Cümle ne kadar tanıdık değil mi? Enteresan tabi! Çok tanıdık çünkü, her gün mutlaka, en az bir kez işitiyoruz bu cümleyi. İşitiyoruz çünkü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıklıkla kullandığı bir cümle.
Erdoğan, geçen akşam ‘enteresan’ bir açıklama yaptı ve ülkecek hepimizi ‘enteresan’ bir durumda bıraktı... Çünkü iki yıl önce, İstanbul’da, İstanbul Dostluk Derneği’nin iftarında şöyle demişti: “İsrail’in Mavi Marmara’ya bir kini var. Pensilvanya’nın da aynı sebeple Mavi Marmara’ya karşı bir kini var. Ne diyordu? Otoriteden izin aldınız mı? Otorite kim? Güney’deki sevdikleriniz mi, yoksa biz miyiz? Eğer otorite Türkiye’de biz isek, biz zaten o izni verdik?”
Bu açıklamayı yaptığında tarih 16 Temmuz 2014’ü gösteriyordu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine artık gün sayıyor idik.
***
İki yıl sonra, bu kez cumhurumuzun başı olarak, cumhurumuzun mekanında, hepimizin kıymetlisi İHH’mıza dedi ki: “Siz kalkıp da Türkiye’den böyle bir yardım götürmek için günün başbakanına mı sordunuz?”
Tabii şöyle enteresan şeyler yaşıyoruz milletçek! Cumhurbaşkanı bir şey dedi mi, saniye düşünmeden konumlanma maharetine sahip olanlar var. Saniye geçmeden hemen sosyal medyadan “Yettiniz artık, 6 yıldır zaten sabırla susuyoruz, herkes haddini bilecek, 9 şehit üzerinden şöhret edinme çabanızdan bıktık artık” türünde çiziktirmeler yine saniye düşünmeye, muhasebe edilmeye ihtiyaç duymayanlar tarafından bolca rt’lendi, gösterilmek ve sunulmak üzere...
Neyse... Müsaadenizle ben de Cumhurbaşkanımızın diline pelesenk olan cümleden yola çıkarak, “şimdi bakın, şöyle enteresan bir durum var tabi” diyeceğim.
Zira Mavi Marmara’ya öyle sadece bir iftar sofrasında sahip çıkılmamış... Miting meydanlarında “Mavi Marmara, Gazze’ye mama, oyuncak götüren gemi, İsrail, zalim” dendikçe ve halkı coşturduğu da anlaşılınca kullanılmış da kullanılmış!
Tüm konuşmalar aynı olduğu için sadece bir iki örnek.
Tarih 29 Mayıs 2011. Dönemin Başbakanı Erdoğan Kayseri mitinginde konuşuyor: “Bugün Ortadoğu sokaklarında, caddelerinde ‘şükran Türkiye’ nidaları var. Yere göğe sığdırılamayan bir Türkiye var. Bugün tüm dünya gibi Filistin’e sırtını dönen değil, Filistin’in yanında yiğitçe, mertçe, insanca yer alan bir Türkiye var. Ama ortaya bir Kılıçdaroğlu çıkıyor. İsrail’e ne diyor biliyor musunuz? Diyor ki, biz olsaydık Mavi Marmara’ya izin vermez, onları göndermezdik.Düşünebiliyor musunuz, Gazze’ye insani yardım gidecek, bunu göndermezdim diyor. Sen ne işe yararsın ya? Kayseri’ye sesleniyorum, 12 Haziran’da Kılıçdaroğlu’nun CHP’sine, Filistin kaçkınlarına, Mavi Marmara’ya izin vermezdim diyenlere haddini bildirmeye var mısınız?”
***
Tarih 4 Haziran 2011. Seçimlere sekiz gün var. Dönemin Başbakanı Erdoğan Adana’da, halka sesleniyor:
“Biz, CHP’nin yeni Genel Başkanı’nın ulusalcıların, çetelerin bir projesi olduğunu biliyorduk. Bu Kılıçdaroğlu, İsrail’e, Tel Aviv’e her fırsatta selam gönderiyor. Ne diyor? Biz olsaydık Mavi Marmara’yı göndermezdik. Gazze’deki, Kudüs’teki, Ramallah’taki, Nablus’taki fosfor bombalarıyla öldürülmüş o masum bebeklerin hatırına o geminin adını ağzına almaz, onuru varsa kalkar Akdeniz’deki korsanlığı eleştirir. İzin vermemek nedir ya!”
Dönemin Başbakanı Erdoğan, 2011 genel seçimlerinde miting meydanlarında ‘Mavi Marmara’yı zikretmeden konuşmasını bitirmemiş.
Filistin Başbakanı İsmail Haniye 2012 yılında Türkiye’ye gelmiş. Mavi Marmara gemisinin önünde basın açıklaması yapmış. “Mavi Marmara şehitleri sayesinde Filistin’e ambargo kırıldı. Sayın Erdoğan’a ve Türkiye’ye teşekkür ediyoruz” demiş. Dönemin Başbakanı olarak Erdoğan hiç “estağfirullah, benim bir katkım, desteğim yoktu” falan dememiş! Almış teşekkürü, kabul etmiş!
2014 yerel seçimlerinde, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde miting meydanlarını “Mavi Marmara” demiş inletmiş, “O Mavi Marmara ki, Gazze’ye mama götürüyordu kardeşlerim” demiş ağlatmış!..
O Mavi Marmara ki, aslında Akdeniz sularında Gazze’ye ablukayı kırmaya çalışırken, 9 insanımız şehit olurken, Erdoğan’ı ümmetin liderliğine yükseltiyordu...
Başka da sözüm yok! Acı acı gülüyorum. Nasıl böyle oluyor diye!