Sayın Abdullah Öcalan'dan sadece Abdullah Öcalan'a...

Elif Çakır

Bildiğim kadarıyla Abdullah Öcalan’ın odasında 12 Ocak 2013 tarihinden bu yana 42 ekran LCD bir televizyon var.

Ve televizyon kumandası 12 kanala ayarlandı (Muhtemelen hangi kanalları izlemek istediği soruldu ve izlemek istediği 12 TV kanalının ne olacağına kararı Öcalan’ın kendisi verdi.)

Öcalan’ın izlediği kanallar arasında CNN Türk de yer alıyor.

Dolayısıyla...

Geçen Çarşamba günü HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın iki türküyle ve ‘çarpıcı açıklamalarıyla’ konuk olduğu Tarafsız Bölge programını izlemiştir.

Sadece Öcalan değil, reyting ölçümleri, Çarşamba akşamı, Türkiye’nin önemli bir kısmının da Selahattin Demirtaş’ı izlediğini ortaya koyuyor.

Bu izlenme oranının HDP’nin oylarına ne kadar yansıyacağını da, Selahattin Demirtaş’ın sevimli, sempatik hallerinin de zekice esprilerinin de değme sanatçıların papucunu dama attıracak kadar güzel sesinin de partisine barajı geçirip geçirmeyeceğini 6 gün sonra göreceğiz.

Benim merak ettiğim...

Başlarına silah dayanan, tehdit edilen bölge halkını, dahası önlerine AK Partiye, Erdoğan’a hakaretlerle dolu basın açıklama metinleri konularak istifaya zorlanan AK Partili belediye meclis üyelerini geçtim, asıl Selahattin Demirtaş’ı o akşam seyreden

Abdullah Öcalan’ın ne düşündüğü.

Sadece CNN Türk’te değil elbette başka kanallarda çıktığı programları da dikkatle izliyordur, ne konuştuğuna, nasıl konuştuğuna dikkat kesiliyordur.


Selahattin Demirtaş’ın HDP’nin düzenlediği seçim mitinglerinde yaptığı seçim konuşmalarını da canlı olarak veren televizyon kanallarından büyük bir dikkatle dinliyor ve not alıyordur muhakkak.

Sahi ne düşünüyordur Öcalan?

Eğer, Demirtaş’ın konuşmaları, söylemleri, Öcalan’ın bilgisi dahilinde, kirli ittifakın yazılmış bir senaryosuysa ve Kandil İmralı da projenin bir parçasıyla sorun yok!

Yok eğer Selahattin Demirtaş bir yandan Öcalan’ı idare ederek, diğer taraftan yandan yandan 'Erdoğandankurtulmakisteyeniflaholmazçetesi’ne yanaşmışsa Demirtaş için 8 Haziran’dan sonra yandım keten helva demektir.

Selahattin Demirtaş’ı CNN Türk’te ve bilumum miting konuşmalarını dinleyen Öcalan “Sayın Öcalan’dan, önderlikten hangi ara ‘Abdullah Öcalan’a geldin sen?” diyerek hop oturup hop kalkıyordur.

E tabi, Demirtaş’ın “PeKeKe eğer vatandaşımızı tehdit ediyorsa kınıyorum. Rica ediyorum etmesinler” ricasını Kandil’in çok ciddiye aldıklarına inanıyorum şahsen.

“Demirtaş rica ediyor, toplanıp dönsün sahadaki hewaller, dağa. Yoksa Demirtaş bunun hesabını sorar bize” diye tir tir titremiştir.

Sahi ne düşünüyordur?

“Haber saldığımda bile kan ter içinde kalan Selahattin hangi ara bu kadar özgüven sahibi oldu? Bir bit yeniği var bu işte” mi diyordur.

“Yetiş Kandil, Cihangir HDP’yi devşiriyor, gidiyor elden parti” diyor mudur?

Ben de izlediğimde ‘Vay be’ dedim.

Bir dönemin “Sayın Abdullah Öcalan’ın heykelini dikeceğiz. Alışın buna” diye efelenen Selahattin Demirtaş’ı gitmiş...

Yerine...

Sadece “Abdullah Öcalan” diyebilen bir Selahattin Demirtaş gelmiş.

Sayın Kılıçdaroğlu diyor...

Sayın Mehmet Bekaroğlu diyor...

Sayın Abdullah Gül diyor...

“Abdullah Öcalan” diyor...

“Sayın” demiyor.

Yani. Yani...

İmralı’dan gelen bir mesajla bile “kan ter” içinde kalan Selahattin Demirtaş gitmiş...

