Yetmez Devlet Bey, ‘Cumhur İttifakına’ oy vermeyen herkes FETÖ’cü kabul edilsin...

Elif Çakır

Biz “yolsuzluk rüşvet görünümlü darbe kalkışması” diye yeri göğü inlettiğimiz, Tayyip Erdoğan ülkeyi karış karış gezip, meydan meydan halka “devletin kılcal damarlarına kadar sızan, devleti ele geçirmeye çalışan” çeteyi anlatmaya çalıştığı tarihlerde MHP lideri Devlet Bahçeli makam odasında 17-25’e ayarlanmış duvar saati fonlu fotoğraflar çektiriyordu.

Hadi diyelim ki, 17 -25 Aralığın bir darbe kalkışması olduğunu, devleti eli geçirme operasyonlarının ilk adımı olduğunu ilk günlerde anlamamıştı, meseleyi çözememişti...

Ve fakat, artık televizyon ekranlarının (AK Parti’nin FETÖ karşısında yenilmeyeceği netleşince, hidayete erip rotayı AK Parti’ye kıran ve bir anda azılı FETÖ düşmanı kesilen) FETÖ itirafçılarının anlattıklarına doyduğu 2015’te...

MHP lideri Devlet Bahçeli sosyal medya hesabından şu mesajları yayınlıyordu:

“Biz saraydaki 17-25 rumuzlu şahsın Türkiye’yi yıkıma ve Türk milletini yok oluşa sürüklemesine itiraz ediyoruz, anladın mı?”

“Biz 17 -25 Aralık çerçevesinde; hırsızların mahkemeye çıkartılmasını, rüşvetçilerin yakasından tutulmasını istiyoruz, anladın mı?”

Sonra Devlet Bahçeli’de FETÖ’nün ne menem bir şey olduğunu fark etti ve hidayete erdi.

Ve... FETÖ’nün 17 -25 Aralık dosyalarına sahip çıkan, AK Parti iktidarını yolsuzlukla, hırsızlıkla suçlayan, TBMM’de komisyonlar kurulmasını isteyen MHP lideri Bahçeli artık bir FETÖ mücadelecisi.

***

Bahçeli evvelsi gün de çıktı, akıllara ziyan bir şekilde seçmenleri tehdit edip, İçişleri Bakanını ve Adalet Bakanını da göreve çağırdı. Şöyle buyurdu:

“FETÖ’nün siyasi ayağı varsa siyasi seçmen ayağı da vardır. FETÖ’nün siyasi seçmen ayağı adayların etrafında toplanmış olabilir. Pennsylvania talimat verip 100 bin kişi şu filan adayın etrafında toparlansın demiş olabilir. O yüzden imzalarda FETÖ taraması yapılsın.”

Temel Karamollaoğlu, Meral Akşener ya da başka bir ismin Cumhurbaşkanı olmasını isteyen ve bunun için İlçe Seçim Kuruluna gidip imza verecek vatandaşlar hakkında FETÖ taraması yapılacak!

Nitekim İlçe Seçim Kurulu’nda bir emniyet mensubu, imza vermeye gelen bir vatandaşı FETÖ’cülükle suçladı bile!

YSK’dan bir üye “listelerin denetlenmesi gerektiğini” söyledi bile.

AK Parti’den birisi de çıkıp bu skandala tepki vermedi, “Sayın Bahçeli ne diyorsunuz, burası demokratik bir ülkedir, bir vatandaşın anayasal hakkıdır istediği kişinin Cumhurbaşkanı olması için imza vermesi. Bu sistemi biz getirdik. Bu vatandaşın fişlenmesidir. Sizin bu açıklamanızdan sonra vatandaş fişlendiğini düşünür. Bu açıklama korku toplumunu oluşturur. Böylesi bir açıklama bizim ayağımıza sıkmak anlamına gelir” falan demedi..

