Dünkü yazımda, Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin yegane sorumlusunun Berat Albayrak olmadığını, ekonominin başına Amerikan Merkez Bankası Başkanının getirilmesinin dahi sorunu çözemeyeceğini yazmıştım.
Ekonomi Bakanlığının tek başına bir ülkede iktisadi kalkınmayı ve gelişmeyi sağlamayı başardığı dünyanın neresinde görülmüştür?
***
Ekonomik kriz, tek başına destek paketleriyle çözülseydi bugün Berat Albayrak geride bir çöküntü değil başarı hikayesi bırakırdı. AK Parti iktidarlarında Berat Albayrak’tan daha fazla destek paketi açıklayan başka bir bakan olmamıştı. O kadar ki, öteden beri “Orta Vadeli Program” denilen üç yıllık politika tasarımlarına “Yeni Ekonomik Program” (YEP) adını vermişti. Ama bu paketler ekonominin sorunlarını çözmedi, aksine daha da ağırlaştırdı.
Bakmayın siz, Sayın Albayrak’ın ekâbir tavrıyla yaptığı “döviz kurlarına bakmıyorum”, “istesek doları düşürürüz ama biz istemiyoruz” şeklindeki tuhaf açıklamalarına!
DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ın söylemiyle “iki aylık bakkal çırağı” ekonominin başına getirilse sabah akşam döviz kuruna bakması gerektiğini, Türk lirasının değer kazanmasının döviz kurlarının düşmesiyle mümkün olduğunu bilirdi de, iktisat fakültesini bitirmiş Albayrak mı bilmeyecekti?!
Ama sorun tek başına bu değil.
***
Bu ülkenin Berat Albayrak’tan çok daha ciddi bir sorunu var…
O da bu ülkenin “tek kişilik hükümet sistemi”yle yönetiliyor olmasıdır. Tırnak içine aldığım bu “tek kişilik hükümet” kavramı bana ait değil, Cumhurbaşkanının başdanışmanlarından Mehmet Uçum’a aittir. Uçum, CB hükümet sistemini “tek kişilik hükümet” olarak tanımladı, konuşmalarında ve kitabında…
Nitekim Berat Albayrak’ın imla hatalarıyla dolu (abisinin elindeki koskoca medyada bir editör yok muymuş metni gözden geçirecek, ya da şu meşhur pelikan çetesinden kimse bakmamış mı?) istifa metniyle görevi bırakmasından 30 saat sonra yapılan açıklamalar asıl sorunun bir hükümet sorunu olduğunu bir kez daha teyit etti.
***
Önce AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in açıklamasına bakalım. AK Parti MYK toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada bir gazetecinin “MYK’da Berat Albayrak’ın istifası değerlendirildi mi?” şeklindeki özenli ve temkinli sorusuna Çelik’in yanıtı şöyle oldu:
“CB hükümet sistemi ile yönetiliyoruz. CB hükümet sisteminde göreve getirme, görevden alma, istifayı kabul edip etmeme Cumhurbaşkanımızın takdiridir. Bu MYK’nın konusu olan bir konu değil, kabine ile ilgili bir konu. Tabii ki bir devlet krizine dair bir durum yok.” (9 Kasım)
Şimdi de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın açıklamasına bakalım. İletişim Başkanlığı yaptığı açıklamada “Albayrak’ın görevden af talebinin” kabul edildiğini duyurdu.
Her iki açıklama birbirini tamamlar nitelikte.
O halde meseleyi daha iyi anlamak için önce şunu soralım: Berat Albayrak’ın açıklamasının hangi cümlesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “görevinden af” istediğine dair bir cümle, kelime geçiyordu?
“Af” kelimesi, metnin neresinde vardı?
Yoktu.
O halde şimdi yeniden daha dikkatli bir şekilde Ömer Çelik’in açıklamasını okuyalım. Cevap orada çünkü.
