Bu soruyu evvelsi gün Söz Bitmeden’de Hanefi Avcı’ya sordum.
Hanefi Avcı’nın cevabını yazmadan önce, neden Hanefi Avcı’yı programa davet ettiğimi açıklayayım.
Bir süredir emniyetin içerisinde yeni ‘biat’ gruplarının oluştuğuna dair duyumlar alıyordum.
Paralel yapı tasfiye edilirken, paralel yapıdan boşalan yerlere, kendilerine ‘okuyucular” diyen, kendilerine “yazıcılar” diyen yine kendilerine “milli damarcılar” diyen (milli damar adına bayıldım bu arada hayli enteresan bir isim bulmuşlar kendilerine) “maralel yapıların” geldiği.
Hatta “KÖZ’ grubu!
“KÖZ” Kemaleddin Özdemir’in kod ismi. Kemaleddin Özdemir, meşhur emniyet imamı Kozanlı Ömer’den önceki Fethullah Gülen’in emniyet imamıydı.
Doğrusunu söylemek gerekirse, yaklaşık sekiz aydır duyduğum bu iddiaları başta ciddiye almadım.
Duyduğum “biat” hikayelerine rağmen de inanmak istemedim.
Öyle ya...
Kim nasıl cesaret edebilir ki?
2 binin üzerinde emniyet müdürü paralel örgüt operasyonu kapsamında ‘zorunlu olarak” emekli edilerek tasfiye edildi.
Paralel yapıyla bağlantılı olduğu ortaya çıkan binlerce polis memurunun görev yerleri değiştirildi, etkisi, etkinliği olmayan yerlere gönderildi.
17 -25 Aralık’ta ‘hayatı dar edeceklerine’ inananların hayatları dar oldu kendilerine.
Bir dönemin kudretlisi, “cesur”, ‘yürekli”, “kahraman” savcısı Zekeriya Öz bile çareyi “kahramanca, cesurca, yüreklice” kaçmakta buldu!
Pensilvanya’daki “bedduacıbaşı”nın Türkiye’ye iadesi ve yargı önüne çıkması an meselesi.
Peki, bütün bunlar ortadayken emniyet içerisinde “birileri” hala nasıl “yuvalanmaya” cesaret edebilir?
Kim cesaret edebilir?
Kim, nasıl aleni bir şekilde teşkilat içinde “biat” toplayabilir?
Kim?
İddialara göre aslında teşkilat içerisinde oluşan grupların arkasında aslında yine “paralel yapı” var!
Ve paralel çete bu kez “kripto paralel”, “paralelle mücadele etmiyor” diyerek hem kendilerini maskeliyor hem de teşkilatta kendileri için yol temizliği yapıyor.
Kısa süre önce İstanbul Emniyeti’nde de “tuhaf” atamalar gerçekleşince...
Tuhaf ‘atamaları’ biliyorsunuz. 17 Aralık’ta görev almış emniyet müdürleri garip gerekçelerle “terfi” görünümlü operasyonla pasifize edildi.
Hanefi Avcı’yı programa davet ettim.
Ve kendisine sordum:
Emniyet teşkilatında neler oluyor?
Paralel yapı emniyet içerisinde operasyon yapma gücünü kaybetti mi?
Hanefi Avcı dedi ki:
- Emniyet teşkilatında iyi şeyler olmuyor. Şimdi de teşkilat içinde ‘okuyucular’, ‘yazıcılar’,’milli damarcılar’, ‘KÖZ’cüler’ adıyla yeni gruplar oluşmaya başladı. Paralel yapı bu gruplarla ittifaklar kurarak yeniden güçlenmeye çalışıyor ve bu grupların arkasında saklanıyor.
- Vakti zamanında birkaç polis müdürünün, emniyet genel müdürünü, bakanını aşarak en tepeye ulaşmasının sonuçlarını ne olduğunu 17 Aralık’ta gördük. Görüntüde her şey mükemmeldi. Güvenilir adamlardı. Başarılıydılar. Neyi başardıklarını, teşkilatı ne hale getirdiklerini hep birlikte gördük. AK Parti hükümeti neredeyse düşüyordu. Neden? Birkaç polis müdürünün getirdiği istihbarata güvenirsen, ona göre pozisyon alırsan, o birkaç polis müdürü de siyasilerden aldığı güce dayanarak her türlü operasyonu da yapar yuvalanmayı da yapar.
