Karar gazetesi iyi ki var.
Tıpkı bugün, nasıl ki on yıllar öncesini tek tek değerlendiriyoruz, on yıllar sonra da bugünler, bu süreçler, hatasıyla sevabıyla, tarihe gururla geçen, kara bir leke olarak geçen hadiseler, kişiler değerlendirilecek, tartışılacak.
Utanç verici, ilginç, garipsenecek ve tuhaf günlerden geçiriyoruz. Bu muhakkak.
Yazın bunu bir kenara.
Bugünlerde sıkça duyduğumuz ‘iyi ki Karar gazetesi var’ sözü on yıllar sonra da söylenecek.
Neden böyle yazdım, neden gazetemle gurur duydum? Duyuyorum.
Anlatayım...
Trump’ın, “Dışişleri Bakanlığına, Tel Aviv’deki büyükelçiliğimizin Kudüs’e taşınması için gerekli hazırlıklara başlaması talimatını verdim” açıklamasına karşı, “vardı birkaç gündür böyle haberler ama, vesaire” türünde yapılan açıklamalara bakınca… Birilerinin “Trump geri adım atacak” temennisi ve beklentisi içinde şimdilik kulaklarının üstüne yatıp, havaya bakıp ıslık çalan hallerine bakınca… Bir hayli hayal kırıklığına uğradıkları, fena halde şaşırmış oldukları görünüyor.
Soruyorum şaşıracak ne var? Hayal kırıklığına uğrayacak ne var?
Trump kimi kandırdı? Kimi aldattı?
Daha güzel bir dünya, demokrasi, özgürlükler, adil bir dünya vaat ettiği için mi seçildi Trump? Bilakis Trump’a başkanlık seçimini kazandıran, ırkçı, dışlayıcı, nefret, kin, dünyayı kaosa sürükleyecek aşırı sağcı, İslamofobik söylemleri ve gerçekleştirmeyi vaat ettiği politikaları değil miydi?
Irak, Libya, Suriye, İran, Sudan, Somali ve Yemen gibi Müslüman çoğunluklu ülke vatandaşlarına ülkeye girişlerini yasaklayan kararnameye imzalaması mı sürprizdi?
Müslüman karşıtlığı mı, İslam dünyasından nefret ediyor oluşu mu?
Göreve başladığı gün, “Radikal İslamcı teröristleri ABD dışında tutmak için katı güvenlik politikaları uygulayacağım” demesi mi?
Bugün Meksika sınırına öreceği duvarı nasıl olacağını anlatıyor olması mı?
“Benzersiz bir şey düşünün. Çok güneşli ve çok sıcak. Güneş panellerinden örülecek duvar, enerji üretecek, kendi maliyetini de büyük ölçüde çıkartacağı için Meksikalılar bu sayede daha az para ödeyecekler duvarın örülmesi için. Güneş Duvarı. İyi bir hayal gücü değil mi, bu benim fikrim.” (Iowa, 22 Haziran 2017)
YPG/PKK’ya gönderilen, bütün dünyanın gözünün içine sokarcasına Teksas eyaleti Texarkana’dan yola çıkartılan uçsuz bucaksız silah sevkiyatı mı?
Yoksa “Artık Kudüs’ü resmen İsrail’in başkenti olarak tanıma vakti gelmiştir” açıklaması mı?
Hangisi sürpriz?
Yani, şaşıracak bir şey yok ey okur, ABD Başkanı Donald Trump, seçildiği günden bu yana İslamofobik ve ırkçı ajandasını madde madde uygulamaya devam ediyor.
***
Karar Gazetesi Trump’ın göreve başladığı ilk gün Kudüs’ü gündemine aldı.
Tarih 21 Aralık 2016.
Trump ABD Başkanı olarak göreve başladıktan sonra Karar, seçim döneminde ve sonrasında yaptığı açıklamalarla tepki toplayan Trump’a karşı dünyanın pekçok ülkesinde protestolar düzenlenirken, İslam aleminin sözde “kırmızı çizgisi” olan Kudüs için “Büyükelçiliğimizi Kudüs’e taşıyacağız” açıklamasına rağmen, İslam dünyasındaki sessizliğe dikkat çeken “İslam aleminin Kudüs sınavı” manşeti ile çıktı.
Tarih 10 Mart 2017.
Tel Aviv, “Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacağını” vaat eden Trump’ın rüzgarını arkalarına alarak, Trump’a sırtlarını yaslayarak “ezan”ı susturan kanun tasarısını resmen onayladılar. Karar Gazetesi “İslam dünyasını ayağa kaldırması gereken bu cürete karşı” bir kez daha İslam dünyasının tepkisizliğine dikkat çeken “Ezan susuyor, İslam dünyası uyuyor” manşetiyle çıktı.
