Asla... Asla... Asla...
MHP lideri Devlet Bahçeli öyle çıkıp da “Mademki idam cezasına ihtiyaç var, mademki halkımız idam cezasının geri gelmesini istiyor, o halde idam cezasını getirelim” falan demezdi.
TBMM’de gündeme getiren siyasi liderlere de atasözleriyle, deyimlerle bilge bilge cevaplar verirdi.
Devlet Bahçeli şimdiki gibi çıkıp da “Öyle bahaneye, fuzuli görüşmelere falan gerek yok” gibi beylik laflar etmezdi.
Kılı kırk yarar, bin kere düşünür bir kere konuşurdu.
Bilakis mümkün ise meseleyi unutturmaya çalışırdı.
MHP iktidar partisi olsaydı Devlet Bahçeli de iktidarın başı, başbakan olsaydı. Sanırım durum böyle olurdu.
***
Nereden mi çıkartıyorum?
Şuradan:
MHP lideri Devlet Bahçeli salı günkü grup toplantısında “AK Parti hazırsa MHP dünden hazır” diyerek meydan okuduktan sonra Meclis’teki odasında gazeteci arkadaşlarımızı ağırlamış ve sorularını yanıtlamış.
***
Diyor ki Devlet Bahçeli, “İdam meselesini siyasetin gündemine ben sokmadım. Mademki ‘halk istiyor’ diyorsun, ‘AKP’nin Meclis’e getireceğini, çıkması halinde hemen onaylayacağını’ söylüyorsun, buyurun getirin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a söylüyor.
Diyor ki Devlet Bahçeli: “Unutulmasın ki, olayın bir de uluslararası boyutu var. Altına imza konulmuş 6 ve 13 No’lu protokollerden dolayı Avrupa Konseyi, bir de AB var. Madem idam cezasını getireceğini söylüyorsun bunları da senin halletmen lazım.”
Diyor ki Devlet Bahçeli: “Biz işin yasa kısmıyla ilgiliyiz. Uluslararası boyutunu halletmek onlara, hükümete düşer. Anayasa’nın 90. maddesiyle ilgili boyutu da var o da unutulmamalı; uluslararası sözleşmeler iç hukukun üstündedir. Cumhurbaşkanı her gün çıkıp söylüyorsa Türkiye’nin demek ki meselelerini bilerek söylüyor.”
Yani diyor ki Devlet Bahçeli:
Ben hükümette değil muhalefetteyim. Ne küfemde kırılacak yumurtam var ne kovamda dökülecek suyum var.
Getirirsen imzalarım.
Bunun sonucu ne olur? Türkiye taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin protokollerini ihlal ettiğinde bunun Türkiye’ye yaptırımı ne olur? Avrupa Konseyi üyeliği bitmiş bir Türkiye ne yapar? FETÖ’nün iadesini isteyen Türkiye’ye ABD Gülen’i bu durumda iade eder mi? Türkiye’nin AB üyeliği hepten rafa mı kalkar? Türkiye bütün kazanımlarını kaybeder mi? İdam cezası gelse bile ‘cezalar geriye yürümeyeceği’ için gerçekten ‘idam geri gelsin’ diyen halk mutmain olur mu? Türkiye’nin karşılaşacağı zorluklar ne olur? Sonuçta bunların sorumlusu ben olmayacağıma göre, bana göre hava hoş! Ama Meclis’e getirin MHP olarak biz imzalarız!
***
16 yıl önce, Ankara 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi teröristbaşı Öcalan’ın ölüm cezası ile cezalandırılmasına karar verip, Yargıtay 9. Ceza Dairesi Öcalan hakkında verilen idam cezasını oy birliğiyle onadığında Devlet Bahçeli koalisyon hükümetinin ortaklarındandı.
Devlet Bahçeli, o dönemde yaşanan süreci ve nasıl bir sorumluluk içerisinde davrandığını ise şöyle anlatıyor: “Koalisyon hükümeti dönemimizde 7 saat 23 dakika konuştuk. 52 idam dosyasının 21’i PKK ile ilgiliydi. Rahmetli Başbakan Ecevit, ‘Meclis’e dosyaları gönderirsek sonuç doğurur, nasıl asacağız hepsini birden?’ dedi. Birine uygulayıp diğerine uygulamasak olmazdı. Bunun üzerine bir ara formül bulundu, o yarım sayfalık metni hazırladık.”
***
Gelelim şimdi yeniden yazının başlığına…
Sizce de MHP iktidarda olsaydı. Devlet Bahçeli bu kadar kolay ‘idam gelsin, idam gelsin’ der miydi?
***
(Habertürk, Muharrem Sarıkaya,
2.11.2016, ‘Avrupa hükümetin işi bizim değil’)