Bu da oldu, bunu da gördük. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun, yüksek faizden yakınan bir sanayiciyi “Alma abi, alma o zaman!” diye azarlamasıyla, ülkemizde “bu kadarı da olmaz” şaşkınlığı yaşatan hadiseler zincirine bir yenisi daha eklenmiş oldu.
Hadise Cuma günü İstanbul Sanayi Odası Meclisi’nin Temmuz ayı olağan toplantısında yaşandı.
İstanbul Sanayi Odası Meclisi her ay gerçekleştirdiği toplantılarda önemli bir ismi ağırlıyor. 30 Temmuz Cuma günkü toplantının konuğu TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’ydu ve doğal olarak bütün gözler o toplantıdaydı.
Konuşmasına “70. yılında 20 binden fazla üyesiyle ülkemizi sanayi kesiminin önde gelen temsil kurullarından olan…” övgü sözleriyle başlayan Sayın Kavcıoğlu, “Sorularınızı yanıtlamaktan memnuniyet duyacağım” diyerek sonlandırıyor.
Film de burada kopuyor zaten.
Kavcıoğlu, söz isteyen bir sanayicinin “Sayın başkan yüzde 14 faizle bankaları fonluyorsunuz, ama bankalar yüzde 40’la kredi veriyorlar” sitemini bitirmesine, sözünü tamamlamasına fırsat vermeden kahvehane ağzıyla “Alma abi, alma o zaman!” diyerek basıyor azarı.
Sanayiciyi susturan, Kavcıoğlu azara, ayar vermeye devam ediyor:
“Bu salonda hiç kimse çıkıp kredi bulamıyorum diyemez. Krediyi çekip döviz alırsanız, araba alırsanız nasıl enflasyonla mücadele edeceğiz. Kredileri bu yüzden durdurduk.”
Kavcıoğlu’nu durdurabilene aşk olsun. Ayar yerini tehdide bırakıyor:
“Ucuz krediyle döviz alanlar, araba alanlar… Hepinizin listesi elimizde. Listede İSO üyeleri de var.”
***
MB Başkanı Şahap Kavcıoğlu ve sanayiciler arasında yaşanan tartışmayı ve Kavcıoğlu’nun “24 Şubattan bugüne kadar ucuz kredi çekip döviz alan şirketleri tespit ettik, döviz alan şirketlerin listesi elimizde” sözlerini sıcağı, sıcağına Cuma akşamı Karar TV’de Taha Akyol ile birlikte ağırladığımız DEVA Partisi lideri Ali Babacan’a sorduk.
Babacan’ın Kavcıoğlu’nun üslubuna yönelik değerlendirmesi şöyle oldu: “Gerçekten çok yazık. Bu ülkenin ekonomisini 11 yıl yönetmiş, ülkenin ekonomisinin en başarılı olduğu dönemde ekonomi yönetiminin başında olmuş biri olarak bu tablonun çok üzücü olduğunu söylemeliyim. Bu üslup ve tavır bir Merkez Bankası Başkanı’na yakışan üslup ve tavır değil. Bu üslup piyasa üslubudur.”
Merkez Bankası’nın başkanı piyasa üslubuyla konuşur mu? Yüksek faizden yakınan sanayicisini azarlayan bir Merkez Bankası Başkanı olur mu?
Dünyanın neresinde görülmüştür böyle bir hadise?
Kredi bulmakta zorlanıyoruz, kredi faizleri yüzde 40’lara ulaştı siteminde bulunan sanayicisine MB Başkanının cevabı böyle mi olmalıydı?
“Sorularınızı yanıtlamaktan memnuniyet duyacağım” diyen Sayın Kavcıoğlu ne bekliyordu? Kendisine duymaktan memnun olacağı soruların sorulması mı? Sayın Başkan “ülkemizin ekonomisi ne de güzel büyüyor, biz bu güzel büyümeyi nasıl başarıyorsunuz?” ya da “Sayın Başkan bir hayli formunuzda görünüyorsunuz, bu formunuzu nasıl koruyorsunuz?” ya da “Enflasyon sadece bizim ülkemizin sorunu değil, enflasyon bütün dünyanın sorunu, sıkmayın tatlı canınızı, biraz üzgün görünüyorsunuz sebebi nedir?” türünde sorular mı?
Ne bekliyordu sahiden de?
Ülkesinin sanayicilerini stokçulukla suçlayan, kimin elinde ne kadar döviz var liste elimizde tehdidi yapan bir MB başkanı olur mu?
Meğer dahası varmış!