Sayın Çelik’in açıklamasından CB hükümet sisteminin bir özelliğini daha öğrenmiş de olduk. Bu hükümet sisteminde bir bakanın sanki istifa etme hakkı yok. İstifa etmek dahi Cumhurbaşkanının yetkisiyle mümkün! O yüzden Berat Albayrak açıklamasında her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “görevimden affımı istiyorum” dememiş olsa da, bu hükümet sisteminde istifa etme hakkı olmadığına göre, bir bakan ancak “görevinden affını” istirham etmiş olabilir. Ve hükümet sisteminin özelliğinden dolayı da Cumhurbaşkanı “görevden istenen affı” kabul etmiş olabilir!
Oysa hukukta istifa tek taraflı bir işlemdir.
***
Gelelim Çelik’in açıklamasında değindiği ikinci hususa:
Bir ülkenin ekonomi bakanı hem de gayet ciddiyetsiz bir şekilde Instagram hesabından istifa açıklaması yapıyor. Açıklama saatlerce sahiplenilmiyor. 30 saat boyunca hükümet yetkililerinden bir açıklama gelmiyor. Sonra devletin en tepesindeki isim çıkıyor Büyükelçilere konuşma yapıyor, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin faydalarını sayıyor, ülkede böylesi bir istifa haberi yaşanmamış gibi davranıyor. Ülkenin ekonomi bakanlığının koltuğu bir gün boş kalıyor ve bu da devlet krizi sayılmıyor!
Bayağı acayip bir durum!
Tabii Sayın Çelik’e partinizin MYK toplantıları sonrasında devlet meselelerine dair pek çok şeyi, hatta bayağı kritik devlet meseleleri üzerine açıklamalar yapmıştınız ama demek mümkün. Hatta Sayın Çelik’in ifade ettiği gibi “MYK’nın konusu olmayan, kabinenin konusu olan” konu başlıkları da hatırlatılabilir…
Ülkemizin Berat Albayrak’ın istifa etmesinden daha çok daha ciddi bir sorunu var demem işte bundandır. En nihayetinde Berat Albayrak aileden. Kendi içlerinde sorun her neyse çözülür. Ekonomi Bakanlığı olmazsa başka göreve getirilir, ya da getirilmez. Sonuçta bu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Berat Albayrak arasındaki bir mesele.
***
Dün yazımda yazdığım hususu yineleyeceğim:
Berat Albayrak, Ekonomi Bakanlığından alınınca ülkenin ekonomisi düzlüğe mi çıkacak?
Doların bu kadar artmasının, işsizliğin yüzde 30’lara yükselmesinin, askıya ekmek çıkmasının, Türk lirasının bu kadar değer kaybetmesinin, yabancı yatırımcıların Türkiye’yi terk etmesinin yegane sebebi Berat Albayrak mıydı?
Yoksa vatandaşı sofrasına ekmek bile götüremeyecek duruma getiren, ülkeyi uçuracak diye getirdikleri bu hükümet sistemi midir?
Düşünün bakalım. 2002 Kasım’ında ekonomisi batmış bir ülkenin yönetimini devralan ve oradan milli gelirimizi 12 bin dolara çıkarmak gibi bir başarı hikayesi çıkartan AK Parti bugün neden başaramıyor? Neden milli gelirimizi aynı iktidar 8-9 bin dolara düşürdü?
Cevabı belli değil mi? O reform çizgisinden çıktı da ondan.
Hamiş: Bu arada dikkatinizi çekti mi, Beştepe’den “Berat Albayrak’ın istifası kabul edilmiştir” açıklaması yapıldığı halde, iktidara yakın medya havaya bakıp ıslık çalmaya devam ediyor. Sanki böyle bir istifa olmamış gibi davranıyorlar. Daha düne kadar Albayrak’a övgüde sınır tanımayanlar, temennalarda bulunanlar dahi iki satır olsun yazmadılar! Topyekun olarak anında “Gelen ağam, giden paşam” moduna geçtiler, ama topluca Berat Albayrak’ı da yazmaya başlayabilirler. Mümkün yani, bekleyelim! Ama şimdilik topluca Amerika’nın yeni başkanı Joe Biden’i yazmalarının bir hayli eğlenceli olduğunu söylemeliyim…