Yarın bütün gözler Merkez Bankası’nın üzerinde olacak; Para Politikaları Kurulu toplantısında alınacak faiz kararı kritik bir öneme sahip.
Cumhurbaşkanı Erdoğan faizin ineceğini söyledi, bu sözleriyle “ilgili yerlere” yani Merkez Bankasına mesaj verdiğini vurguladı. Peki, Şahap Kavcıoğlu “bu kez” faizi indirebilir mi?
Bu kez diyorum zira göreve gelişinin ardından şimdiye kadar üç kez toplanan MB Para Politikaları Kurulu (PPK) üç toplantısında da faize dokunmadı “faiz oranının yüzde 19 düzeyinde sabit tutulmasına” karar verdi. (15 Nisan, 6 Mayıs, 17 Haziran 2021)
Yeni Şafak’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon sonuçtur” tezine paralel yazılar yazan, Merkez Bankası’nı uyguladığı yüksek faiz politikası nedeniyle eleştiren Kavcıoğlu beş aydır görevde ama faizi indirmedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2 Haziran’da TRT ekranından yaptığı “Bugün Merkez Bankası başkanımla görüştüm. Faizleri düşürmemiz şart, faiz yükünü düşürmemiz lazım” açıklamaya rağmen faize dokunmadı. 17 Haziran tarihli PPK toplantısından “faiz oranı yüzde 19’da sabit” kararı çıktı.
Sayın Kavcıoğlu 9 Şubat 2021 tarihli yazısında Merkez Bankası’na şöyle seslenmişti: “Merkez Bankası’nın yüksek faiz politikasında ısrar etmemesi gerekir. Dünyada faizler sıfıra yakınken biz de faiz artışına gitmek ekonomik sorunları çözmeyecektir. Dünyada likiditenin bol olduğu dönemlerde Türkiye yıllarca yüksek faiz düşük kur politikası uyguladı. Sıcak para yatırıma değil yüksek faize geldi. Sıcak para ülkeden çıkarken de düşük kurdan TL’den dövize dönüp ülkeden çıktılar. Yüksek faiz düşük kur politikasından kaybeden hep ülkemiz oldu.”
İktisat profesörü olan Sayın Kavcıoğlu’nun enflasyonu düşürmek için faizin indirilmesi gerektiğini, yüksek faizin enflasyona yol açtığını anlatan onlarca yazısı var.
Bu yazıları kaleme alan Kavcıoğlu’nun yapması gereken çatır çatır, basamak basamak, baz baz faizi indirmesi değil midir?
Yok mu burada bir tuhaflık?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tezini savunan yazılar kaleme alacaksın ama bunu gerçekleştiremeyeceksin!
Sayın Kavcıoğlu Yeni Şafak’ta hala ekonomi yazıları yazsaydı, sanırım yarın gerçekleşecek PPK toplantısı öncesinde 19 Ocak 2021 tarihli yazısına benzer bir yazı kaleme alabilirdi:
“Ekonomiyle ilgili tüm gelişmeler enflasyon, faiz ve kur üzerinden değerlendirildiği için bu hafta Perşembe günü yapılacak Para Politikaları Kurulu (PPK) toplantısında alınacak faiz kararı oldukça önemli. Yabancı yatırımcıların beklentisi ışığında hareket etmesi halinde, faizi 100 baz puan daha artırması ihtimal dahilindedir. Ancak Cumhurbaşkanımızın Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) üyelerine yaptığı konuşmada yine faiz artırımına yönelik eleştirilerini ifade etmesi, TCMB’nin bu haftayı pas geçme olasılığını da artırıyor.”
Sayın Kavcıoğlu bu satırları yazarken bir gün Naci Ağbal ile aynı durumda kalabileceği aklına gelmiş midir?
***
4 Ağustos’ta katıldığı televizyon programında tezini bir kez daha yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan Ağustos ayında faizin ineceğini, enflasyonun düşeceğini, hatta enflasyonun yükselmesinin mümkün olmadığını ilan etti.