- Paralel yapıya operasyon yapması gereken teşkilat, bu operasyonları yapamıyor çünkü gruplar arası çatışmalar yaşanıyor. Tam paralel yapının istediği gibi ortam oluşmuş durumda. Bu grupların içindeki bazı beceriksiz, sistem içinde yükselemeyeceğini anlayan emniyetçiler kısa devre yaparak, siyasilere ulaşarak kendilerini pazarlayıp hak etmedikleri yerlere geliyorlar. Bugünün Ali Fuat Yılmazerleri oluşmaya başladı. Sahte belgelerle istemedikleri emniyetçileri ‘kripto paralel’ fişliyorlar. Paralel yapı bu gruplar üzerinden emniyeti yeniden yönlendirmeye başladı.
- Evet, paralel yapı bir güç kaybına uğradı. Sadece etkinlikleri belli bir oranda kırıldı da diyebiliriz. Ancak, paralel yapının operasyon yapma güçlerini kaybettiklerini söyleyemeyiz. Bugüne kadar gördüğümüz buz dağının sadece görünen yüzü.
- Ama biz tam olarak Paralel Yapı’yı çözemedik. Halen bu işleri yürüten, yönlendiren, paralel örgütün yürütmesinde kimler vardı bunları bilmiyoruz. Biz, hukuka aykırı yasa dışı dinlemeler yaptıklarını, sahte deliller oluşturduklarını, sahte belgeler hazırladıklarını, kumpas yaptıklarını, bir yerlere silah gömdüklerini, emir komuta zinciri içerisinde çalıştıklarını biliyoruz.
- Ama biz arka planda bu görevleri dağıtanları, emirleri verenleri, yönlendirenleri bilmiyoruz. Üç tane polis, iki tane polis müdürü, bir tane emniyet müdürü bir araya gelerek bunları yapmadılar. Onlara talimatları verenler hala yerlerinde duruyorlar ve talimat vermeye “sen gizlenmeye devam et”, “senin görevin şudur” demeye devam ediyor. Arka planda yer alan asıl yöneticiler ise hala ortaya çıkmadı.
- Emniyet içerisinde hala kritik yerlerde paralel yapının adamları var. Bir kısmı bellidir ancak bir kısmı farklı kişilik ve kimliktedirler.
Hanefi Avcı önemli şeyler söyledi programda. Evet, emniyet teşkilatında alarm zilleri çalıyor. Paralel yapıya yönelik önemli operasyonlar yapılıyor. Finans kaynakları çökertiliyor. Ancak Hanefi Avcı’nın da dediği gibi ortaya çıkan henüz buzdağının görünen yüzü. Paralelin yürütmesinde olan isimler hala görevlerinin başında.
Söz konusu olan 200 binin üzerinde memuru olan bir teşkilat. Birkaç bin emniyet mensubunun yerini değiştirmekle, zorunlu olarak tekaüde ayırmakla çözümlenecek bir sorun değil.
Paralel yapının emniyet teşkilatında yapılanmaya başlamaları 1980 yılına dayanıyor. 35 yıllık bir geçmiş.
Buzdağının sadece görünen yüzündeyiz. Paralel yapının yürütmesindeki asıl yetkili olanlar yerlerinde ve görevlerinin başındalar.
Ve en iyi bildikleri şeyi yapıyorlar: Gizlendikleri yerden sıraları gelmeden asla çıkmıyorlar.
Bunu 1999 tarihli, Başbakanlık Başmüfettişi Ahmet Saraç imzalı, “Fethullah Hoca Cemaatinin Emniyet Teşkilatındaki Yapılanması” başlıklı 79 sayfalık raporu ve o raporda yer alan “isimleri” gördükten sonra daha iyi anladım.
Daha iyi anladım ki, Mali Şube’nin operasyona hazır 60 dosyasının neden bekletildiğini!
Operasyon başlatmak isteyen savcıların “1 Kasım seçim sonuçlarını bir görelim sonrasında bakarız” diyerek neden bekletildiğini!
Ve dahası...
Bu rapora dikkatimi çeken arkadaşım daha önemli bir şey söyledi: “Bir şey daha var. Devletin hafızası 2002 yılından sonra durmuş. Jandarma, emniyet, devlet bürokrasisi. Hiçbir kayıt, rapor yok. En son 2002 yılı. Bir daha Fethullah Gülen yapılanmasına dair rapor hazırlanmamış.”
***
Ne sormuştuk?
Paralel yapı operasyon gücünü kaybetti mi?
Sizce?