Bu yıl Nevruz kutlaması yapmakta ısrar eden HDP’nin verdiği görüntü biraz böyleydi.
Biraz değil aslında tam olarak böyleydi.
Diyarbakırlılar böyle düşünmüş olmalı ki ‘edep yahu’ diyerek tepki gösterip gitmediler Newroz meydanına.
Nasıl gitsinler ki?
Kürt halkı tam barış geldi derken…
Hatta ‘barış geç bile geldi’, ‘iki yıl önce gelseydi falanca yakınım ölmezdi’ siteminde bulunurken…
Kürt analar, başlarında beyaz yemenileriyle Diyarbakır Belediyesi’nin önünde kurdukları çadırlardan Kandil’e, ‘Çocuklarımızı geri ver’ diye seslenirlerken…
Halil Berktay’ın da söylediği gibi ‘PKK kör kör parmağım gözüne yeni bir savaş başlattı Güneydoğuda.’
Şehirlerinde, sokaklarında, evlerinin önünde çıkartılmış bir yangına uyandı Kürt halkı…
Evlerinin başlarına göçtüğünü görmenin telaşıyla, ayakkabılarını dahi giyemeden, sadece canlarını kurtarabilmek için can havliyle kaçtılar…Terkettiler ocaklarını.
Halil Berktay ‘PKK kör kör gözüm parmağına savaş çıkarttı’ diyor…
Bakın…
Bildiği tek Türkçe kelime ‘Hoşgelmişssiniz’ olan, kendi dilinden, ana dilinden başka bir dilde konuşamayan Nusaybinli böbrek hastası yaşlı ana ne diyor:
“Evimize aldık, ekmeğimizi verdik. Sokağımızı açtık. Sılho’yu da oğlum saydım sevdim. Bağrımıza bastık. Hastaydım gittim oyumu kullandım. Onlar geldi sokağımızı ateşe verdiler. Evimizi başımıza yıktılar.”
Şimdi…
Bu ana feryad ederken, yüreği yanarken hangi Newrozu kutlayabilirsiniz?
O ocakları siz yıktınız.
O anaların yüreğini siz yaktınız.
O çocukların sokaklarını, evlerinin önlerini siz tuzakladınız.
Sokak içinde ellerinizde kazma kürekle, bombalarla görüldünüz.
Sizden ‘Kandil’e siz söylerseniz çocuklarımızı bize geri verirler’ diyen anaları ‘Gurur duy çocuğun dağa çıkmış’ diyerek azarlarken geçtiniz kayıtlara.
Diyarbakır’ı, Cizre’yi, Nusaybin’i, Yüksekova’yı yas evine çevirdiniz. Güle oynaya uğurlandığınız Meclis’de Kürt halkının haklarını savunmanız gerekirken, siz PKK’nın hendeklerini savundunuz.
Beğendiniz mi yaptığınızı?
Diyarbakır’a, Nusaybin’e, Cizre’ye ne yaptığınızı gördünüz mü?
Size ocaklarını açan insanlar şimdi ‘Hendek değil bize mezar kazdılar’ diye feryat ediyor. Siz ‘Eğer pencerinizden içeriye bir molotof atmalarını istemiyorsanız, PKK’yı eleştirmekten kaçınmalısınız’* diye tehdit etmeye devam ediyorsunuz.
Tehdit ettiğiniz Kürt halkı ‘Canımızdan başka neyimiz kaldı. Yetti artık’ diyor. Konuşmaya, eleştirmeye devam ediyor. Kulaklarınız duyuyor mu?
Kürt halkına neler ettiğinizi gözleriniz görüyor mu?
***
Yaptıklarınız yetmiyormuş gibi…
İnsanların acılarının üzerinde, yıktığınız enkazların üzerine çıkıp bir de halay çekmeye kalkıştınız.
Geçen yıl 500 yüzbinlerin doldurduğu Nevruz meydanına kaç kişiyi getirebildiniz.
Nevruz meydanının dibindeki iki ilçe, sadece Bağlar, Sur gelseydi...
Üç yüz bin kişi olurdu o meydanda…
İstanbul’dan, Batman’dan, Yüksekova’dan, Cizre’den, Urfa’dan yalvar yakar 15 bin kişiyi getirebildiniz.
Yalvar yakar 15 bin kişi…
Geçen yıl o meydanda okunan “PKK’nın yürüttüğü silahlı mücadele bitmiştir, artık siyasi mücadele dönemi başlamıştır” mesajına artık analar ağlamayacak diye hepimiz sevinmiştik. Artık televizyonlarda Diyarbakır’ın tozlu caddeleri, kepenkleri kapanan dükkanları değil… Ekranlara, Kırklar dağı, Dicle nehri şenlikleri, camileri, kiliseleri, tarihi dokusu yansıyacak diyorduk…
Barıştan geriye dönüş yok diyorduk…
O bombaları, hendekleri sadece Diyarbakır sokaklarına…
Barış mesajları okunan Newroz meydanına da bıraktınız, kazdınız…
Barış meydanını patlattınız.
O yüzden…
Patlattığınız, kana buladığınız o meydanda barış mesajı okumanızın sadece Türkiye’nin batısında değil, Diyarbakır sokaklarında da bir karşılığı yok.
* http://odatv.com/eger-pencerenizden-iceriye-bir-molotof-atmalarini-istemiyorsaniz...-2203161200.html