Bir yıl önce Beştepe’de düzenlenen 11. Büyükelçiler Konferansı’nda konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan şöyle demişti:
“Bir tarafta açlık ve yoksulluk varken, diğer tarafta lüks ve şatafat varsa burada bir sorun var demektir.” (7 Ağustos 2019)
1478-1535 yılları arasında yaşamış olan devlet adamı, hukukçu, filozof Thomas More da muhteşem eseri Ütopya da şöyle diyordu:
“Büyük çoğunluk yoksulluk içinde kıvranırken, doymak bilmez bir avuç insana memleketin bütün zenginliklerini sömürten bir devlette asla mutluluk olamaz. Ama siz, büyük çoğunluk yoksulluk içinde kıvranırken doymak bilmek bir avuç insana memleketin bütün zenginliklerini sömürten bir devlet mutlu olabilir derseniz o başka.”
More, “Ütopya” da krallar halkın yoksulluğunu istediği tespitinde bulunarak şöyle diyordu:
“Halkın yoksulluğu kralın varlığını korur. Çünkü zenginlik ve özgürlük devlete başkaldırmaya, hor bakmaya götürür. Özgür ve zengin adam haksızlığa, zorbalığa kolay katlanamaz. İnsanlar kralları insanların yararı için başa getirdiler, kralların yararı için değil. Kendilerini rahat yaşatacak, saldırıdan, sövgüden koruyacak, güçlü bir dayanak istediler. Kralın en kutsal ödevi kendininkinden önce halkın mutluluğunu düşünmektir.” (sh.155)
Ben Erdoğan’ın bu sözlerini dinlediğimde Thomas More’u hatırlamıştım. Thomas More’un yoksulluk, zenginlik üzerine yüzyıllar önce yazdığı sözler ile Erdoğan’ın sözleri arasında bir fark yok.
Fark olması mümkün de değildir.
Aynı ülkede halkın çoğunluğunun nasibine açlık ve yoksulluk düşerken aynı ülkedeki bir avuç insanın nasibine lüks, şatafat, memleketin bütün zenginlikleri, nimetleri düşüyorsa o ülkede ciddi bir sorun var demektir. O ülkede adaletsizlik var demektir. O ülkede mutsuzluk var demektir.
***
Elbette ki Sayın Erdoğan’ın “Bir tarafta açlık ve yoksulluk varken, diğer tarafta lüks ve şatafat varsa burada bir sorun var demektir” sözlerinin muhatabı Türkiye’yi yönetenler değil, “küresel aktörler”, “iki yüzlü batı dünyası”!
Şu bir gerçek ki, Erdoğan küresel aktörlere bu sözlerle meydan okurken, dünyada en çok alıntı yapılan ilk 10 ekonomist arasında gösterilen Prof. Dr. Daron Acemoğlu da ülkemize ekonomik kriz uyarılarında bulunuyor “vaziyetin pek iyi görünmediğini” söylüyor, Türkiye’nin içine gireceği dar sarmalın vahametini göstermek için “en kötü kısım daha başlamadı” diyordu.
Bugün…
Bugün Türkiye’de çok ciddi bir yoksulluk var. İnsanlar işsiz. Gençler ülkelerinde kendilerine bir gelecek göremiyor. Türkiye genç işsizlikte dünyada beşinci sırada. Türk lirası hızla değer kaybediyor.
Türk lirasının aşırı değersiz olduğunu Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal söylüyor.
Döviz aldı başını gidiyor.
***
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) tarafından gerçekleştirilen araştırma, ekonomik krizin salgınla birlikte daha da derinleştiğini, hane halkının gelirlerini eriterek borç sarmalına ittiğini, dar gelirli vatandaşların ciddi geçim zorluğu yaşadığını, her 10 kişiden 7’sinin geçim sıkıntısı çektiğini, yüzde 38’nin de gıda alışverişinde zorlandığını ortaya koyuyor. (29 Ekim 2020)
Aksini söylemek mümkün mü, 18 yıl önce “yoksullukla mücadele” vaadiyle gelen AK Partinin iktidarında evine ekmek götüremeyenler için “askılarda ekmek” var.
AK Parti iktidarının ortağı MHP “Evine ekmek götüremeyenler için askıda ekmek kampanyası başlattık” diyerek iplere ekmek MHP logolu poşetleri astılar.
Malatya’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına “evimize ekmek götüremiyoruz” diye çıkılması boşuna değildi. Sayın Erdoğan yönettiği ülkede bu derece geçim sıkıntısı yaşanmasının önüne geçmek, o vatandaşları dinlemek yerine “abartıyorsunuz” dedi. Sorunu görmezden gelmeyi tercih etti.
***
Çok acayip bir durumdu gerçekten de… Bir tarafta iktidar ortağı MHP “eve ekmek götüremeyen vatandaşlarımız için” diyerek “askıda ekmek” kampanyası başlatıyor. İktidar ortağının ne yaptığından bihaber olarak evine ekmek götürememekten yakınan vatandaşlara “abartıyorsunuz” diyor. (Parantez içinde kısık sesle bir ironi yapalım mı, şimdi bu yönetimde iki başlılığa giriyor mu girmiyor mu? MHP, ekmek götüremeyen vatandaşlar için askıya ekmek çıkartıyor, AK Parti böyle bir sorun yok diyor. CB hükümet sistemine geçişin en önemli nedenlerinden biri de yönetimde çift başlılığı bitirecekti ya!.)
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da MHP’nin “askıda ekmek” kampanyası soruldu. Sayın Erdoğan’ın cevabı efsane oldu:
“Ya böyle bir şey var mı Türkiye’de ya. Bırakın Allah’ınızı severseniz ya. Bugün evine ekmek götüremeyen bir şey var mı Türkiye’de ya. İnanıyor musunuz bunlara?”
Sayın Erdoğan’a vatandaşlara sormak lazım denilebilir ama… Vatandaşlar “irticalen” buna cevap verirler ama ya sonrası? Ben Mesut İnce’nin sonrasında kağıttan okuduğu “Cumhurbaşkanımız espri yapmış” sözleri diyeyim siz anlayın gerisini!
Hakkını teslim etmek gerekir ki İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Bundan küçük ortağınızın haberi var mı?” yanıtı muhteşemdi.
Ancak şu bir gerçek ki, kimin aklına bir gün Erdoğan’ın bu derece halktan uzaklaşacağı, gerçeklerle bağının bu derece kopacağı gelirdi! AK Parti iktidarında bir yanda açlık, yoksulluk bir yanda ise lüks ve şatafatın bu derece rahatsızlık boyutunda olacağı gelir miydi akla?!