Kasım 2014 tarihinde Abdülhamit Gül AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve AK Parti Yerel Yönetimler Başkanı olarak Bursa’da bir toplantıya katıldı. Sayın Gül yargıda yaşanan sorunlara değinerek şunları söyledi:
“Türkiye’de maalesef yargıya olan güven önceleri yüzde 60-70’lerdeyken şimdilerde yüzde 70’lerin altına düşmüştür. Yargının sorunlarını çözecek bir yasa çalışması içindeyiz. Bu tür yasal çalışmalarla hakim ve savcılarımızın da uygulamalarıyla yargı Türkiye’de hak ettiği yeri bulur.” (6 Kasım 2014)
Yok, hayır, Sayın Gül bu sözleri söylediğinde Adalet Bakanı değildi. Bu konuşmadan yaklaşık üç yıl sonra Adalet Bakanlığı görevine geldi.
Adalet Bakanlığı görevine geldikten kısa bir süre sonra şu açıklamayı yaptı:
“İnşallah çok yakın zamanda vatandaşlarımız mahkeme kapılarında ‘Ne zaman adalet yerine gelir, karar verir’ gibi adalete güvensizliklerden kurutulacak.” (19 Ağustos 2017)
* * *
Sayın Gül ‘adalet’, ‘hukuk’, ‘hukukun üstünlüğü’, ‘yargı sorunları’, ‘yargıya güven’ gibi konularda iddialı, köşeli konuşan bir adalet bakanı olarak tarihe geçecek dersem abartmış olmam.
Hem fikir vermesi hem de hafıza tazelemek için Sayın Gül’ün konuşmalarından seçtiğim şu örneklere bakalım:
Sayın Gül, 10 Mayıs 2018 tarihinde şöyle dedi:
“Bugün yargı normalleşiyor. Adalet kendi içerisindeki bütün vatandaşlarımıza hak ettiğini güçlü bir şekilde verme mecrasına giriyor.”
Gül’ün bu konuşmasını iktidara yakın medya okurlarına ‘Yargı normalleşiyor’, ‘Yargıda normalleşme süreci’ başlıklarıyla müjdelemişti.
Gül, 12 Nisan 2018 tarihinde Kopenhag’da katıldığı toplantıda adalet ve ekonomik yatırımların iç içe giren konular olduğunu ifade etti. Ancak şu sözleri daha da önemliydi:
“AİHM demokratik güvenlik kavramının hayat bulması için kurulmuş olan Avrupa Konseyi sisteminin en önemli güvencelerinden biridir.”
Hafıza tazelemeye devam edelim:
2018 seçimlerinden sonra yeniden Adalet Bakanlığı görevine geldiğinde şöyle söyledi:
“Biz Adalet Bakanlığı olarak bu dönemde güven veren bir adalet tesis edeceğiz.” (10.07.2018)
* * *
Yargı Reformu Stratejisi Toplantısı’nda hakimlere ve savcılara yaptığı konuşmada ‘uzun tutukluluk’ sorununa değindi. Bütün kamuoyunun karşısında hakim ve savcıların yüzlerine karşı “Geciken adalet vicdanları yakan bir ateşe dönüşür” diyen Gül şunları söyledi:
“Temel hak ve özgürlüklere orantısız müdahaleler, uzun süren soruşturmalar, açılmayan davalar, yine bu tür müdahaleler, yargısal tasarrufların meşruiyetine ve yargıya olan toplumsal desteğe de zarar verebilmektedir.”
Ve şu müjdeyi verdi:
“Yargının lügatinden ‘pardon’ sözünü sileceğiz.” (30 Kasım 2018)
Hatırlamakta fayda var. Sayın Gül, eski adalet bakanlarıyla yargının sorunları üzerine bir toplantı yaptı. Geçmiş dönemin adalet bakanları o toplantıda “Son dönemde adalet sorunlarının iyice arttığını, çok kolay tutuklamalar yapıldığını, uzun süren tutuklulukların olduğunu, yargıda kalite sorununun olduğunu, cumhurbaşkanlığı sisteminde problemler olduğunu bütün bunların ülkenin hukuk devleti ilkesine zarar verdiğini” dile getirdiler. (5 Aralık 2018)
28 Şubat 2019 tarihinde şu müjdeyi verdi:
“Yargının sorunlarını çözme konusunda önemli mesafeler aldık. 2019 yargıya güven yılı olacak.”
