“AK Parti’nin ve Türkiye’nin en büyük şansızlığı kendini zorlayacak bir muhalefetin olmaması. Niye şansızlık, AK Parti’yi zorlayacak bir muhalefet olsa bizim işimiz daha kolay olurdu.” (AK Parti milletvekili Metin Külünk, 1 Mayıs 2017)
“Türkiye’de ciddi bir muhalefet sorunu olduğunu görüyoruz. Keşke Türkiye’de muhalefet iktidarın bir alternatifi olabilse. Keşke Türkiye’deki muhalefet gerçekçi söylemler gerçekçi projeler üretebilse.” (Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 17 Mayıs 2015)
“Türkiye için iktidar sorunu yoktur, muhalefet sorunu vardır.” (Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır, 1 Mayıs 2015)
“Türkiye’de muhalefet tembelliği diye bir sorun var. Bu ülke böyle bir muhalefeti hak etmiyor.” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Mayıs 2016)
“Türkiye’de bir ana muhalefet sorunu var. Türkiye’ye dair, ülke sorunlarına dair hiçbir şey üretemeyen, öneremeyen bir muhalefetle karşı karşıyız maalesef.” (Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, 23 Ocak 2016)
“Türkiye’de bir muhalefet sorunu var, iktidar sorunu yok. Biz kendi kendimizle yarışıyoruz.” (Başbakanlık Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, 6 Mart 2014)
“Aslında güçlü bir demokraside güçlü bir muhalefete ihtiyaç vardır. Ama bizim talihsizliğimiz, Türkiye’de güçlü bir muhalefetin olmaması.” ‘Başbakan Erdoğan, Kızılcahamam, AK Parti 19. İstişare Toplantısı, 4 Kasım 2012)
“Bizim ciddi bir muhalefet sorunumuz var. Proje üreten, fikir üreten AK Parti’yi yapıcı eleştirilerle daha iyi işler yapmaya zorlayan ve bizim daha çok çalışmamıza yol açacak bir muhalefet maalesef bugün Türkiye’de yoktur.” (Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 21 Nisan 2016)
***
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Hatta daha gerilere gitmek de mümkün. Şöyle ki, çok partili hayata geçtiğimiz tarihten itibaren yani CHP muhalefete düştüğünden bu yana özellikle merkez sağ siyasetçilerin ağzına ‘Türkiye’de iktidar sorunu yok, muhalefet sorunu var’ sözü pelesenk olmuş.
Şunu söyleyebilirim ki, 1950 tarihinden itibaren antidemokratik girişimlerle kesintilerle de olsa, iktidara gelen merkez sağ parti mensupları ve liderleri ısrarla ‘muhalefet eksikliğinden’ yakınmışlar. CHP’nin sadece tabelada muhalefet partisi olduğunu, gerçek anlamda ise muhalefet yapamadığını dile getirmişler.
Peki, neden daha geçmişten örnekler vermedim? Şundan. Geçmişten verilecek örneklerin günümüze ve günceli anlamak adına bir faydası olmayacak da ondan.
***
Anlaşıldığı üzere, her seçimden başarıyla ve oylarını artırarak çıkan iktidar partisi yetkilileri de muhalefetin eksikliğinden ve gerçek anlamda bir muhalefetin olmadığından yakınmışlar.
Şunu sorduğunuzu duyar gibiyim... Peki, dün Türkiye’de muhalefetin eksikliğinden yakınan iktidar partisinin, bugün ilk kez ‘adalet’ yürüyüşüne çıkan CHP’ye yönelik yaptığı açıklamaları nasıl değerlendirmek lazım? Yani bütün bu açıklamalar günümüze dair ne söylüyor?
Benim yorumumu merak ediyorsanız şunu söyleyebilirim. Galiba siyaset denilen şey böyle bir şey. Galiba bütün bu açıklamalar ‘CHP bildik CHP işte’ mantığı ve özgüveni içerisinde yapılmış.
***
Gelelim CHP tarafına...
CHP bugüne kadar gerçek anlamda, yani olgunlaşmış demokratik yönetimlerde var olan bir muhalefet anlayışı ortaya koymadı.
CHP, AK Parti hükümetlerinin demokratikleşme çabalarını cepheden tıkayarak, ülkenin kronikleşmiş sorunlarının çözümüne daha iyi katkı sunmak yerine demokratikleşme adımlarına pranga vurarak, ülkeyi çıkmaza sürükledi.
Bakınız 15 yıldır özellikle AK Parti iktidarının demokratikleşme adımları sekteye uğramışsa, bugün bu kadar fütursuzluk varsa eğer, Türkiye bugün hala demokrasi rayına oturamamışsa, Türkiye baştan sona yenilenmiş sivil bir anayasaya kavuşamamışsa en büyük vebal Cumhuriyet Halk Partisi’nindir.
Halbuki, Meclis’in ana muhalefet partisi olarak, ‘istemezükçü’ değil bilakis milletin temsilcileri olarak daha fazlasını daha iyisini millet adına talep edebilen, iktidar partisini devleti daha iyi yönetmesi konusunda köşeye sıkıştırabilen, zorlayan bir konumda olmalıydı CHP.
CHP bugüne kadar işte bunu yapamadı.
En çok merak edilen soru şu: Adalet yürüyüşü Türkiye’de neyi değiştirir?
Adalet yürüyüşü ülkenin üzerinde sihirli bir değnek etkisi yaratarak bir anda ‘daha fazla adalet’in gelmesini sağlamaz.
Bugün seçim olsa CHP’nin oylarını yüzde elli bandına da çıkartmaz. Dolayısıyla bugün Cumhurbaşkanlığı seçimleri olsa, Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı yapmaz.
Ben CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘adalet’ yürüyüşü için kim bilir ‘Bu yürüyüş belki de CHP’nin kendi geçmişiyle yüzleşmesine vesile olabilir” diye yazmıştım.
Ben asıl bunu bekliyorum.
Ankara’ya döndükten sonra nasıl bir CHP olacak? Toplumu kuşatmaya, geniş kitlelere ulaşma çabaları sürecek mi?
Adalet yürüyüşünün Türkiye’yi demokrasi rayına oturtması, daha fazla adaletin gelmesine vesile olması için öncelikli olarak CHP’de neyi değiştirecek? Buna bakmamız gerekiyor...
Çünkü Türkiye’nin normalleşmesi için CHP’nin normalleşmesi, Türkiye’nin demokrasi rayına oturması için CHP’nin demokrasiden yana tavır almasına ihtiyaç var.