Dün partisinin grup toplantısında “erken seçim” çağrısında bulunan ve seçimin yapılacağı tarih içinde “26 Ağustos olsun, Malazgirt’in zafer ruhu ile Cumhurbaşkanı seçilsin” önerisinde bulunan MHP lideri Devlet Bahçeli, erken seçime gidilmesinin gerekçesini ise şu sözlerle açıkladı:
“Türkiye’nin 3 Kasım 2019’a kadar dayanması bu şartlarda mümkün değil. 3 Kasım 2019’a kadar ulaşmak her dakika zorlaşmaktadır. 31 Mart mahalli idareler seçiminden sonra neyle muhatap olacağı belli değildir.”
MHP Lideri Devlet Bahçeli “erken seçime” gidilsin dediğinde, Meclis çatısı altındaki bütün siyasi partilerin ve milletvekillerinin payına düşen tek bir şey vardır:
Olabilecek en uygun tarihte uzlaşıp, Meclis’ten erken seçim kararını çıkartmak ve karara ilişkin olarak “ülkemiz için hayırlara vesile olsun” açıklamasını yapmak.
Dolayısıyla, ülkeyi üç kez erken seçime (2002, 2007, 2015) bir kez de (16 Nisan 2017) referanduma götürmüş bir siyasi lider olan Bahçeli’nin “erken seçim” çağrısı yapacağından bugün ittifak halinde bulunduğu “iktidar partisinin haberi var mıydı, yok muydu” sorularının peşine düşmek mevzunun magazin kısmından daha öte bir anlam taşımamaktadır.
Nitekim, Bahçeli’nin “erken seçim” teklifi sorulan, Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ da Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de “Erken seçim olmayacak diye daha kaç kez açıklayacağız. Cumhurbaşkanımız daha on gün önce erken seçim olmadığını açıkladı” püskürtmesi yapmak yerine gayet makul bir şekilde özetle “Sayın Bahçeli’nin teklifi yetkili organlarca değerlendirilir” demeyi tercih ettiler.
Oysa, kısa bir süre önce Bekir Bozdağ “erken seçim olacak mı” sorusuna oldukça sert bir şekilde tepki göstermişti: “Erken seçim yoktur, vaktinde seçim vardır. Bunu daha kaç defa tekrar edeceğiz. Yok diyoruz, yok diyoruz, yok diyoruz.”
Haksız da sayılmaz. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin MYK toplantısında kurmaylarına
“Seçimler 2019 Mart ve Kasım’da yapılacaktır. Kapatın artık bu konuları. Erken seçim filan yok. Bu tartışmaları gündemden çıkarın. Çünkü bu tartışmalar en çok da ekonomiye zarar veriyor” dediği gizli saklı bir bilgi değil. (6 Nisan 2018, Türkiye Gazetesi)
Peki, bu durumda ne olacak?
Erken seçime gidilecek.
Bugün Erdoğan Bahçeli zirvesinden ne çıkar?
Erken seçim kararı çıkar.
Bu konuda ben de, ANAR Araştırma Şirketi sahibi İbrahim Uslu gibi düşünüyorum. “Bugünkü toplantıda sadece tarih konusunda bir tartışma yaşanacağını ve uzlaşmaya varılacağını düşünüyorum. Bahçeli’nin önerdiği tarih yaz aylarına geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım başında yapalım diye bir öneriyle gidecektir. Ama erken seçim yapmayalım demeyecektir.”
Biliyorsunuz İbrahim Uslu iki hafta Yörünge dergisine verdiği röportajda “2018 sonbaharında erken seçimin kaçınılmaz” olduğunu söylemişti.
Bahçeli “bu şartlarda mümkün değil” derken neyi kastetti?
Tartışmamız gereken husus Bahçeli’nin “erken çağrı” yapması değil. Erken seçim zaten kaçınılmazdı. Sonuçta AK Parti hükümeti her ne kadar “seçim yok” dese de 16 Nisan’dan bu yana, iki yıl sonra kurulacak sandıkları gündeminden hiç çıkartmadı. Açılış programları, hükümet programları hep seçim atmosferinde gerçekleşti.
Ve fakat, seçimden yorgun düşmüş olan toplumu seçimin gerekli olduğuna inandıracak bir gerekçe ve “erken seçim” çağrısı yapacak birisi gerekiyordu.
Erken seçim diyecek birisi zaten vardı fakat makul gerekçe arayışı vardı.
Bahçeli erken seçim çağrısına makul gerekçe olarak “bu şartlarda mümkün değil” dedi.
Fakat ben “bu şartlar” sözünün oldukça tartışmaya açık olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla Bahçeli, “bu şartlar” derken neyi kastettiğini bir an önce açıklamalı.
MHP kendi durumunu kastediyor olabilir: Bir ittifak yaptık, her konuda destek veriyoruz ancak bunun karşılığını alamıyoruz. Bu ittifakın adını resmileştirelim ve yönetimde de olalım, ittifak koalisyona dönüşsün.
16 Nisan’da zaten sistem değişikliği oldu. Fiilen yürüyen bir Cumhurbaşkanlığı sistemi var. Bunun yasal olarak yürürlüğe girmesi için daha fazla beklemeye gerek yok. Bir an önce seçimi yapalım ve sistem yasalaşsın.
Ortaya çıkan siyasi alternatifler, partiler, uzun vaade de AK Parti’yi de MHP’yi de zorlayacak. İki partinin ittifakı da 2019’da sandıkta yüzde 51’i almaya yetmeyecek. Dolayısıyla baskın bir seçim kararı ile siyasi alternatifler zayıflatılabilir.
İYİ Parti gerçekten MHP’yi korkutuyor. Baskın seçim kararı İYİ Parti’nin seçimlere girmesini engellemiş olursa, MHP seçmenini kontrol altında tutabileceğini düşünüyor.
Bahçeli farkına varmadan bir itirafta bulundu: Ekonomik kriz var. Şartlar her geçen gün daha da kötüleşiyor. Ekonomik krizi taban hissetmeye başlamadan önce erken seçime gidelim ve toparlayalım.
Galiba en iyisi, “bu şartlarda mümkün değil, 31 Mart yerel seçimlerinden sonra neyle muhatap olacağımız belli değil” derken ne demek istediğini, atasözleri, deyimler eşliğinde Devlet Bahçeli’nin çıkıp anlatması.