Milli güreşçi Hamza Yerlikaya Vakıfbank yönetim kurulu üyeliğine atandığında “Olacağı buydu…” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Yerlikaya hadisesinin, kayırmacılıktaki, yozlaşmadaki, partizanlıktaki, devlet yönetiminde yaşanan kalite kaybındaki gelinen vahim noktayı ortaya koyduğunu, bu atamanın Bekri Mustafa’nın meşhur fıkrasıyla tıpatıp aynı olduğunu yazmıştım. (17 Haziran 2020)
Meşhur fıkrayı tekrar hatırlatmakta fayda var. Cumhurbaşkanı başdanışmanlığı, bakan yardımcılığı, banka yönetim kurulu başkan yardımcılığı yapan Hamza Yerlikaya’nın son olarak lise diplomasının sahte olduğu ortaya çıkmış durumda.
Gelelim fıkraya:
Dördüncü Murat döneminde nüktedanlığı, hazırcevaplığı ve aynı zamanda akşamcılığı ile ünlü olan Bekri Mustafa, Küçük Ayasofya Camiinin önünden geçmektedir.
O sırada musallada bir tabut vardır, ancak namazı kıldıracak imam yoktur. Hikaye bu ya, cemaatin canı beklemekten sıkılmıştır. Cemaat işte tam sırada, caminin önünden geçen Bekri Mustafa’yı görür. Sırtında cübbesi, başında kavuğu olan Bekri Mustafa’yı hoca zannederler ve namazı kıldırsın diye kolundan tuttukları gibi musalla taşının önüne getirirler.
Bekri Mustafa feryat filan ‘Ben Hoca değilim’ dese de cemaate laf anlatamaz. Namazı kıldırır, namazı kıldırdıktan sonra tabunun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar.
Cemaat ölüye ne söylediğini merak eder ve sorarlar.
Ve Bekri Mustafa, bir hadisedeki akıldışılığı, bir olayın geldiği vahim noktayı anlatması açısından o tarihe geçen meşhur cevabı verir:
“Sen şimdi ahirete gidiyorsun, sana dünyanın ahvalini soracaklar, Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam oldu, dersin. Onlar durumu anlarlar, dedim.”
Yerlikaya’nın durumu Bekri Mustafa fıkrasını dahi aşıyor. Benziyor demekle Bekri Mustafa’ya haksızlık etmiş bile olabilirim!
Mesele milli güreşçi birinin bir kamu bankasının yönetim kurulu üyeliğine atanmasını aşmış durumda. Baksanıza Yerlikaya bugün mahkeme kararıyla lise diplomasının sahte olduğu ortaya çıkmasına rağmen hiçbir şey olmamış gibi görevine devam ediyor, içinde olduğu durumdan hicap duymak, özür dilemek yerine ayar veriyor, haksızlığa uğramış gibi sesini yükseltiyor.
Hamza Yerlikaya’nın “Doktoralı gençlerimiz işsizlikten evde otururken, lise diplomasının sahte olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen Hamza Yerlikaya devletten dört maaş almaya devam ediyor” tepkisi gösteren CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’a verdiği yanıtın “senin de burnun eğri” den hiçbir farkı yok!
CHP’li Engin Özkoç “Doktoralı gençlerimiz işsizlikten evde otururken devletten dört maaş almak hakkaniyetli mi” hem de üstüne üstlük “mahkeme lise diplomanın da sahte olduğunu tespit etmiş” diyor. AK Partili Hamza Yerlikaya “CHP’deki taciz ve tecavüz olaylarının üzerine kapatmak için her gün farklı bir yalana sarılarak iftira ve yalan kampanyası düzenliyorsunuz. Kaset kumpası mimarları! Bu yazdıklarını ispat et edemezsin!” diyor.
Çürümenin, ahlaki yozlaşmanın boyutunu görüyor musunuz?
Hamza Yerlikaya hem Cumhurbaşkanı Başdanışmanı hem Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı hem Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı değil mi? Bu görevlerinden istifa ettiği duyurulmuş mu? Hayır.
Sayın Yerlikaya bütün bu görevlerini hayrına mı yapıyor? Yoksa aldığı maaşları o da diğer üç dört maaş aldığı ortaya çıkan isimler gibi “hayır hasenat” işlerine mi bağışlıyor!? Diyelim ki aldığı maaşlardan “hayır hasenat bağışları” yapıyor! Sonuçta maaş alıyor mu, almıyor mu?
Bankacı olmadığı halde Vakıfbank Yönetim Kurulu görevini hem de başkan yardımcısı olarak yürütmüyor mu?
Bu ülkede 10 milyonu aşan işsizlik sorunu var. Her üç vatandaştan birisi işsiz durumda. Bugün Türkiye genç eğitimli işsizlik sıralamasında dünyanın beşinci sırasında. Yapılan kamuoyu araştırmaları gençlerin kendi ülkelerinde kendilerine bir gelecek göremediklerin ortaya koyuyor.
Doktora yapmış kişiler iş bulamayıp işsiz durumdayken bugün Hamza Yerlikaya mahkeme kararıyla lise diplomasının sahte olduğu tespit edildiği halde görevine devam ediyor. Bunun dışında devletin en tepe makamlarında görev, koltuk sahibi.
Sayın Yerlikaya bunlara cevap vermek, en azından az biraz olsun mahcup olmak, kendi içinde bulunduğu ahlaki durumu sorgulamak yerine, mahcubiyetin m’sini dahi hissetmeksizin, dalga geçer gibi kamuoyuna CHP’nin ne kadar ahlaksız olduğunu anlatmaya çalışıyor!
Sanki CHP çıkmış, Hamza Yerlikaya’nın lise diplomasına kumpas kurmuş, diploması gerçekmiş de CHP sahte olduğunu söylüyor! Sanki CHP çıkmış Hamza Yerlikaya’ya gerçekte var olmayan görevlerde göstermiş!
Yerlikaya’da özgüvenle çıkmış ağız dolusu CHP’nin “Kumpasçı, yalancı, iftiracı CHP” olduğunu haykırıyor!
Çok acayip bir durum gerçekten de!
Bir gün bir AK Partili çıkar 10 milyon işsiz vatandaşın “iş beğenmediği için işsiz olduğunu” söyler.
Ülkenin Cumhurbaşkanı çıkar “iş arayanlar olmasa işsizlik bu kadar yüksek olmaz” der!
Eve ekmek götüremediğini söyleyen vatandaşın eline tutturdukları basın açıklaması ile “Cumhurbaşkanımız espri yapmıştı” dedirtirler!
Tuhaf günlerden geçiyoruz ama bu kadarı da fazla!
Toplumsal ve siyasi yozlaşmanın bu derece vahimleştiği başka bir dönem hiç olmamıştı. Ahlaki üstünlüğünü bu derece kaybeden, gücün bu kadar yozlaştırdığı başka bir siyasi iktidar partisi de…