Siyasetçiden canını isteyelim, yeter ki ‘şeffaflık’ ‘ahlak’, ‘etik’ istemeyelim; cıss!

Elif Çakır

Mevzunun cemaziyelevveline bakınca bu kanaate vardım.

Ve fark etmiyor, siyasetçinin hangi partide siyaset yaptığı, iktidarda hangi partinin olduğu... CHP’si, HDP’si, MHP’si, AK Partisi...

Sahi, ağzını açtığı zaman bütün siyasetçilerimiz “canı gönülden” istediklerini söyledikleri halde, konuşmaya başladıklarında mangalda kül bırakmadıkları halde, “hodri meydan, abdestimizden kuşkumuz yok” diyerek masaya yumruklarını vurdukları halde, “Meclis’ten çıkmaması zor” dedikleri halde...

Kırk kez TBMM’ye getirilen “Siyasi Etik Yasa Teklifi” neden yasalaşamıyor?

***

Biliyorsunuz, geçen hafta, Uluslararası Şeffaflık Örgütü “Yolsuzluk Algı Endeksi” 2017 sonuçlarını açıkladı.

Son beş yılda 10 puan kaybıyla, 28 basamak gerileyen ülkemiz, 180 ülke arasında 81. sırada yer alıyor.

Müslüman ülkelerin ise “yolsuzlukta” topluca sınıfta kalması, Müslüman ülkelerde yolsuzluğun zirvede olması ise ayrı bir tartışma konusu.

Gelelim Türkiye’ye...

Son beş yıldır Türkiye, endekste neden bu kadar geriliyor?

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Türkiye’yi kıskandığını, dış güçlerin bir operasyonu falan olduğunu söyleyebilir miyiz?

Söyleyemeyiz.

Bakın, 2011 seçimleri sonrası AK Parti, 61. hükümet programında ne diyor: “Türkiye, Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından yayınlanan Yolsuzluk Algılama Endeksinde 2003 yılında 3.1 puanla 133 ülke arasında 77’nci sırada yer alırken, 2010 yılında 4.4 puanla 178 ülke arasında 56’ncı sıraya yükselmiştir. Bu yöndeki çabalarımız kapsamlı bir strateji çerçevesinde, kararlılıkla ve kesintisiz devam edecektir.”

Demek ki, AK Parti hükümeti, yolsuzlukla, yani siyasi yozlaşma ile mücadele ettiği, hesap verilebilir bir yönetim anlayışı ortaya koyduğu, reformlar yaptığı dönemde, Uluslarası Şeffaflık Örgütü hiç de Türkiye’nin hakkını yememiş.

Peki, Uluslararası Şeffaflık Örgütün raporu “bizi ilgilendirmiyor” diyebilir miyiz?

Diyemeyiz. Zira, Türkiye’nin yolsuzluk algısı, dış yatırımcıların olumsuz yönde etkileyecektir.

Nitekim, Türkiye Uluslararası Şeffaflık Derneği Başkanı E. Oya Özarslan Karar’dan Güven Adalı arkadaşımıza yaptığı değerlendirmede şöyle diyor: “Endeks, yatırımcılar için en önemli kriter. Yatırımcılar yolsuzluk sorunu olan ülkelere yatırım yapmayı tercih etmiyorlar. Bu yüzden listedeki ülkeler birbiriyle rekabet halindedir. Türkiye ise bu rekabette ciddi yara aldı. Herkes şaşkınlık içinde. Türkiye 5 -6 yıl öncesine kadar reformlar yapıyor, AB’ye girmeye çalışıyordu. Fakat Türkiye büyük bir U dönüşü yaptı ve ülkeye sermaye çekme konusunda negatif pozisyona geldi.”

AK Parti, 61. hükümet programında kendisiyle övünürken, topluma, Türkiye’yi daha iyi bir konuma getirmek, yatırımcı açısından daha cazip bir hale getirmek için çaba sarf edeceğini, reformlar yapacağını vaat ederken...

AK Parti hükümeti, son 5 yıldır Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye’nin hem de 5’er 10’ar basamaklarla gerilemesinin önüne geçecek adımları neden atmıyor?

Hem de bu faturanın kendi hanesine yazıldığını bile bile...

