzaklaşması gerektiğini de hemen ifade edelim. Sonuç olarak Beşiktaş disiplinli oynamanın, kazanma arzusu içinde mücadele etmenin, seyirciyle bütünleşip bir takım haline gelmenin ödülünü alarak zirve yürüşünü sürdürdü. Bunda Şenol Güneş’in büyük payı olduğu kadar takımlarını her fırsatta destekleyen ve onları gayrete getiren Beşiktaş taraftarının da önemli katkısının olduğunu ifade edelim. Eğer başarı gelecekse bu bireysellikle değil birbirine inanıp güvenen ve birbirini destekleyen takımın tüm parçalarıyla gerçekleşir. Sanırım Beşiktaş dünkü zor maçta bunun en önemli örneğini verdi.