Dört bin! Son kararnameyle birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç edilen askeri personel sayısı. Düz hesapla. Ve şimdilik ihraç edilenlerin sayısı. Yarın bu sayı ne olur, sonraki gün ne olur bilmiyoruz.
4 bin ihraç bile korkunç bir rakam gibi duruyor değil mi?
İhraç kararları bir yandan insanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ordusunun çökmüş olduğu hissiyatını uyandırırken, bir yandan da “Bu yapı TSK’yı nasıl böyle ele geçirebilmiş kahretsin” öfkesine sebep oluyor.
Kötü haber şu ki:
Bizleri ürküten ve korkunç gelen ihraç sayısı TSK içerisindeki FETÖ’cülerin onda biri bile değil.
***
Siz de hala ‘o kadar da değildir” diyenlerden misiniz?
Peki, şu tabloya birlikte bakalım…
***
1980’den itibaren TSK’ya sızmaya başlamış bir örgüt gerçeğini nereye koyalım?
***
3 yıldır bu örgütle ölümüne mücadele eden, bu örgütün can düşmanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaveri bu gözü dönmüş kanlı örgütün üyesi çıkabiliyorsa... (Belki de yaver kadrosunun tamamı FETÖ’cü)
Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki komuta kademesinde yer alan generallerin yüzde ellisi, bu eli kanlı örtügün üyesi çıkabiliyorsa…
15 Temmuz kanlı kalkışmasının üzerinde dumanların tüttüğü, çatır çatır ihraçların yapıldığı, kılın kırk yarıldığı şu günlerde “aman ha bu yapıdan kimse olmasın” diyerek “liyakatın” bir kenara bırakılıp (ki olması gereken de budur) akşamında generalliğe terfi ettirilen o “astsubay”ın sabaha “FETÖ”cü olduğu şaibesiyle uyanıyorsak...
***
Sizce…
Er ve jandarmalar hariç 130 bin askeri personeli olan TSK’nın yüzde kaçı FETÖ’cüdür?
***
Komuta kademesi o kadar FETÖ’cülere kaptırılmış ki tankların kışladan çıkmasına engel olabilecek, askere “dur” diyebilecek kimse kalmamış!
Komuta kademesi o kadar Haşhaşilerin hakimiyetindeymiş ki, ellerini kollarını sallaya sallaya TSK’nın bir numarasını karga tulumba kaçırabilmişler. Kapıcısından güvenliğine itiraz edebilecek kimse çıkmamış.
TSK, giriş kapısından Genelkurmay Başkanlığı katına kadar Pensilvanya çetesi tarafından ele geçirilmiş ki, F16’ların TBMM’yi bombalamasına mani olunamamış!
TSK’daki bu ülkenin gerçek askerleri, bu ülkenin Mehmetçikleri üzerlerine alınmasınlar ancak sağdan tutmaya çalışsak asker görünümlü terör örgütü, soldan tutmaya çalışsak asker görünümlü Pensilvanya çete üyesi, alt kadrodan üst kadroya kadar FETÖ’cülerin ele geçirdiği ortaya çıkıyor.
***
Sizce…
Er ve jandarmalar hariç 130 bin askeri personeli olan TSK’nın yüzde kaçı FETÖ’cüdür?
***
Felaket tellallığı yapmak istemem ancak bu tabloya baktığımızda size şunu söyleyebilirim:
En iyi ihtimalle yüzde ellisi.
Peki, o zaman TSK’ya terör üyesi yetiştiren askeri okullar kapatılsın, bütün TSK lağvedilse yeridir diye düşünmez misiniz?
***
Tehlikeyi şimdilik atlattık sayılır. Ancak karşımızda her türlü ahlaksızlığı yapabilecek, her türlü alçaklığı yapabilecek potansiyele sahip bir örgüt var.
Çekildikleri yeraltından yarın tekrar çıkmayacaklarının bir garantisi yok.
Sonuçta özel eğitimler almış, muhataplarını ikna edebilmek, dilleri yalan söylerken gözleri kendisini ele vermesin diye ‘konuşma terapi eğitimlerinden’ geçmiş bir örgüt var karşımızda.
Allah için iftira attığını söyleyen, Allah için kulak dayayan, her türlü delili üreten, gözünü kırpmadan silah doğrultan, Allah için ortalığı kan gölüne çevirdiğine inanan sapkınlar sürüsüyle karşı karşıyayız.
Velhasıl kelam…
BİR… O kadar alçak, o kadar aşağılık, o kadar ahlaksız, o kadar hilekar, o kadar gözü dönmüş bir örgütle karşı karşıyayız ki, Türkiye’de bu eli kanlı örgütle mücadele edebilecek, bunların kökünü kurutacak tek bir isim var: Cumhurbaşkanı Erdoğan.
İKİ… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi “Eskiden şunu söyledik, bunu dedik” demenin bir anlamı ve gereği yok. Dünü dünde bırakıp siyasetçisinden akademisyenine, iş adamınından gazetecisine kadar ülkemizin bu eli kanlı terör örgütünden kurtulması için üzerimize düşeni yapmaya bakalım.
ÜÇ… Hiç sevmezdim, bana oldukça komik de gelirdi, ancak bir gün bu sözü samimiyetle kullanacağım aklıma gelmezdi... Ülkemizde birlik ve beraberliğe ihtiyacımızın olduğu şu günlerin “siyaset üstü” günler olduğunu bilelim. Bir müddet gri alanlarda safları sıklaştıralım.
Demem odur ki, 15 Temmuz gecesi oluşan büyü bozulmasın.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a hepimiz kulak verelim ve “15 Temmuz’u bir milat” haline dönüştürelim.
Darbecilerden hesap soralım, asla merhamet etmeyelim ancak intikamın değil adaletin peşinde olalım.