Kültür sanatta geri kaldık açıklamasını birkaç kez duyduk Cumhurbaşkanı’ndan. Aslında bu cümle hatalı oldu, şöyle düzelteyim:
Kültür sanatta geri kaldık açıklamasını birkaç kez duyduk Ak Parti Genel Başkanı’ndan.
Bu düzeltmeyi yapıyorum çünkü Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatıyla değil de Ak Parti Genel Başkanı sıfatıyla yaptı bu açıklamaları. Bunu ilk kez vurgulaması ise özellikle Gezi Parkı sonrası süreçte oldu. “Sanatçıların muhalif olduğu” algısının büyümesini hiçbir iktidar istemez. Çünkü onlar rol modeldir, halkı etkiler.
Belki de bu yüzden “onlar sanatçı değil, terörist” çıkışları bu kadar artıyor, dizileri yayından kaldırılıyor, televizyonda sansüre uğruyor. Leyla İle Mecnun dizisinin yayından kaldırılmasını unutmadık hala. O dönemden, herkesin dost-düşman diye ayrıldığı vakitlerden bugüne de çok şey kaldı. Unutuldu ve geçti değil. TRT’nin yeni absürt dizisi Tutunamayanlar’ın oyuncu kadrosu açıklandığında, oyuncu kadrosundaki birinin seçim boyunca Ekrem İmamoğlu’na destek paylaşımları yaptığını ve bu yüzden kadroda olmaması gerektiğini söyleyen paylaşımlar vardı sosyal medyada.
Eh, bir tarafın terörist olduğunu savunursak insanlar da devlet kanalında terör destekçisi olmasın der tabii.
Bu keskin ayrımın Gezi Parkı ile başladığını fark ettiğimizde terk etmemiz gereken şeyin hangi dil olduğunu görebiliyoruz.
Tabii sanatçı deyince akla sadece televizyon ünlüleri gelmemeli. Onların bir kısmı sanatçı fakat sanatın hepsini elbette kapsamıyor. Bu konuda İbrahim Tenekeci de, Yeni Şafak’ta yazmıştı. Cumhurbaşkanlığı sanatçılarla buluştu haberlerinde sadece “ünlüleri” görmemizin sanatın tepede nasıl algılandığıyla ilgili bir ipucu olduğunu düşünüyorum.
Çok şükür son buluşmada şair de görebildik, bunların artması lazım.
Şairlerle ilgili de sorunlar var tabii. Şairler genelde geçimsiz insanlardır. Geçimsiz derken hem geçim sıkıntıları çekiyor olmalarından hem de onlarla geçinmenin zorluğundan bahsetmeye çalışıyorum. Maddi sorunların çözülmesi genellikle belediyelerin elinde olan bir şey. Ne yazık ki birçok belediyenin kültür müdürlüğü koltuğunu doğru düzgün kitap bile okumayan kimseler işgal ediyor. Bu da bize günün sonunda sığ programlar sunan ve şairleri geçimsiz bırakmaya devam eden belediyeler gösteriyor.
Bİrçok Ak Parti’li belediyenin kültür sanat bülteni birbirinin aynısı. Aynı yazarlar, aynı konserler, aynı tiyatrolar, aynı filmler… Sadece tarihler farklı. CHP’li belediyelerde ise kültür sanat bülteninin gerçekten kültür ve sanat barındırması bir istisna.
Birçok belediye; yazar, şair, düşünür, sanatçı değil de holigan arıyor. Elbette her yönetim kendi kültürel bakışını aktarmak ister ama abartmamak lazım. Abarttıkça kültür sanatta geri kalıyoruz.
Ne var yani, aynı festival içinde Haydar Ergülen’le Ahmet Murat peş peşe konuşsa, Şükrü Erbaş’la Ali Ayçil bir meseleyi tartışsa ne olur? Kıyamet mi kopar, hükümet mi düşer?
Bu isimler aynı hastanede tedavi oluyor, aynı otoparka arabalarını bırakıyorlar.
Daha da büyüğü şu:
Hepsi şiir yazmayı Yunus’tan öğreniyor.
Biz bunu fark edersek kültür sanatta gerçekten ileri gidebiliriz.
***
Ak Parti ise kültür sanatta geri kaldığı özeleştirilerini artık terk etse iyi olur. Bu eleştiriler karşısında sadece kitap zinciri satın alıyor, dağıtım sistemini tekelleştiriyor, televizyon kanallarına el uzatıyor. Yok Erdoğan yine kendisini ümmetin temsilcisi sanarak yapıyorsa bu açıklamayı, o zaman yanılıyor. Müslümanlar kültür sanatta gayet iyi yerlerde, kendisi takip edemiyor olabilir.
Ak Parti, Genel Başkanının “kitap okumuyorum, sadece özetlerine bakıyorum” açıklaması yaptığı bir parti. Bunu çözebilirse kültür sanatta geri kalmaktan da kurtulur.
Bir de bunları söyleyenlere düşman gözüyle bakmayı bırakması lazım. Zor ama inanırsa başarabilir.
***
Türkiye, müziğinden sinemasına, şiirinden romanına gayet ileri bir ülke. Eleştirileri yaparken kendimizi yok etmemiz lazım. Daha da ileri gitmenin yoluna bakmamız lazım.
Mesela bugün Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinin diğer bakanlıklara oranlara ne kadar düşük olduğunu öğrendim. Bakanlık veya devlet elbette her şeyi çözemez fakat belki bu işler de çözülürse kültür sanatta daha da ileri gidebiliriz.
Çözülür mü çözülmez mi diye tartışmayacağım.
Çözmeliyiz diyeceğim. Kolay gelsin. Hepimize.