KHK sorunu bu ülkenin kanayan yarasıdır

Elif Çakır

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KHK’lı eski bir kamu çalışanının “Başa geldiğinizde KHK’lılar ile ilgili nasıl somut bir çözüm önerisi sunacaksınız?” sorusuna verdiği yanıtla “FETÖ -CHP birlikteliği”ni ifşa etmiş mi oldu?

İktidara ve medyasına göre evet:

“Kapalı kapılar ardındaki FETÖ -CHP birlikteliğini yeniden gözler önüne serdi.” (1 Eylül, Sabah gazetesi okurlar daha iyi anlasın, dikkatlerden kaçmasın diye haberde bu cümleyi kırmızı renkle yazmış)

“Kemal Kılıçdaroğlu’ndan PKK ve FETÖ’cüleri sevindiren vaat.” (Yeni Şafak)

“CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu FETÖ’cülere yine göz kırptı.” (AHaber)

“Kılıçdaroğlu KHK’lılara iade-i itibar girişiminde bulunarak FETÖ’cülere selam çakıyor.” (Takvim)

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın tepkisi bir hayli iddialı: “Sonunda baklayı ağzından çıkarmış. Kendisini göreve getiren FETÖ’ye sadakatini ifa etmeye devam ediyor.”

***

Hadise şöyle.

Biliyorsunuz TBMM’nin tatile girmesinin ardından, CHP yaz dönemi boyunca haftalık grup toplantılarını farklı illerde yapma kararı aldı. İlk grup toplantısını 2 Ağustos’ta Ağrı’da gerçekleştirdi.

Samsun’daki grup toplantısının ardından gerçekleştirdiği esnaf ziyareti sırasında CHP liderinin önüne KHK’lı eski bir kamu çalışanı çıkıyor ve soruyor:

“Biz KHK’lılar somut bir şey duymak istiyoruz. Siz başa geldiğiniz zaman bize nasıl somut bir çözüm önerisi sunacaksınız?”

CHP liderinin bu soruya yanıtı şöyle oluyor:

“Az önce televizyonların olduğu yerde de söyledim. KHK’lıların tamamını görevlerine iade edeceğiz.”

Bu cevabın üzerine KHK mağduru vatandaş yeniden soruyor: “Tamamını mı?”

Kılıçdaroğlu da “Tamamını” yanıtını veriyor.

İktidar medyasının “Kapalı kapılar ardındaki FETÖ -CHP birlikteliğini yeniden gözler önüne serdi” diyerek köpürttüğü, kırmızı renklerle okurun gözüne sokmaya çalıştığı, Sayın Kılıçdaroğlu ile KHK mağduru vatandaş arasında geçen diyalog tam olarak böyle.

Ayaküstü gerçekleşen bir konuşma.

Kılıçdaroğlu elbette ki daha dikkatli konuşmalı, hukuki çerçeveden şaşmamalı, hukuka, adalete vurgu yapmalı. Ancak Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerinden FETÖ PKK bağlantısı çıkarmak büyük haksızlık.

Sonuçta KHK sorunuyla ilgili yaptığı onlarca açıklama var.

5 Ekim 2019’da şöyle demiş mesela:

“Haklıysa, hakkında bir dava açılmamışsa, hatta açılan davadan beraat ediyorsa bunun hakkını teslim etmek gerekmez mi? Bizim savunduğumuz düşünce budur.”

26 Kasım 2019’da şöyle demiş:

“KHK’yla atılan öğretmenler var. Bunlardan beraat edenler, hakkında takipsizlik verilenleri derhal işbaşı yapacağız, git kardeşim öğrencilerin seni bekliyor diyeceğiz, çocuklar seni bekliyor diyeceğiz, oturun kucaklaşın diyeceğiz, sana bıraktırılan yerden yeniden eğitime devam et diyeceğiz.”

1 Eylül 2021 tarihli açıklaması şöyle:

“Beraat ettiği halde hala KHK’yla atılanlar var onların tamamını görevine iade edeceğiz. Hakkında bir suçlama yoksa beraat etmişse bu kişiyi dışarıda tutmanın mantığı yok. Aynı şekilde üniversitedeki hocalarda atıldılar ya onları da iade edeceğiz görevlerine.”

Ve KHK’lılarla ilgili tartışma yaratan “Tamamı görevlerine iade edilecek” sözlerine şöyle açıklık getirdi:

“Mahkum olanlar var. Terörden mahkum olmuşsa biz nasıl göreve getirelim? KHK ile atılmış bir kişi, mahkemeye gitti. Savcı diyor ki bir şey yok. Biz göreve iade edeceğiz. KHK ile atmışsınız, mahkemede beraat etmiş. Ama işe başlatmıyorlar. Biz başlatacağız. Mahkum olanlar var, terörden ötürü. Terörden mahkum olmuşsa biz nasıl göreve getirelim?” (1 Eylül 2022)

***

KHK bu ülkenin kanayan yarasıdır. KHK mağduriyetleriyle ilgili en güzel tanımı Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu yapmış KHK sorunun artık beyin kanamasına dönüştüğünü söylemişti.

