Buyurun. Buyurun. Şuradan buyurun Mister General Dunford! E, tabi ortalık biraz dağınık. Bir gecede F16’larla yedi kez bombalanmış Meclis’imizi “sürpriz ziyaret” kararınız bizim için de “sürpriz” oldu. Vallahi hazırlıksız yakalandık. Ayıptır söylemesi, pardon, gerçi siz de biliyorsunuz ki biz bir “darbe kalkışması” yaşadık.
Mister Dunford, bu dağınıklık içerisinde haliyle oturacak yer de gösteremedik size. Yoksa bizim milletçek nasıl misafirperver olduğumuzu, misafirlerimizi başköşelerimizde ağırladığımızı en iyi siz bilirsiniz. Sizin oralarda nasıl derler, Amerikancası nasıldır bilmiyorum ama bizim burada, böylesi durumlarda “kusura kalmazsınız artık!” derler.
Mister General Dunford, neyse ki siz yabancımız sayılmazsınız. Ne de olsa Hulusi Akar Paşamız’ın arkadaşısınız. Hulusi Paşamız’ın arkadaşını bizler de en iyi şekilde ağırlamak isterdik. Bu olmadı. Yine bekleriz. Biz de çayımızla, böreğimizle hazırlığımızı yaparız. Şöyle rahat rahat muhabbet ederiz.
***
Duyduk ki, mutlu mesut ve oldukça rahatlamış bir şekilde ayrılıyormuşsunuz ülkemizden.
Türk yetkililerin size “ABD’nin darbe girişiminde rol oynayıp oymadığına ilişkin tek bir soru sormamalarına” acayip sevindirik olmuşsunuz. ‘Sormadılar, sormadılar’ derken bir davul zurna çalmadığınız anlaşılıyor.
Hadi bizimkiler size ‘ziyadesiyle’ nezaket göstermiş, yüzünüze karşı “dümdük” sormamışlar, belki TBMM’yi görünce biraz olsun mahçup olursunuz, utanırsınız sanmışlar!
Tamam da, “Bu darbenin içinde rolünüz var mı yok mu?”, “Sizin general Joseph Votel, FETÖ’nün ordunuza sızmış adamı mıdır?”, gerçekten de “Darbe sonrası tutuklanan FETÖ’cü cuntacılar ABD ordusunun müttefikleri midir?” soruları sorulmuş olsaydı…
“Pardon, darbe gecesi ABD medyasının amigoluğa soyunması konusunda ne düşünüyorsunuz” denseydi...
Mimiksiz yüzünüzle ne cevap verecektiniz Mister Dunford? Hangi hazırlıklı cevapla gelmiştiniz ülkemize?
Türk halkının cesaret gösterdiğini söylemişsiniz, eminim Türk halkının o gece göstermiş olduğu cesaretten oldukça memnun kalmışsınızdır! Demokrasiye inancımız sizi mutlu etmiştir!
Eminiz, eminiz!
***
Velhasıl kelam Mister Dunford…
Buralara kadar gelerek Hulusi Akar Paşamız’a bizzat “ABD olarak darbeyi en güçlü şekilde kınadığınızı” söylemiş olmanız büyük nezaket! Şimdi saatlerce yolculuk yaptınız, zahmetler buyurdunuz diyecektim ancak, e tabi ki “müttefik” ülkeyiz değil mi? Olsun bu kadarcık!
Mister Dunford, çok özel olmayacaksa; siz Hulusi Paşamız’a “ABD askerlerinin Türkiye’nin ve Türk ordusunun yanında olduğunu” ve “İşbirliğinizin devam edeceğini” söylediğinizde Hulusi Paşa’nın cevabı ne oldu?
Size ‘o gece’ Genelkurmay’da gerçekte neler yaşandığını, ne yaşadığını anlattı mı?
Tamam, cuntacılara kafa göz girerek “ulanlı mulanlı” konuşmuş. Direnmiş. Sağolsun. Ancak samimiyetle merak ediyorum!
***
ABD’ye döneceksiniz, “yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” diyecekler, rapor isteyecekler.
Yerinde gördünüz.
Sizin medyanın olanca desteklemesine “Hadi başardınız, az kaldı” ponponları sallamalarına rağmen Pensilvanya’daki darbeci başının teröristleri başarısız oldu.
Müttefik ülkeyiz, üzerinize alınmış gibi olmayın da her şeyi güzel planlamışsınız da, Türkiye’de toplumun değiştiğini, bu ülkede bir daha tankla, topla, silahla darbe yapılamayacağını hesaplayamamışsınız.
En güçlü kanıt, sizin de arkadaşınız Hulusi Akar Paşamız! Gördünüz. Konuştunuz. Sesini duyduğunuz için memnun olmuşsunuz. Kanıtları bir de yerinde görmek istediniz. Arkadaşınız zaten yüzünüze de söylemiş: ‘Daha ne kanıtı istiyorsunuz, kanıt benim’ diye.
***
Neyse. Neyse…
***
Takdir edersiniz ki kolay değil, biz hala “asıl temizlik” işini bitiremedik. Hani sizin “kıymetliniz” olan, şahane “tababetinizle” beslediğiniz, ömrü uzun olsun diye “itinayla ilaçlarını verdiğiniz” terörist başının buradaki mensuplarına yönelik kapsamlı bir temizlik yapıyoruz! What? What? Yaaa. Pensilvanya!
Nasıl olsa “sizin çocuklar” sayılır, isterseniz alın götürün! No! No! No mu?
Yaaa! Shit!