6 Mart 2019’da yaptığı açıklama ile bir adım daha attı:
“Türk yargı sisteminde bir ilk olarak tüm hakim ve savcılarımızın bağlayıcı şekilde uyacakları etik ilkeleri belirledik. Bu ilkeler ile yargı mensuplarına ve Türk yargısına güven artacak.”
* * *
Adalet Bakanı Gül, 24 Mayıs 2019 yılında güven veren adaletin nasıl olacağını açıkladı:
“Adliyenin önünden geçen, içine giren, yolu düşen bir insanda ‘Orada gerçekten hakim ve savcılar var, adalet, yargı sistemine güvenirim’ inancının oluşması lazım.”
Sayın Gül temennisini açıklamış demek daha mı doğru olurdu?
Yüksek yargı mensuplarının yüzlerine karşı “Adalet bir sayı ve skor işi değildir” diyen Sayın Gül mahkemelerdeki sorunu şöyle anlattı:
“Savcı ‘Ben dava açayım, mahkeme karar versin’, mahkeme ‘Ben karar vereyim, yanlışsa İstinaf bozsun’, İstinaf ‘Ben karar vereyim, yanlışsa Yargıtay bozsun’ diyerek vatandaşın ceza adalet duygusunu incitmek kimsenin hakkı değildir.” (14 Şubat 2020)
Elbette ki birbirinden iddialı yüzlerce açıklaması var. Ben aklıma gelenlerden bir örneklendirme yaptım.
* * *
Sayın Gül’ün açıklamaları böyle… Peki ya uygulamalar?
Sayın Gül’ün Adalet Bakanlığı döneminde yerel mahkemeler AYM ve AİHM kararlarına direndiler. AİHM’in HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği karar mahkeme tarafından uygulanmadı.
Yerel mahkemelerdeki hakimler AYM’nin Mehmet Altan kararını uygulamadı. Hukuk tarihimizde ilk kez yerel mahkemelerdeki hakimler AYM’ye “görev gaspı yapıyor” diyebildi!
Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay hakkındaki yargı kararları ortada.
Uzun tutukluluklar ile ilgili durum ortada. Yaygın tutuklamalar hala devam ediyor.
Deniz Yücel davası, Büyükada davası, Rahip Brunson davası, Enis Berberoğlu davasında siyasi etkiler açıkça görüldü.
AİHM’in Osman Kavala hakkındaki ‘derhal tahliye’ kararı uygulanmadı.
Bir savcı, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ı kız çocukları kıyafeti giydirdiği görseli sosyal medya hesabından yine bu dönemde paylaşabildi.
Kritik davalara istenilen kararları verebilecek hakimlerin atanması, hoşa gitmeyen kararlar veren hakimlerin anında dosyadan alınması ve başka illere atanması yine bu dönemde yaşanıyor.
* * *
Bütün bu davalar Sayın Gül’ün “yargısal tasarrufların meşruiyetine ve yargıya olan toplumsal desteğe zarar veriyor” diyerek eleştirdiği kararlar değil mi?
Gezi Davasında beraat kararı veren hakimlere HSK tarafından açılan soruşturma nereye konulacak? Beraat eden Osman Kavala’nın tahliye edilmesi gerekirken, cepten çıkartılan başka bir soruşturma gerekçesiyle ve yeniden gözaltı kararı çıkartılması!
Bunlar Osman Kavala’ya ‘sana gün yüzü göstermeyeceğiz’ demek değil midir?
Sayın Gül adalet bakanlığı görevine geldiğinde ‘yargıda yeni dönem’ olacak demişti.
Bu mu yeni dönem?!
Bakan Gül 10 Ocak 2020 tarihinde Ankara Hakimevi’nde basın mensuplarıyla bir araya geldi ve 2019 yılını değerlendirdi. 2019 neden yargıya güven yılı değil de yargıya güvende ağır tahribatların yaşandığı, ağır adalet sorunlarının baş gösterdiği, yargı sorunlarına yeni vahim hukuk sorunlarının eklendiği bir yıl olduğuna dair bir şey söylemedi.