"Roket teorisi ve uzay aracı mekaniğini kavramak hiç kolay değildi. Fakat müthiş bir inatla çalışmalarına devam etti. Geceleri kendini kitaplara ve notlara gömüyordu. Bütün zamanını buna harcamasının seçilmesinde büyük payı vardı.”
Bu sözler 1961 yılında ‘uzaya ilk çıkan insan’ Yuri Gagarin’e ait. Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültemizin Dekanı olan Prof. Dr. Mehmet Karalı için Yuri Gagarin’in bir erkek olduğunu ve centilmence, medenice sarf ettiği bu sözleri de kendisinden sonra ‘uzaya çıkan ilk kadın’ unvanına sahip olacak olan 26 yaşındaki ‘Martı’ kod adlı Valentina Tereshkova için söylediğini hassaten aktarmak isterim.
Sovyet Uzay Araştırma Merkezi’nin, 1961’de Yuri Gagarin uçuşu başarı ile gerçekleşince “Bundan sonra ne yapabiliriz” diye düşünmeye koyulurlar. Amerika ile yarış halinde olan Sovyet Uzay Programı’nın baş roket mühendisi olan Sergey Korolyov’ın ortaya attığı “Bundan sonraki ilk hedefimiz uzaya bir kadın göndermek olmalı” fikri hemen kabul görür, zira bu fikir Amerika ile girdikleri uzay yarışında öne geçme imkanını sağlayacaktır.
Ve 120’den fazla paraşüt deneme uçuşlarını, jet uçakları ile yapılan yüzlerce uçuş denemelerini, ağırlıksız ortamlarda yapılan eğitim çalışmalarını, yüzlerce test aşamasını başarıyla tamamlayan Tereshkova 16 Haziran 1963 tarihinde Vostok 6 isimli uzay mekiği ile uçuşunu gerçekleştirerek uzaya çıkan ilk kadın pilot oldu.
Kremlin Sarayı Tereshkova onuruna düzenlediği davette onu ‘Sovyetler Birliği’nin kahramanı’ ilan etti ve Tereshkova Altın Yıldız madalyasıyla onurlandırıldı. Nikita Kruşçev davette yaptığı konuşmada “Burjuva her zaman kadının zayıf olduğunu iddia eder. Burada gördüğünüz bu kadın burjuvanın zayıf dediği bir Sovyet kadını. Bu kadının Amerika’nın astronotlarına gösterdiği şeye bir bakın.”
Valentina’nın kadın kozmonot programı kapatılıncaya kadar uzay mekiği mühendisi olarak Sovyet Uzay Programı’nda çalıştığını, 1966’da en yüksek yasama organı olan Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti’ne seçildiğini ve bu görevi 1974’e kadar sürdürdüğünü, 74-91 yılları arasında Bakanlar Kurulu’nda görev yaptığını söyleyelim.
***
Bakın, ‘elin’ Rusya’sının Uzay Araştırma Merkezi’nde bilim adamları taa 1960’lı yıllarda nelere kafa yormuş... Bakın ‘elin’ uzay mühendisi Sergey Korolyov “Bundan sonraki hedefimiz uzaya bir kadın göndermek olmalı” fikriyle nasıl dünya tarihine geçmiş.
Bir de bizim ülkemizin hem de şaka gibi “Uzay Bilimleri Fakültesi”nin koskoca dekanının, bilim adamının, zaten dünya tarihine geçecek bir bilim icadı yapması gibi bir beklentimiz yok da, ülkemizin tarihine nasıl geçtiğine bakın.
İlan ediyormuş, duyduk duymadık kimse kalmasınmış, yaklaşan yerel seçimlerde kadınlara oy vermeyecekmiş... Kadınların yeri eviymiş... İyi ev hanımı olmak öyle Bakan, Başkan olmaktan daha elzemmiş...
Bunu da gördük Türkiye!
Koskoca dekan, koskoca adı üstünde bilim adamı çıktı ve sağır sultana dahi duyuracak çığırtkanlıkla bağnazlığını ilan etti.
Şaka gibi gerçekten bağnazlığını ilan ediverdi. Nedir bağnazlık. Kimdir bağnaz bakalım kısaca tarifine: Olaylara dar bir çerçeveden bakar, uçlara yaşar, yeniliklere yeni düşüncelere kapalıdır. Değişimleri, gelişimleri takip etmez. Doğru olduğunu bilse de yanlış düşünce de inat eder. Farklı fikirlere yaşama izni vermez, farklılıkları boğmaya çalışılır. Bağnazlık aklın rafa kaldırıldığı düşünmenin sorgulamanın olmadığı bir akıl tutulması halidir. Bir fikre aşırı derecede bağlanma ondan başka bir düşünceyi kabul etmeme durumu.
Bağnaz bir zihniyete sahip birisine, ne tarihten verilecek örnekler kar eder, ne de anlatılacak kıssalardan payına düşen hisseyi alır.
Bağnazlığını, kazanılmış cehaletini, karanlık dehlizlere bıraktığı aklını, iradesini bir kenara bırakıyorum.
Belki de bu dekanımızın yaptığı şey iktidara yaranmak için, ben buradayım selamı çakmaktı.
Ancak amacı buysa kaş yapayım derken olanca beceriksizliği ile kaş göz bırakmadığını söyleyebiliriz.
İktidara selam vereyim derken tosladığı duvarda kafayı da gözü de parçaladı.
Kafayı gözü parçaladı, düşünün fakültenin bulunduğu Meram’ın mevcut Belediye Başkanı AK Partili Fatma Toru yüzde 71 oy oranı ile seçimleri kazanmış.
AK Parti’nin kadınlara verdiği önem ortada. Cumhurbaşkanı Erdoğan kadınların aktif siyasette yer alabilmeleri için harcadığı çaba ortada.
Sayın Emine Erdoğan’ın “Kadınların olmadığı bir siyaset siyaset, yönetim anlayışı eksiktir” sözleri ortada.
Hal böyle iken.
Şu da olmuş olabilir...
Aslında sayın dekanımızın kadından kastı, o vermem dediği “Meral Akşener” ve yerel seçimlerde göstereceği adaylar olmalı. Kadınlara oy vermeyeceğim derken siyaseten bunu söylemeye bu mesajı vermeye çalıştı. Fakat eline yüzüne bulaştırdı.
Ne diyelim yaranmaya çalışırken böylesi bir beceriksizlik tarihte görülmüş değildi. Bunu da gördük deriz. Yok böyle değil ise...