“Biz iradesi olan bir partiyiz” diyebilen bir Demirtaş gelmiş...

Elbette “sayın seyirciler” Ahmet Hakan aracılığı ile merak ediyor... Ve soruyor “sayın seçmen seyirciler”...

“Bizi AKP’den ve Erdoğan’dan kurtaracağın için sana oy verip barajı aştıracağız da eyy Demirtaş... Ya İmralı’dan bir talimat gelirse AKP’yle koalisyon yap diye. Ya bizi bir katakulliye getiriyorsan” mealli soru Ahmet Hakan’dan şöyle geliyor.

“İzleyiciler çok merak ediyor. Çok soru geliyor. E bir de İmralı faktörü var. Ya size talimat verirse durum ne olacak?”

“Faktör”, “faktör”, böyle demeseydin iyi olacaktı Ahmet Hakan. Ah Ahmet Hakan!

İşte tam o anda, yandaki fotoğrafta da göreceğiniz üzere, Demirtaş için saç sakal durumu deyim yerindeyse yer yarılsa da yerin dibine girsem dediği an sanırım.

10 puanlık soruya cevabı geliyor Demirtaş’ın.

“Kendisi PKK’nın kurucusudur. PKK’nın önderidir. HDP’nin kurucusu değil, yöneticisi de değil, başkanı da... O nedenle HDP’ye böyle bir yaklaşımı olmadı olmaz da. Partimizin karar alma organları vardır. Biz iradesi olan bir partiyiz.”

Ahmet Hakan gerçekten gazetecilik yaparak soruyor bu kez...

“Elbette HDP’nin bir tabanı var. Bir miktar sizi şahsen beğenenler de oy verecektir. Ama bir kategori daha var, HDP barajı aşarsa AK Partinin meclisteki milletvekili sayısı düşecek matematik hesabı yapanlar, stratejik düşünenler var. Yani sizi sevdikleri, partinizi beğendikleri için, politikalarınızı tasvip ettikleri için değil, AK Parti gitsin diye oy verecek olanlar. Bu şekilde gelecek oylar sizi rahatsız ediyor mu, stratejik oy almak sizi memnun eder mi? Yani bizim politikalarımızı benimseyerek, bizi severek gelsinler oy versinler mi diyorsunuz, yoksa öyle de gelseler böyle de gelseler fark etmez mi diyorsunuz?”

Meali şudur.

“AK Parti ve Erdoğan’dan kurtulmak için Kılıçdaroğlu denendi, Ekmeleddin İhsanoğlu denendi ama olmadı. Ne yapılsın ki, sizi sevmesek de Erdoğan’dan kurtulmak için başka çare yok. CHP’nin oyları yüzde 30’a da çıksa, MHP’nin oyları 10 puan daha artsa da AK Partiden kurtulamayacağız. Ama matematiksel olarak HDP barajı geçerse AK Partinin mecliste milletvekili sayısı düşecek. Sana barajı geçirelim, gerisini biz hallederiz.”

Normal şartlarda HDP gibi bir partinin ve liderinin bu kirli yaklaşıma karşı çıkması beklenir değil mi?

“Kurtulmak istediğiniz Erdoğan çözüm sürecini başlatmış bir liderdir. Bugüne kadar hiçbir siyasi liderin, iktidar partisinin cesaret edemediği Kürt sorununu çözmek için hayatını ortaya koymuş bir liderdir. Erdoğan giderse, AK Parti giderse çözüm süreci biter” diyerek partisinin de kendisinin de kirli bir projenin parçası olmasına da, partisinin de kendisinin de kirli ittifakların kullanmasına da izin vermez.

Elinin tersiyle itmesi beklenir değil mi?

Yok.

Diyor ki Demirtaş “Yok. Niye rahatsız olayım. Gayet memnunum.”

Ne dersiniz?

Türkiye Türklerindir ve bileşenleri HDP’ye barajı aştırdıklarında karşımıza matematiksel ve stratejik olarak nasıl tablo çıkar dersiniz?

Ortaya çıkan bu tabloda çözüm süreci nerede yer alır?
Erdoğan’ın başkan olmasıyla daha ivedi bir şekilde ilerleyecek olan çözüm süreci Erdoğansevmezlere feda edilir mi?

Hakkımızda hayırlısı...

4.2 izlenme payıyla izlendi o akşam Selahattin Demirtaş CNN Türk ekranlarında ve seçmen terazi kefesine artıları eksileri koyarak tartacak ve sandık başına gidecek.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.