Sayın Babacan Karar TV yayınında Merkez Bankası’nın şirketleri, sanayicileri telefonla arayarak ellerindeki dövizleri bozdurmalarını istediği bilgisini paylaştı yayında, şöyle anlattı:
“Listeler elimizde diyerek tehdit ediyor. Şu anda Merkez Bankası fiilen şirketleri, sanayicileri telefonla arıyor, ‘dövizleri bozduracaksın arkadaş’ diye talimat veriyor. Onlarca iş insanından bunu duyuyorum. Döviz almış satmış sana ne? Sen dengeleri kur, Türk parasının değerini itibarını koru. MB’nin döviz rezervlerini arka kapıdan boşaltıyorsun, sonra da milletin elindeki avucundaki dövize göz dikiyorsun.” (29 Temmuz)
İş adamlarını arayan, “elinde şu kadar döviz var, biliyoruz, bu dövizleri bozduracaksın arkadaş” diye tehdit eden bir Merkez Bankası olur mu? Dünyanın neresinde görülmüş?
Merkez Bankası Merkez Bankası olalı, bu kurum kuruldu kuralı böyle bir başkan görmemiştir.
Ülkesinin sanayicilerini stokçulukla suçlayan bir MB başkanı olur mu?
Görülmüş şey değil.
Son yıllarda “bu kadar da olmaz” şaşkınlığı yaşadığımız neler yaşadık, neler gördük ama bu gerçekten olmadı, olmamalıydı.
Tamam Merkez Bankası eski Türkiye’de olduğu gibi önem arz etmiyor, önemi kalmadı.
.
Merkez Bankası’nın önemli olmadığını, önemini yitirdiğini Maliye ve Hazine Bakanı Nurettin Nebati şu sözlerle açıklamıştı:
“Merkez Bankası’nı ve politika faizini önemsizleştirdik.” (24 Ocak 2022)
Düşünün ki dünya ve Merkez Bankası tarihinde sanırım ilk defa sorumlu bir bakan kendi ülkesinin Merkez Bankası’nı önemsizleştirdiğini söyledi.
Yine sanırım ilk defa sorumlu bir bakan çıktı ve elindeki en temel enstrümanlardan biri olan para politikasını önemsizleştirdiğini açıkladı.
Sayın Nebati bir bakıma haklı, 20 ayda 4 kez başkan değiştiren bir Merkez Bankası nasıl önemini, itibarını koruyabilir?
Bağımsız ve tarafsız bir kurum da değil. CB sistemiyle birlikte bağımsızlığını ve tarafsızlığını tamamen yitirdi.
Tarım Bakanlığı’na kredi vermesini isteyen İsmet Paşa’ya “hayır” diyen Selahattin Çam gibi, Nusret Metya gibi, Naim Talu gibi ve yakın zamandan N. Süreyya Serdengeçti, Durmuş Yılmaz, Erdem Başçı gibi müstesna saygınlığa sahip isimlerin başkanlık yaptığı Merkez Bankası ile bugün AK Parti milletvekilliği yapmış olan Şahap Kavcıoğlu’nun başkanlık yaptığı Merkez Bankası’nın aynı olması mümkün değil.
Ama yine de bu kadarı olmamalıydı.
***
Bugün Merkez Bankası Başkanlık koltuğunda Durmuş Yılmaz, Erdem Başçı otursaydı ve Cuma günü İSO’daki toplantıya MB Başkanı olarak bu isimler gitmiş olsalardı. O sanayicinin sorusuna Durmuş Yılmaz ya da Erdem Başçı muhatap olsaydı…
O sanayiciyle nasıl konuşurlardı, o sanayici aralarında “Alma abi, alma o zaman” türünde bir diyalog yaşanır mıydı?
Yakın tarihimizden örnekle Erdem Başçı ya da Durmuş Yılmaz ya da Murat Çetinkaya ülkemizin sanayicilerine “hepinizin listesi elimizde” parmağı sallalar mıydı?
Yaşanabilir miydi böyle bir hadise?
Merkez Bankası eskisi gibi önemini korusaydı zaten ne paramız pula dönerdi ne de enflasyon üçlü hanelere yükselişte olurdu.
Hamiş: Taha Akyol’un Merkez Bankası’nın nereden nereye geldiğini tarihten örneklerle anlattığı “Laf Dinlemedi, Merkez Bankası Nereden Nereye?” başlıklı kitabını mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Sayın Akyol’un kitabı Merkez Bankası’nın çöküş hikayesini anlatıyor ama bu çöküş hikayesi sadece MB’nin değil, aynı zamanda bütün kamu kurumların çöküşünün hikayesi…