Siyasi kurumların yozlaştığı, yolsuzluğun zirve yaptığı bir dönemde, “3 Y ile mücadele” vaadiyle, “temiz siyaset”, “ahlaklı siyaset”, “şeffaf siyaset” sloganlarıyla iktidara gelen AK Parti, iktidara geldiği günden bu yana, ki Meclis’in çoğunluğuna da sahip olduğu halde, ve defalarca kez “Siyasi Etik Yasa Teklifi”ni yazdırdığı ve TBMM’ye getirdiği halde neden siyasi etik teklifinin yasalaşmasını sağlamadı.

Sonuçta, yozlaşmanın panzehiri şeffaflaşmanın sağlanmasıdır. Toplumsal yozlaşma tehlikesinden bahsediyorsak, bunun sebebi siyaset kurumlarının yozlaşmasıdır. Yozlaşmanın dini, kimliği, coğrafyası olmaz. Devletler kadar eski bir sorundur.

Siyasi Etik Teklifi yasalaştığı zaman, toplumda, politik ve bürokratik yapının yetersizliğine, dolayısıyla bu kurumların toplumun ihtiyaçlarına cevap veremediği, siyasetçilerin ve kamu kurumlarının otoritelerini kötüye ve özel çıkarları için kullandıklarına dair giderek yerleşen algı düzelmiş olacaktır. Bu, AK Parti’nin toplumda yeniden güven sağlaması anlamına gelir.

AK Parti Siyasi Etik Teklifini yasalaştırdığı zaman, “hesap sorulabilir, mali şeffaflığa sahip” bir hükümet unvanına sahip olacaktır. Tıpkı demokratik hukuk devletlerinde olduğu gibi.

‘Metal Yorgunluk’ gerekçesiyle teşkilatlarda yaptığı revizyonda yeni başkan adayları için “bu hırsızı nereden buldun” denmeyecek isimler istediğini söyleyen AK Parti, aynı hassasiyeti Meclis’e taşıyacak, bürokrasiyi temizleyecek bir yasayı neden TBMM’ye getirip hızla yasalaştırmıyor?

DAİMA VE DAİMA ‘ETİK’ OLMAYI İSTEMİŞLER!

Biliyor muydunuz:

* 1990’ların başından itibaren bütün TBMM Başkanlarımız göreve başlarken öncelikli olarak Meclis’te “siyasi etik komisyonu” kuracaklarını ve siyasi etik kanunun Meclis’ten geçmesi için çaba sarf edeceklerini söylediklerini...

* TBMM’ye “Siyasi Ahlak Komisyonu” kurulması için ilk yasa teklifini 27 Haziran 1997 tarihinde ANAP Milletvekili Bülent Akarcalı verdiğini...

n Bülent Akarcalı teklifini 16 Haziran 1999’da yenilediğini, Anayasa Komisyonu tarafından reddedildiğini...

* Hüsamettin Cindoruk, Mustafa Kalemli, Bülent Arınç, Köksal Toptan ve Cemil Çiçek bu konuda ayrıntılı çalışmalar da yaptırarak TBMM’nin gündemine taşımışlar ancak kanun teklifleri her seferinde TBMM yeterli siyasi irade olmadığı için rafa kaldırıldığını..

* 5 Eylül 2001’de Bülent Ecevit’in kameralar karşısına geçerek “Siyaset ve ticareti ayırıyoruz” diye “siyasi etik teklifinin” kanunlaşacağını, Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli “siyasi etik yasası” konusunda görüş birliğine vardıklarını, Meclis açılır açılmaz bu mevzunun öncelikli olduğunu açıkladığını...

* 6 Nisan 2006 tarihinde dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ve AK Parti Grup Başkanvekili Sadullah Ergin’i yanına alarak kameralar karşısına geçip “Siyasi Etik Yasası hakkında iki ayrı teklif hazırladık. Temiz siyaseti hedefliyoruz. Temel meselimiz budur. Meclis’ten çıkartmak zor olmayacak, askıda bırakmayı arzu etmiyoruz. Bakalım muhalefetin dediği gibi en temel meselemiz bu muymuş?” dediğini...

* Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop’un 2016’da Anayasa Komisyonu’nda “etik siyaset teklifi” üzerine uzun uzun bir konuşma yaptığını. Ve 1993’ten itibaren TBMM’nin gündemine getirilen, hazırlanan “Siyasi Etik Yasa Teklif”i kronojisini sıraladığını ve artık “siyasi etik teklifinin” yasalaşacağını...

* Siyasi Etik Yasa teklifinin TBMM’nin gündemine tam 18 kez geldiğini... ve her seferinde reddedildiğini, tozlu raflara kaldırıldığını...

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (32)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.