Erdoğan’ın 8,30 TL seviyesine kadar inen doların yeniden 8,60’ları görmesine sebep olan o sözleri şöyle:
“Enflasyon noktasında da Ağustos’u geride bıraktığımızda düşüşü göreceğiz. Şu anda bulunduğumuzun çok çok altında olur. Bunu da özellikle buradan sinyalini belli bir yerlere vermiş oluyorum. Bundan böyle enflasyonun daha yukarı çıkması mümkün değil zira faiz oranlarında düşüşe geçiyoruz. Yüksek faiz bize yüksek enflasyonu getirecektir. Ağustos ayı kırılma noktasıdır. Artık biz düşük enflasyona inşallah geçeceğiz”
Terazi iki kefesiyle Kavcıoğlu’nun önünde duruyor. Bir kefesinde Sayın Erdoğan’ın kendisiyle telefonda konuştuğu üzere “faizi indir” talimatı duruyor. Diğer kefesinde ise ekonomi çevreleri var. Ekonomi çevrelerine göre Merkez Bankası faizi birkaç puan artırması gerekiyor ama eğer faiz artırma kararı veremeyecekse en azından faiz oranını düşürmemelidir… Beklenti bu yönde. Yurt içi piyasalar Merkez Bankası’nın faiz indiriminden sakınması gerektiğini düşünüyor. Çünkü şu anda Türkiye’de faiz ve enflasyon eşit bu yüzden de dolarda ve Türkiye’nin dış borçlarında artışlar yaşanıyor. İktisatçılara göre bu durumda faizin artmalı.
Sayın Kavcıoğlu bu durumda ne karar verecek?
Faizi indirme kararı vermezse Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “laf dinlemeyen MB Başkanları” torbasına girecek. Bir sabah uyandığında günün ilk haberi CB kararı ile görevden alındığı olabilir.
Faizi indirme kararı verdiğinde gerçekten de enflasyon düşer mi?
Ekonomi profesörü Sevda Demiralp’in 9 Ağustos tarihli “Merkez Bankası faiz indirebilir mi, indirirse enflasyon düşer mi?” başlıklı yazısını mutlaka okuyun.
Demiralp özetle faiz ve enflasyon arasında evet bir ilişki olduğunu, faizin hem enflasyonu artırıcı hem de azaltıcı iki kanalı harekete geçirdiğini, ancak ikisi arasındaki bu ilişkinin nedensellik göstermediğini, bu bağın bir korelasyon olduğunu anlatıyor.
Demiralp’in bu yazısını umarım Cumhurbaşkanı Erdoğan da okur.
***
Sayın Kavcıoğlu da Yeni Şafakta, 30 Haziran 2020 tarihli “TCMB faizi değiştirmeyerek ne mesaj verdi?” başlıklı yazısında şöyle yazmış:
“Merkez Bankası gösterge faizi her zaman enflasyonun üstünde tutma gayretinde olmalı. Yoksa eksi reel faiz ile ekonomiyi hareketlendirmek zor. Zira eksi reel faiz yerli ve yabancı yatırımcının yurt dışına kaçmasına, tasarrufların gayrimenkul gibi üretime katkı yapmayan yatırımlara kaymasına ve dolarizasyonun artmasına neden olur.”
Sayın Kavcıoğlu’nun bu yazdıkları doğru. Bütün iktisatçılar da zaten aynı şeyi söylüyor.
Şahap Kavcıoğlu yazısında açıkça diyor ki, faiz enflasyondan düşük olamaz. Eğer olursa yabancı sermaye dışarıya gider, yatırımlar durur, dolar yükselir, ülke bundan zarar görür.
Bu yazı aslında Kavcıoğlu’nun Erdoğan’ın teorisini körü körüne savunmadığının da bir göstergesi.
Yazmak başka bir şey ama sorumluluk almak başka bir şey.
Soru şu: Kavcıoğlu kendisinin de yazdığı gibi doğruyu yaparak faizi indirmeyi ret mi edecek, yoksa bunları inkar ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın emir ve talimatına boyun mu eğecek?
AK Parti içindeki ekonomist siyasetçilerin milli iradenin temsilcisi olarak, sorumluluklarını yerine getirmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çıkıp TCMB’nin yeniden bağımsızlığına kavuşması gerektiğini, bunun ülkemiz için hayati bir öneme sahip olduğunu, TCBM üzerindeki baskıların ve faiz indirme çağrılarının faizi enflasyonu daha çok artırdığını anlatmaları gerekiyor.
Liderlerini uyarmaları, ikaz etmeleri gerekiyor. Çünkü kişi başına gelirin 2013’ten itibaren adım adım gerileyerek 12 bin dolardan bugün 8.500 dolar seviyesine düşmesinde Erdoğan’ın Merkez Bankası’na müdahaleleriyle, bankanın bağımsızlığı hakkında içeride ve dışarıda