Niteliğe karşı nicelik: İçi boşalan dindarlık

Elif Çakır

Eski Diyanet İşleri Başkanlarından Prof. Dr. Ali Bardakoğlu hocamız uzunca bir süredir ‘genelde’ İslam dünyasının kronikleşmiş meseleleri, ‘özelde’ ise nüfusunun neredeyse tamamının Müslümanlardan oluştuğu ülkemizde her geçen gün daha da görünür hale gelen ‘ahlaki yozlaşma’ sorunu üzerine dikkat çekici uyarılarda bulunuyor.

Pazartesi günü Hürriyet’ten İpek Özbey’e bu minvalde bir mülakat veren Ali Bardakoğlu özetle şunları söylüyor:

Müslümanlar dünya ahiret dengesini yitirdiler. Kuran-ı Kerim ile aramız açıldı. İslam ahlakı eksik olduğu için kör bağnazlıklar ahlakımızı da buharlaştırıyor.

Dini bilgi üretiminde metot kalmadı. Serbest pazar mantığı ile fetva arayan, müşteri memnuniyetine göre fetva verenler kapladı ortalığı.

İslam alimleri görevlerini kaybetmek pahasına karşılarındaki güce de doğruyu söylemek zorundalar.

Ekranlar, asılsız kutsallıklar üreterek, kendi din ticaretleri için müşteri artıranlarla dolu. Din artık melankoli ve gözyaşı içerisinde sunuluyor ve öyle algılanıyor. Böyle bir din anlayışı nasıl bir fayda sağlar?

İslam’ın ana kaynaklarının verdiği mesaj sosyal adalet ve hakkaniyet eksenindedir. Ama ne hikmetse sosyal adalet fikri, fakirin ve mağdurun yanında olma fikri zayıfladı, giderek güçlünün yanında olan bir din söylemi gelişti.

Her geçen gün din anlayışımız sığlaşıyor. Şeklen artan bir dindarlık var.

Diyanet’e Kutlu Doğum Haftası üzerinden operasyon çekenlerde bu etkinliğin FETÖ ile uzaktan yakından alakası olmadığını biliyorlar. İnsanlar kendi çıkarları, konumları, hesapları söz konusu olduğunda her türlü iftirayı atıyor, her yolu meşru görüyor. Artık FETÖ’cülük bir maymuncuk gibi, herkesin kendi konumunu güçlendirmek için ötekine doğrulttuğu bir silah oldu.

***

Ali Bardakoğlu’nun tespitleri, söyledikleri özetle bunlar. Dediğim gibi, Hoca uzunca bir süredir ısrarlı bir şekilde dindar kesime yönelik olarak sorunlu alanlar konusunda uyarılarda bulunuyor.

Bakınız şu açıklamaları da Ocak ayında verdiği bir röportajdan:

Günümüzde dindarlık şekil yönüyle arttıkça içi boşalmaya başladı. İbadete yoğunlaşan bir dindarlık anlayışımız var. Namaz kılıyoruz, sık sık Umre’ye gidiyoruz, Kuran-ı Kerim’i okuyoruz, gözümüzden yaşlar akıyor. O seccadeden başımızı kaldırdığımızda, ticarete başladığımızda, trafiğe çıktığımızda, ilişkilerimizde başka bir insan oluyoruz. Biraz önce Allah’la buluşan insan gidiyor, acımasız ve kibirli bir insan geliyor.” (Habertürk, 8 Ocak 2017)

Şeklen artan ve arttıkça içi boşalan bir dindarlık.

Ali Bardakoğlu’nun her platformda ısrarla gündemde tutmaya çalıştığı konu başlıkları Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da gündeminde.

Diyanet İşleri Başkanlığı 2017-2021 stratejik eylem planını hazırladı. Üç yıllık stratejik eylem planı için sayısız istişare toplantıları ve çalıştaylar gerçekleştirdi. Diyanet’i etkileyebilecek iç ve dış kaynaklı değişimler ile eğilimleri değerlendirebilmek için kurum içinde ve dışında anket ve mülakatlar yapıldı.

Diyanet kendisini birinci derecede ilgilendiren faktörleri inceleyerek, politik, ekonomik ve sosyal alanda gördüğü sorunları not etti ve hazırladığı 3 yıllık eylem planında bu sorunların acilen çözülmesi gerektiğini ‘paydaşlarına’ da raporladı:

Dine yönelik ilgi ve alaka artarken, ahlaki değerlerdeki aşınma giderek yaygınlaşıyor.

Birlikte yaşama kültürünün gelişmesi gerekiyor.

İlahiyat ve imam hatip lisesi mezunu sayısının kontrolsüz bir şekilde artması beraberinde kalite ve nitelik sorununu getirdi.

Dernek ve vakıfların kontrolsüz şekilde cami ve Kur’an kursu inşa etmesi problemli

Kurumun üzerinde siyasi etkinin olduğuna dair toplum genelinde bir algı var.” (Kurum içi ve kurum dışı etkin algı)

***

Ali Bardakoğlu’nun açıklamalarının da Diyanet’in stratejik eylem planınında ortaya koyduğu bir gerçek var.

Dine yönelik ilgi ve alakanın artıyor olması, imam hatip okullarının sayısal olarak çoğalıyor olması, her mahallede camilerin inşa ediliyor olması, Kur’an kurslarının sayısal olarak çoğalması siyaseten görünür bir başarıyı getirirken, çok daha derinde ise önemli bir sorunu beraberinde getiriyor: Kurumlarda ‘nitelik’, dindarlıkta ise ahlaki yozlaşma sorunu.

Gelin son sözü Ali Bardakoğlu’na verelim:

İslam dininin bu yoğunlukta görünür olduğu bir toplumda, ‘İslam’ın dünya hayatımıza dair temel hedeflerinden biri olan ahlakın da böyle bir toplumda daha az sorunlu alan olması, ahlaki tekamülün de aynı şekilde gözle görünüyor olması’ şeklinde bir beklenti de doğmaktadır. Halbuki bugün bir kısmı medyaya da yansıyan olaylar ve içinde yaşadığımız dünyada olup bitenler, durumun hiç de bu beklentiye uymadığını gösteriyor.” (Yüzleşme, Sh. 273, Kuramer Yay.)

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (17)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.