Bilakis AK Parti sözcüsü çıktı, Bahçeli’nin tarihe kara bir leke olarak geçecek bu açıklamasına sahip çıktı ve AK Parti olarak Bahçeli’nin bu düşüncesine katıldıklarını söylediler!

Madem ki akıl baştan gitti, madem ki iş çığırından çıktı, oldu olacak şöyle yapın o halde!

24 Haziran seçimlerinde, oy tercihini ‘Cumhur İttifakı’nın dışında başka parti için kullanan bütün vatandaşlar FETÖ’cü sayılsın.

Değil mi ki, Cumhur İttifakı’nın dışında kalan bütün ittifaklar zaten “gayri milli”, “cümbüş”, “şer”, “dış mihrak” bağlantılı.

Değil mi ki, Cumhur İttifakı’na katılmayı kabul etmeyen bütün muhalif partiler “üst aklın” ajanları, dolayısıyla “vatana ihanet” etmiş oluyorlar.

Bunlara oy verenler de, oy verdikleriyle aynı suçu işlemiş olsunlar.

Fesuphanallah....

Bakan Özhaseki: Neden şimdi
İnan ben de soruyorum...

Baksanıza, AK Parti hükümetinin açıkladığı “emekliye ikramiye, öğrenciye af, girişimciye destek, yaşlı maaşlarına zam, kaçak yapıya imar” paketine şaşıran, “neden şimdi” sorusunu soran sadece vatandaş değilmiş.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki de süper paket hakkında “neden şimdi” diye soruyormuş.

***

CHP milletvekili Mehmet Bekaroğlu, kanun tasarısındaki “imar affını” Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’ye sormuş.
Demiş ki “Sayın Bakanım, niye bugün geldi? 15 yıldır yönetiyorsunuz. En önemli soru bu.”

Bekaroğlu’nun bu sorusuna yanıtı şöyle olmuş Özhaseki’nin: “İnanın ben de soruyorum, neden şimdi diye. Bir senedir çalışıyorum, şu arkadaşlara sorun.”

“O arkadaşlar” hemen devreye girmişler ve Özhaseki’nin cümlesini bitirmesine fırsat vermeden “Sayın Bakanım, biz neden yeni geldiğini kendisine anlatırız” diyerek başarılı bir şekilde konuyu kapatmışlar.

İddia ediyorum.

Bu seçim paketi tarihe Bakan Özhaseki’nin şaşkınlığını anlatan bu sözleriyle geçecek.

Neden?

Böylesi bir “seçim paketi” 15 yıldır iktidarda olan AK Partinin tarzı değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “seçim ekonomisinin kitabında yazmadığı” ile övünen ve bunu her fırsatta dile getiren bir siyasi lider.

Bakınız; “Vaat yarışıyla bir yere varmak mümkün değil. Seçim ekonomisi filan bu işler benim kitabımda yok. Böyle bir şeyi biz asla yapmayacağız. Çünkü seçim ekonomisi denilen olay bu ülkede müteşebbisin cebindeki parayı çalmaktır, bu ülkenin para değeriyle oynamaktır, bu ülkeyi enflasyon canavarına mahkum etmektir.” (5 Mayıs 2011, 4. İstanbul Moda Hazır Giyim Konferansı)

Seçim ekonomisine karşı çıkan, ki doğru olan da budur, AK Parti’yi iktidara taşıyan seçim vaatleri değildi. Bilakis Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde yaptığı başarılı icraatlar, sonrasında da AK Parti’nin günübirlik vatandaşı rahatlatacak vaatlerden ziyade, ülkenin kronik sorunlarına yönelik ortaya koyduğu politikalardı.

AK Parti kurucu ayarlarına dönmeli, reformcu kimliğine, kendine dönmeli derken bunlardan bahsediyorum işte...

AK Parti, seçmenin tekrar gönlünü kazanmak istiyor, seçmenle arasında yeniden güven tazelemek istiyor, bir yerde hata yaptığının farkında ancak yanlış yerlerde dolaşıyor.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (133)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.