Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 71. Genel Kurulu’na katılmak ve orada ‘15 Temmuz darbe girişimini ve bu kanlı kalkışma karşısında ortaya koyduğumuz destansı direnişi’ anlatmak üzere ABD’de.
Erdoğan, ABD ziyareti öncesinde dua yerine geçecek şu sözleri de söyledi:
“Her platformda FETÖ’nün karanlık yüzünü anlatacağım. BM Genel Kurulu hem 15 Temmuz darbe teşebbüsünün hem de 241 şehidimizin kanını döken FETÖ’nün tüm dünya kamuoyuna en doğru bir şekilde anlatılması için bir vesile oluşturacaktır.”
İnşallah. İnşallah. İnşallah.
***
Peki, Türkiye için tehlike geçti mi? Fethullahçı Terör Örgütü’nün tekrar kalkışma yapma ihtimali var mı?
Sanırım en itidalli cevap şu olur:
FETÖ’nün Türkiye’de bir daha kalkışma yapacak gücü olmasa da, Türkiye’nin FETÖ’den arınması, temizlenmesi uzun yıllar alabilir.
Türkiye için bir beka davası olan FETÖ Davası’nda en önemli ayak yargı. Peki, yargının hali pür melali nedir?
Öyle ya OHAL ilan ederek kendisini korumaya alan devlet, kılcal damarlarına kadar sızan bu terör örgütünden temizlenirken bir yandan da hukuki süreç yürüyor.
Ki bu bağlamda FETÖ ile ilgili bir dava değil, iki dava var:
Birincisi 17-25 Aralık darbe kalkışması sonrası başlayan Çete Davası.
İkincisi ise 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlayan Darbe Davası.
Sorumuzu tekrarlayalım: Yargı, FETÖ üyelerinden tamamen temizlenebildi mi? FETÖ ile mücadelenin en önemli ayağı yargı olduğuna göre, yargıda hala operasyonel güçleri var mı?
Adil Öksüz’ü salan, FETÖ ile alakası olmayan onlarca kişiyi gözaltına alabilen fütursuzlukla karşı karşıyayız. Bu sorular ister istemez akla geliyor.
HSYK 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz bu konuda sürekli teyakkuzda olduklarını ve süreci dikkatle takip ettiklerini söylüyor.
Biliyorsunuz, dikkatlerden kaçan bir husus, 15 Temmuz gecesinin sabahında HSYK toplandı ve birden 2740 hakim-savcıyı açığa aldı.
Nasıl oldu, hazırlıklı mıydınız diye de sordum, daha fazlasını da sordum Mehmet Yılmaz’a...
İşte anlattıkları:
Mehmet YILMAZ: “FETÖ ile hukuki mücadelede en önemli kurum biziz. Doğrudur, 15 Temmuz darbe gecesinin sabahında HSYK 2. Daire olarak 2740 hakim ve savcıyı açığa aldık. Ancak o liste bir gecede hazırlanmış bir liste değil. Üç yıldır üzerinde çalışıyorduk. Türkiye yeni değil, üç yıldır olağanüstü süreçten geçiyor. Bunların yapılandıklarının ortaya çıktığı ilk yer yargı. Yargıyı arkalarına alarak Türkiye’de neler yaptıklarını biliyoruz. Kurul olarak üç yıldır yürüttüğümüz bir disiplin soruşturması vardı. Selam Tevhit, Ergenekon, Balyoz, Kozmik Oda, Askeri Casusluk, Odatv, Hüseyin Kurtoğlu gibi davalardan yola çıkarak başlattığımız bir süreçti bu. Bu davalara bakan, hüküm veren, soruşturma yapan hakim ve savcıların yargıyı kendi amaçları için nasıl araç haline getirdiklerine yönelik olarak yürütülen idari soruşturma süreci vardı zaten. Bütün iltisakları sağlamıştık.
Darbe sabahı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ceza Kanunu’nun 314. Maddesi gereği soruşturma başlattı. Biz de bu soruşturma kapsamında 2740 hakim ve savcıyı önce açığa aldık. Soruşturmalarımızı derinleştirince bu sayı 3600’e ulaştı. Sonra KHK 3. Maddenin Genel Kurulumuza verdiği yetkiyi kullanarak ‘silahlı terör örgütleriyle’ müntesipliği bulunan, irtibat, intisap içinde olan 3330 hakim ve savcıyı ihraç ettik.”
“Hızlı davrandık. FETÖ Davası’nın ve 17-25 Aralık’tan sonra başlayan Çete Davası’nın selahiyeti açısından hayati önem taşıyor.”
Soruyorum ‘Peki, şu anda FETÖ Davası’na bakan, soruşturma yapan FETÖ mensubu yargıçlar var mı?’
Mehmet YILMAZ: “Bize bu bağlamda gelen herhangi bir şikayet, kurulumuza verilen bir dilekçe yok. Bakın biz, yani şimdiki HSYK üyeleri, 2014 HSYK seçimlerinde şunu söylüyorduk: Yargıyı güvenilir, saygın ve itibarlı hale getireceğiz. Bu milletimizin ve ülkemizin geleceği ve hukuk devleti olmamız açısından önemlidir. Yargıdaki hakim duruşa sahip olmayan, hukuki edep ve tavra sahip olmayan, adaletten çok bağlı olduğu örgüt ve kişilerin menfaatlerine göre hareket edenlere tahammül etmeyeceğiz. Bugün kurulda olan arkadaşlarımızın yargının iç bünyesinin temizlenmesi konusunda hiçbir tereddüdü yok. Süreci ciddiyetle takip ediyoruz. Kurul olarak yapmamız gerekenleri hukuki çerçevede yapmaya özen gösteriyoruz.”
Beni asıl duygulandıran ise Mehmet Yılmaz’ın birgün öncesinde telefonda konuşurken bana söylediği şu sözler olmuştu. Bana özeldi söylediği ama o kadar vicdaniydi ki, iznini almadım ancak paylaşmak istedim:
“Yıllar sonra durum ne olursa bugün yaptıklarımız, aldığımız kararlar, toplum nezdinde tartışılacak, yargılanacak, sorgulanacak. İnan bana yanlış hiçbir şey yapmıyoruz. Adalet, hukuk ve vicdan. Yıllar sonra hayırla yad etsinler istiyorum. Ölçüm budur. Ona inanarak hareket ediyorum.”