Başlıkta sadece ‘kedi-köpek’ çatışmasında safımı belli etmek istedim. Yoksa köpekler de, kuşlar da hatta iguanalar da bu yazıyı yazmamdaki nedenlerden.
Çok değil birkaç hafta önce Sapanca’da hunharca katledilen yavru köpeğin haklı olarak gündeme gelmesiyle siyasilerden hayvanlar için yeni kanun tasarısının çok yakında mecliste olacağı söylenmişti.
Sahi ya ne oldu bizim iş?
Biraz gündemin arkalarında kalsa da konuşulan ve inanıyorum ki yakında meclise gelecek olan tasarıda odak hayvanlara eziyet eden, öldüren cani insanların hak ettiği cezaları alması yönünde. Bu tabii ki iyi bir adım ve caydırıcı olacaktır fakat öyle bir tasarı yapılmalı ki, ortalama itibarıyla Çin’den sonra en fazla sokak hayvanı olan ülkemizde bu durumu değiştirmeliyiz. Sokak hayvanlarını bilhassa ‘sokaktan’ kurtarmaya dayalı, geniş bir kanun tasarısı Türkiye’de herkesin yüreğine su serper.
Hep diyorlar ya ‘sağcısından solcusuna, sünnisinden alevisine’ diye.
He işte öyle bir mesele bu. O derece naif. O derece iyilik dolu.
Kedi sahibi olan, kedi acısı yaşayan ve en büyük hobisi bir kedinin yemek yemesini izlemek olan bendenizin bu konu hakkında önereceği çok şey var. Bir nevi amme hizmeti diyelim. Yeter ki olsun artık bir şeyler!
Havai fişekler yasaklanmalı
Öncelikle şu havai fişek vb saçmalıklardan ülkece kurtulalım. Havadaki kuşundan, yerdeki kedisine kadar en cesur hayvanı bile ürkütebilen bu gereksiz olayı yasaklayalım. Zaten yasak demeyin, maşallah ekmek alır gibi kolaylıkla havai fişek, torpil vs alabiliyoruz.
Sadece hayvanlar da değil, evlerde bebeklerimiz, yaşlılarımız, hastalarımız var. Havai fişek patlamasından yaralananların sayısı da azımsanmayacak çoklukta. Uyuz oluyorum bu zımbırtıya.
Adama sormuşlar bana gereksiz üç insan tipi öyle diye, “havai fişek atan, havai fişek izleyen ve ‘gel gel havai fişek atıyorlar’ deyip yakınlarını çağıranlar” demiş...
Veteriner ücretleri derhal düzenlenmeli
Tasarıda olmazsa olmaz bir maddede, Veteriner Hekimler Odaları’nın belirlediği fahiş fiyatlar. Allah’a şükür en iyi veterinerlerde tedavi süreçlerini gerçekleştirebiliyor, en güzel mamaları kedime alabiliyorum. Ama inanın bana her veterinerden çıktığımda acaba puma, leopar falan besliyorum da haberim mi yok diyorum.
Ayrıca herkes bu konuda ben ve çevrem kadar şanslı olamıyor.
Düşünün ki orta halli bir ailenin minik kızı, zar zor, yalvar yakar sokakta sevdiği kediyi, eve sokmayı başarmış. Mamaların fiyatlarını geçtim, aşısıydı, iç-dış parazit tedavisiydi, muayenesiydi ailesinin vereceği ortalama ücret 500 TL. Bunlar olması gereken süreç. Bir de olayı biraz daha kötüleştirelim; minik kızımızın en yakın arkadaşı olmayı başarmış kedimizin ayağı kırılıyor ve veterinere gidiliyor. Minik bir operasyon olmasına rağmen ortalama 1000 TL’lik fatura kesildi bile.
E bir yere kadar dayanabiliyorlar. Zaten aybaşını zor getiren aile üzülerek kedisini sokağa bırakıyor.
Kedimiz de sokakta hayatta kalmayı başarabilirse ne ala! Öbür türlü de bir iki sene içinde bir kedi, 10-15 kediye dönüşüyor..
Bu konuda biraz bilgi sahibi olan kişiler de isteseler bile evlerine kedi, köpek alamıyorlar..
Umutsuzluğa yer yok. Gelin buraya, çözdüm olayı.
Minik dostlarımızın özel sağlık sigortası olmalı. Muayene, tedavi ve cerrahi operasyonlarda kolaylıkla hayvanlarımızı veterinerlere götürebilmeliyiz.
Bu konuda bir diğer önerim ise, hayvanlarımızın kendi sigortalarımızdan yararlanabilmesi.
“Olur mu canım öyle şey?” demeyin bana. Olur, bal gibi olur. Rizeliyim ya, Anzer balı gibi olur hatta!
Unutmadan belirteyim, küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar için sigorta yaptırabiliyoruz. Kusura bakmayın ama ‘mal’ olmaktan ‘can’ olmaya geçiş yapılması planlanan kanun teklifinde, canımızı bırakın da sigortamızla tedavi ettirmek lüks olmasın.
Evcil hayvan satışlarına yasak ve sokak hayvanlarına iltimas
İnanın bilmiyorum. Pet shoplarda evcil hayvan satışı yasaklanmıştı ama maşallah hemen hemen her pet shopta küçücük kafeslerde kedi, köpek görüyorum.
Uçarı kaçarı yok. Ben silah satabiliyor muyum?
Hayır, çünkü yasak.
