Eskiden, her şeyin bu kadar raydan çıkmadığı tarihlerde, meclisin en önemli oturumları bütçe görüşmeleri olurdu. Bu oturumlarda büyük tartışmalar yaşanır, milletin vergisinin nereye gittiği ve gideceği uzun süren görüşmeler sonucu kararlaştırılırdı.
“Kararlaştırmak”. Belki de anahtar kelime bu olmalı. Karşılıklılığı mümkün kılıyor kararlaştırmak. Bugün artık karşıtlaştırmak tercih ediliyor, böylece karışıklaşıyor her şey.
Artık yeni sistemde Türkiye Büyük Millet Meclisi ne yazık ki pek bir şey ifade etmiyor. Sadece “milli irade”den bahsedilirken süslü cümlelere anılıp geçiliyor. Bir şeyleri kararlaştırmaktan vazgeçince, yasama organı da şekil değiştirmiş oluyor.
Bütçe görüşmelerinde artık hükümetin büyük sunumlarını ve medyanın yoğun ilgisini pek göremiyoruz. Türkiye’nin ana muhalefet partisinin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir saatlik konuşmasında bile dikkat çekilen tek yer adaylık bahsi oluyor. Ne yazık.
Bütçe görüşmeleri önemsizleştiriliyor ve sanki hiç yapılmıyormuş gibi davranılsa da sürüyor. Bazı vekiller yapamıyor ama millet her gün bütçe görüşüyor. İşletmeler birer birer batarken işsizlik kocaman yığılıyor.
Ekonominin ne kadar kötüye gittiğini uzun uzun anlatmaya gerek yok, aslında herkes durumu görüyor. Üstelik artık ekonominin kötüye gittiğini söylemek de serbest. Geçen aya kadar uçuyorduk çünkü.
Şimdi asgari ücretin açıklanması bekleniyor fakat gündem yine bu değil. Bazıları inatla Türkiye’nin bundan büyük bir gündemi varmış gibi davranmaya devam ediyor.
Milletin birinci gündemi bütçe görüşmeleri. Akşam eşiyle giderleri hesaplarken, patronundan ödeme beklerken, bir “nasılsın”a cevap verirken…
Yapay gündemlerin peşini bırakmamız lazım artık. Onların hiçbiri ölüm ve yoksulluk kadar gerçek değil.