Yeni bir mevsime giriyoruz, besbelli. Camların açılışından belli, rüzgarın esişinden. Tomurcuğun gözünden belli, yağmurun inceliğinden. Bir şeyler değişiyor gözümüzün önünde, besbelli. Şimdi yeniden başlamanın vakti.
Çünkü Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır.
Normalleşme açıklamaları geliyor peş peşe. Önce pandemi tedbirleriyle ilgili yeni düzenlemeler geldi. Kafelerin açılması ne büyük bir oh çektirdi hepimize. Ne kadar bunalmışız da patlamamışız meğer.
Lokantalar en azından paket servise tutunarak bu belalı süreci atlatmaya çalışıyordu. Fakat eşin dostun, gülün güzelin yan yana geldiği kafeler, çay bahçeleri ve kahvehaneler çok daha büyük zorluklar yaşadı. Bu sektörün beslediği onlarca farklı sektör de bir zincir halinde etkilendi. Fakat şimdi yeniden başlamanın vakti.
Bugün ekonomik olarak orta sınıfta, duygusal olarak kalbimin ortasında yer alan bir büyüğüm aradı. Kendisi bir sağlık sorunu sebebiyle bir süredir evden çıkamıyor. Dedi ki, “Bu yasaklar kalkınca bir esnaftan ufak da olsa bir şeyler almak istiyordum. Fakat şimdi çıkamıyorum, benim niyetime sen yapar mısın bunu, küçük bir kafede çay içsen?”
Böyle dönüyor dünya işte. Birbirimize tutunarak döndürüyoruz. Tüm zulüm çarklarını aksi yönde çevirerek, kardeşliğe davet ederek. Bu daveti ben de buradan ileteyim. Sağlığı riske atmadan, imkanlar ölçüsünde esnaftan birer çay alalım derim.
Bununla bitmez söyleyeceklerim. Bugün şehir dışındaki bir arkadaşımdan mesaj aldım. “Yasaklar bitince dışarı çıkıp arkadaşlarımla yemeğe giderim diye düşünüyordum, bugün bir baktım burada hiç arkadaşım yokmuş. Tek başıma bir şeyler yedim, şimdi eve dönüyorum.” dedi. Yanına gidemedim, içimde kaldı. Kocaman büyüdü yalnızlık, her yanımızı sardı. Bu yüzden davetimi genişleteyim, en yakınlarımızla gitmeyelim sadece dışarıya. Bu yalnızlığı da kıralım hep bir arada.
Tabii kırılacak başka şeyler de var, onları da kıralım. Kalp kırmayalım ama hiç.
Bir başka normalleşme açıklamasına dönelim. Dün, İnsan Hakları Eylem Planı açıklandı. İlginç maddeler vardı. İnsan hakları konusunda daha gidilecek çok yolumuz olduğu en azından kabul edildi böylece. Bu da bir normalleşme adımıdır, buna da şükür.
Biliyorsunuz, artık yeni normalde herhangi bir konuda sorunlar olduğunu söylemek için önce hükümetin o konuda sorunlar olduğunu kabul etmesi gerekiyor. İnsan hakları konusundaki korkunç ihlaller de artık tartışma zemini bulur ve bu alanda da bir normalleşme yaşanır inşallah.
15 Temmuz Darbe Girişimi, -şükür ki- yönetimi askeri güçle devirme anlamında başarıya ulaşmadı. Fakat darbe iklimi oluşturma konusunda -ne yazık ki- başarılı oldu. Çünkü hükümet, doğal bir refleks gösterdi ve özgürlüğü kısıtlayıcı, devleti ve lideri kutsayıcı adımlar attı. İçinden geçerken bunları görmek, paradigmanın dışına çıkıp tuhaflıkları fark etmek güç. Çoğunun farkında bile değiliz belki de. Fakat artık darbe girişiminin üzerinden beş yıl geçti. Bu virüsü atlattık, artık normalleşmek lazım. İnsan hakları, ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, sivil toplum özgürlüğü, üniversite özerkliği, siyasal dil alanlarında iktidarın da muhalefetin de güçlü çalışmalar yapıp toplumun önüne sunması lazım. Hangisi daha ferahsa millet onu seçecektir zaten, mühim olan bunların gündemimiz olması.
Kış bitti artık, üşümeyi bırakıp baharı hazırlamamız lazım.
İnşallah çiçekli mevsime, ferah iklime, açık pencereye hep beraber ulaşırız.
***
Uzun zamandır köşemi kitaba, dergiye ayıramadım. Bu hafta birkaç duyuru yapmak istiyorum:
Kısıtlamaların kalktığı ilk gün Abbara’ya gittim. Bilenler bilir; Abbara, Üsküdar’da bulunan müthiş bir kültür ortamıdır, çayı da çok güzeldir. Her an iyi bir yazarla veya sıkı bir okurla karşılaşılabilir. Ben de Kırık Akıl Dergisi ekibi ile karşılaştım. Birileriyle karşılaşmayı da çok özlemişim.
Kırık Akıl, mevsimlik bir dergi. 8. sayısı yeni çıktı. Sade, şık, ferah bir dergi. Güzel bir çizgisi var, daim olsun. Okurunu bulsun.
*
Çok güzel bir kitaba denk geldim. Ekin Yayınları, John Obert Voll’un “İslam & Süreklilik ve Değişim” kitabını yayınlamış. Bu meselelere oryantalist tuzaklara düşmeden bakan kitap, özellikle son 250 yıllık dönemi inceliyor. İslam tarihi ve islamcılık konularında çalışanlar için başucu kitaplarından biri olabilir. Özel bir yazı konusu olması gereken bir kitabı kısaca duyurarak haksızlık ediyorum ama en azından böyle işaret etmiş olayım.
*
Geçen gün çok güzel bir kargo geldi. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, yeni yayınlarını göndermiş. Bu yayınlarda Duran Boz’un emeği çok büyük. Özellikle Okuma Atlası, bir belediye yayınının çok çok ötesinde bir niteliğe sahip; beni çok heyecanlandırdı. Umarım belediyelerin bu tür yayınları çoğalır. Kahramanmaraş Belediyesi de Duran Boz’un büyük emeğini yeni yayınlarla bizimle buluşturmaya devam eder. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.
*
YEKDER, “Etkinliklerle Ayasofya-ı Kebir Külliyesi Gezi Rehberi” yayınladı. Kendi alanında bu kadar iyi yayınlar yapabilen, işine odaklanan ve müthiş sonuçlar çıkaran STK’lar gördükçe umudumuz artıyor. Çok değerli bir çalışma, Ayasofya’yı ziyaret edeceklerin göz atmasına fayda var.
*
Gazete Oksijen harika bir yayın olmuş, ilgiyle okuyorum. Türkiye’de bu tür yayınların artmasını, genişlemesini umuyorum.