Yaşanan adaletsizliklerin vebali AK Parti iktidarının peşini bırakmayacak. Bu dönemin adaletsizliğinin en büyük simgelerinden biridir KHK sorunu.

KHK ihraçları öyle lanetli bir etiket ki yapıştığı yerden bir daha çıkmıyor. Onbinlerce insan haksız, hukuksuz bir şekilde işlerinden atıldı. Suç unsuru olan hiçbir şey yapmadığı halde mesleklerinden ihraç edildiler.

FETÖ’nün illegal görevlerinde yer almamış, FETÖ’nün gizli iletişim ağı olan ByLock’u telefonuna indirmemiş, sadece okullarına gitti diye, dershanelerine gitti diye, devletin ‘meşru banka’ saydığı dönemde o bankadan kredi kullandı veya para yatırdı diye ‘iltisaklı ve irtibatlı’ sayılarak on binlerce insanın hayatı karartıldı.

Mahkemelerden beraat kararı alsalar bile işlerine dönemediler, mahkemeden beraat kararı alsalar bile toplumdan beraat kararı alamadılar. Toplumun lanetlileri olarak etiketlendiler.

Ceza hukukunda net bir tanımı olmayan “irtibat ve iltisak” kavramları üzerinden on binlerce insanın hayatı karardı.

Onbinlerce insan oturdukları evlerinden atıldı, banka hesaplarını, kredi kartlarını kullanamaz hale geldi, devlet tarafından yardım alanların yardımları kesildi, ölüme terkedildi, mesleki lisansları iptal edildi.

Yaşanan drama dayanamayıp hayatlarını sonlandıranlar oldu.

Bunun adı hukuk mudur? Hangi vicdan bunu kabul eder?

***

Eğer bir skandal varsa o CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bütün KHK’lılar görevlerine iade olacak” demesi değil, hukuka aykırılığın ötesindeki KHK skandalıdır. Asıl skandal olan muğlak suçlamalarla ülkeyi felce uğratmaktır.

KHK mağduriyeti AK Parti döneminin yarattığı mağduriyettir. Bu mağduriyeti topyekun ortadan kaldırması gereken, bu adaletsizliği düzeltmesi gereken AK Parti iktidarıdır.

Evet, CHP lideri ayaküstü dahi konuşurken dikkatli konuşmalı, hukukun sınırından çıkmamalı ama “KHK’lılar görevlerine iade edilecek” sözünden PKK FETÖ bağlantısı çıkartmak büyük bir vicdansızlıktır.

KHK mağduriyetleri yargısız, hukuksuz siyasi infazlardır. Muhalefet partilerinin gündeminde daha fazla yer alması gereken büyük bir sorundur.

Muhalefet partileri iktidarın şeytanlaştırma, düşmanlaştırma propagandasına aldırış etmeden, KHK sorununu gündemde tutması gerekiyor.

Bu kanayan yarayı nasıl durduracaklarını açıklamaları, kamuoyunun önüne somut, gerçekçi öneriler koymaları gerekiyor.

***

Sayın Cumhurbaşkanı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yetkisinin, herhangi bir gücünün olmadığını, böyle bir vaatte bulunamayacağını söylüyor, diyor ki:

“Bay Kemal kendini buğday ambarında zannediyor. Herhangi bir gücü yok, kendisine milletin verdiği yetki yok. Türkiye bir hukuk devleti, siz ne zamandan beri yargı oldunuz da yargının yetkilerini kendinde kullanıyorsun? Böyle bir yetkin yok, bu milleti aldatmaktır.”

Hemen şunu hatırlatmak lazım, KHK ihraçları yargı işlemi değildi, adı üstünde KHK, Kanun

Hükmünde Kararname, yani iktidarın Bakanlar Kurulu işlemiydi..

Sayın Cumhurbaşkanı sizin de aynı sebepten yetkiniz var, bu adaletsizliği neden gidermiyorsunuz?

Kişilerin KHK ile kamu görevinden temelli olarak çıkarılması, hem de olağanüstü hal kalktıktan sonra da hala etkisini sürdürüyor olması hukuka aykırıdır.

Türkiye gerçekten hukuk devleti olsaydı, yargı bağımsız olsaydı on binlerce insan mağduriyet yaşar mıydı? Türkiye hukuk devleti bu kadar adaletsizlik, bu kadar hukuksuzluk üretir mi?

Türkiye hukuk devleti olsaydı hakkında mahkeme kararı olmadan insanlar haklarından yoksun kalabilirler miydi?

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (181)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.