Peki bu arkadaşlar neden hala göstere göstere evcil hayvan satabiliyor?
Müsamaha gösterilmemeli.
Gelelim sokak hayvanlarına iltimas konusuna.
Barınaklardan ya da sokaktan hayvan sahiplendiğimiz zaman doğruca belediyeye gidip bunu teyit ettirelim ve bir kart alalım. Bu kart sahiplerine de pet shop ve veteriner hizmetleri diğer hayvan sahiplerine göre indirimli olsun.
Demiş ya Nazım ‘Çocuklar ölmesin şeker de yiyebilsinler’ diye.
Sokak hayvanları aç kalmasın ıslak mama da yiyebilsinler.
Şimdi bazı zeki arkadaşlar haklı olarak diyecek ki ‘e o zaman herkes aldığı hayvanını sokaktan almış gibi gösterir’
Gardaşım haklısın gardaşım. Ama yani o kadar da olsun. Millet kaçak kat çıkıyor, yurt dışından vergi ödemeden arabayı alıp burada biniyor sorun olmuyor pek.
Bırakın da o kadar illegal işler bu güzel konuda olsun.
Hem zaten Scottish Fold, Cavalier King Charles vs cinslerini sokaktan aldık demezler ya. Eğer duyarsam gülerim ama. Neyse devam edelim.
Şimdi bir şey daha önermek istiyorum da. Çekiniyorum biraz. Önerip kaçacağım.
Belediyenin satacağı, 12-15-20 kg gibi büyük mamalar vergiden düşürülebilsin. Bu sayede insanlar daha fazla hayvanlara yardımcı olabilecekler.
Daha büyük, daha sağlıklı, daha mutlu barınaklar ve belediye hizmetleri
Belediyeler bu konuda gelişim gösteriyor ama ne yazık ki yeterli değil. Sık sık haber sitelerinde hayvan barınaklarıyla ilgili olumsuz haberler görüyoruz.
Ben istiyorum ki kocaman alanlar hayvanlara tahsis edilsin ve özgürce oralarda hayvanlar mutlu mesut yaşayabilsin. Abileri, ablaları da gidip oralarda minik dostlarımızın karnını doyurabilsin.
Mesela hani bazı güzel parklarımız var ya. Oraları bile bu hayvanlara tahsis etseler, gıkım çıkmaz. Çoğunun da çıkmaz.
İstanbul’dan örnek vereyim; Silivri, Çatalca, Beykoz, Şile gibi ilçelerde bu alanları yaratabiliriz.
Ayrıca her belediye, dostlarımızın yemek ve su ihtiyaçlarını karşılamak için fazla fazla alan tahsis etmeli. Ve bu alanlardaki kaplar mümkünse boş kalmamalı.
Hayvan mezarlıkları
Ölümlü dünya ve ölüm sadece insanlara mahsus değil. Sevimli dostlarımız da elbet bir gün bizi yalnız bırakacaklar. Peki dostumuza son görevimizi nasıl yapacağız?
İstanbul Pendik’te belediyeye ait bir hayvan mezarlığı var. Bunun olması güzel. Hatta arttırılması gerekiyor.
Fakat öyle bir saçmalık var ki burada.
Saat 10 ile 15 arasında işlem yapabiliyorsunuz.
Yani diyorlar ki, hayvanlarınız mümkünse 24 saatlik dilimde bu beş saat içerisinde ölsün.
Abi siz iyi misiniz?
Bilmiyorum diğer hayvan mezarlıkları –varsa- böyle mi yine. Umarım değildir!
Açıkcası ben hayvanların tıbbi atık olarak değil de gömülmesi taraftarıyım.
Söz şimdi siyasette
Valalhi billahi tallahi seçimlerden önce hayvanlarla ilgili bu gibi kapsamlı vaatlerde bulunan parti fazladan oy alır. Demedi demeyin.
En azından benim gibi birkaç ‘meczupun’ oyunu alır. Yalan yok.
Ama siz yine de bunu politika için değil de insanlık için, Allah için yapın.
Son olarak da Hz. Muhammed’in birkaç anısından bahsedeyim.
Hz. Muhammed’in kedisi Müezza bir gün peygamberimizin giysisinin üzerinde uyukalmış. Peygamberimiz kediyi uyandırmaya dayanamamış, giysisini kesmiş de kalkmış.
Yine peygamberimiz kedinin su içtiği kaptan abdest alırmış.
Yukarıda bahsettim ya evcil hayvan satışları yasaklansın diye. Peygamberimiz zamanında bunu yapmış. O dönemde kedi satışları yasaklanmış. Bunu da peygamberimizin hadislerini aktaran ve peygamberimizin kendisine ‘kedi babasısın, öğün’ diyen Ebu Hureyre aktarmış.
Ve Jale..
İki aylıkken sahiplendiğim, kendisini asla sevdirmeyen, ısırgan ve pek de uysal olmayan vahşi dostum Jale çok kısa bir süre önce ne yazık ki öldü. Kendisi bir kara kediydi fakat benim uğurumdu. Açıkcası kedisi olan kedisi olanın halinden anlar diyebilirim.. Farklı bir duyguya kapılıyor insan. Yanında değilken annem kadar özlediğim bir dostumdu. Gözümden sakınırdım, tek tesellim ona harika baktığımı düşünüyorum.
Dolayısıyla fazla uzatmayacağım, Karar’daki ilk yazımda yer vermezsem olmazdı. Hayvanlarınızın bir gün öleceğini düşünerek onlara arkadaş olun.