Tarih 3 Aralık 2017.
Gazetemiz geliyorum diyen tehlikenin ayak sesini, Trump yönetiminin Kudüs’ü resmen İsrail’in başkenti tanıma hazırlığı içinde olduklarını “Trump’ın en tehlikeli hamlesi” manşeti ile duyurdu.
Tarih 5 Aralık 2017.
Yine Trump’ın Ortadoğu’yu karıştırmaya yönelik bu hamlesine karşı dünyanın sessizliğine dikkat çeken “Kudüs sessizliği” manşeti ile çıktı.
Hatırlayın, başkanlık seçimleri sürecinde Amerika kamuoyunun gündeminde şu önemli soru vardı: Trump’lı dünya nasıl olacak?
ABD’nin Berlin Büyükelçisi John Emerson’un cevabı her şeyi özetler nitelikte kısa ve netti “Bizi neyin beklediğini maalesef bilmiyoruz.”
Hala bilmiyoruz.
Meseleye ahlaki ve etik açıdan bakarak, ABD ile arası iyi olması gerekenin Türkiye Cumhuriyeti devleti olduğunu, yapacağı haberi “ABD ile arayı” bozar mı değerlendirmesi ile değil, bilakis evrensel ahlaki ilkeler içerisinde değerlendirdiği için.
Trump’ın bu İslamofik kararına İslam dünyasının tuhaf sessizliğine ısrarla dikkat çektiği için.
Okuduğun gazetenle gurur duyabilirsin.
Ve seviyesizliğin, sakilliğin, pespayeliğin tavan yaptığı bu süreçte iyi ki KARAR Gazetesi var diyebilirsin.
HEY GİDİ GÜNLER...
Hatırlıyorum da AK Parti hükümetleri öncesinde Türkiye’nin dört bir yanında Filistin’de yaşanan zulmü protesto mitingleri yapılırdı. Meydanlar almazdı. Gerçi o dönemler bir İslam Dünyası var falan sanıyorduk! Yokmuş. Nurlar içerisinde yatsın. Allah gani gani rahmetler eylesin Necmettin Erbakan hocamız bir buçuk milyarlık İslam dünyasını dillere pelesenk etmişti.
Şimdi eski günler dahi aranır oldu. En azından meydanlar, protesto için dolardı hesapsızca. Şimdinin hesabı kitabı yoktu. Ne de olsa iktidarda başkaları vardı! Sivil toplum kuruluşları, yapacakları mitingin, protestonun hesabını kitabını yapmazlardı. Sivil Toplum Kuruluşu olmanın ruhuna uygun davranırlardı...
TAMAM TÜRKİYE TEPKİ VERSİN DE...
Trump’ın bu açıklamasına ilk tepkiyi Türkiye’nin vermiş olması önemlidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ey Trump sen ne yapmak istiyorsun?” sorusu haklı bir sorudur elbette. Ve böyle bir adımın atılması Erdoğan’ın tespitiyle “özellikle bölgeyi ateş çemberine” atmaktan öte bir şey değildir.
Fakat böyle mi olmalıydı. Göreve geldiği günden bu yana, İsrail gazetelerine “sözünü tutacağını” söyleyen Trump’ın bu hamlesine karşı Türkiye’nin yapabileceği başka bir şey yok muydu?
Karar Gazetesi bir haftadır yayın yapıyor. Hükümet Trump’ın bu hamlesini 15 gün önceden haber almış olmalı. Çünkü ABD Başkanı atacağı adımla ilgili “yoklamalara” o zaman başladı.
Kaldı ki, Trump’ın eylemi sürpriz değil. Türkiye İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanlığını yürütüyor. Ve İslam İşbirliği Teşkilatı 21 Ağustos 1969 tarihinde tam da Filistin sorununun çözümü için kurulmuş bir örgüt.
Türkiye böylesi bir meselede İslam İşbirliği Teşkilatı’nı toplasaydı ve bir bildiri yayınlasaydı. Trump yönetimine karşı bir direnç gösterilmesini sağlasaydı. Konuyu dünya gündeminde tutabilecek önderliği Türkiye yapmış olsaydı.
Daha doğru olmaz mıydı?
Neden bu adımlar atılmadı?
Tamam sert tepki gösterilsin de. Hamasetin dışında yapabileceklerini neden yapmadı Türkiye?